Diabo III... İlk oyunu oynadıktan kısa süre sonra kendisine bağımlı olmuştuk. Döneminde olmayan bir yapıya, bir hıza ve farklılığa sahipti. İlk oyunun ardından gelen eklenti paketiyse tüm Diablo severlerin oyunu en baştan ve farklı bir hazla bitirmelerine sebep olmuştu. Yaptıklarının farkında olan Blizzard isimli o zamanın orta seviyeli, günümüzünse devasa firması, bir an evvel Diablo II'yi piyasaya çıkarmaya çalışıyordu. Çok geçmeden; 2000 yılında, ikinci oyunuyla karşımıza çıkan seri, rekor üzerine rekor kırdı ve üçüncü oyun piyasaya çıkana kadar geçen 12 yıllık sürede azımsanmayacak miktarda oyuncu tarafından aktif olarak oynandı...
Gelelim Diablo III'e... "12 yıl" tabirini ağzımıza yerleştiren bu yapım, çıktığı gün olan 15 Mayıstan itibaren mercek altına alınmaya başlandı. Oyuncular ve oyun eleştirmenleri tarafındansa ilk hafta içerisinde iki farklı ve net sonuç ortaya çıkıtı: "Harika oyun" ve de "Çok daha iyi olabilirdi." Kısa zaman içerisinde büyük tartışmalara konu olan ve resmen polemik yaratan bu iki farklı düşünce, tabii ki yine Blizzard'ın işine yaradı. Ne de olsa reklamın iyisi kötüsü olmaz. Peki, Diablo III neden harika bir oyun, neden daha iyi olabilirdi? Gelin isterseniz önce bardağın dolu tarafına bakalım.
İkiden üçe geçiş
İlk olarak Diablo III seriye sadık kalmış bir yapım. Aslında Diablo II'yi zamanında deneyim eden ve oyun sektörünün ne şekilde geliştiğini iyi kötü kestiren herkes, üçüncü oyunun ikinci oyundan çok farklı olmayacağını net bir şekilde biliyorlardı. Farklı bu cümle yanlış anlaşılmasın; aslında iki oyun arasında büyük farklılıklar var. Değinmek istediğimiz nokta, benzeri bir ara birim ve oyun ilerleyişi sunulması. Farklılıkların en başında, bizim harika bulduğumuz bir yetenek sistemi söz konusu. Eskiye göre dallanıp budaklanan ve seviye atladığımız halde yetenek puanlarımızı kullanamadığımız sistem yerine, artık tüm yetenekler bize sunulmuş durumda. Aktif olarak altı farlı yetenek kullanabiliyor olmak ve istediğimiz kombinasyonla ilerlemek gerçekten Diablo III'ün en farklı ve sevilesi yanı.
Bir diğer dikkat çekici yapıysa "Auction House" yani mezat alanı. Bu sayede daha önceki oyunların aksine birçok eşyayı anında toplayabiliyor, elimizdeki parçaları da gönül rahatlığıyla satabiliyoruz. Bu da demek oluyor ki istediğimiz karakteri, istediğimiz eşyalarla oluşturabiliyor ve yine istediğimiz şekilde bir oyun yapısına bürünebiliyoruz.
Diablo III, internete bağlı bir yapıya sahip
Bu ve benzeri sevindirici noktaların yanında oyuna yapılan eleştirilerin başındaysa, düzenli olarak aynı bölümleri oynamak geliyor. Dört seviyesi bulunan oyun ne yazık ki aynı harita ve aynı bölüm sonu canavarlarına sahip. Bir kısım için değişen zorluk seviyesi çok fazla şey demekken, birçok oyuncu içinse aynı oyunu daha zor bir seviye de bitirmenin bir manası bulunmuyor. İşte bu noktada Diablo III kısa oyun süresi damgasını yiyor zira ortalama bir oyuncu Diablo III'ü ilk zorluk seviyesinde 10 ile 12 saat arasında bitirebiliyor.
Oyuncuların Diablo III'e mesafe koymasındaki bir diğer sebepse, düzenli internet bağlantısı istiyor olması. On yıl önceki oyun piyasasında, oyuncular online oyun oynamak için birbirlerini yerlerdi ama iş "zorunluluğa" gelince durumlar biraz farklılaştı. Birçok açıdan harika bir sistem olan online bağlantı zorunluluğu, oyun severlerin geneline "Neden?" sorusunu sordurttu. Çünkü oyuncular temelde tek kişilik oynanabilen bir oyun için zorunlu internet bağlantısına karşı çıktılar ve bazıları, protesto edercesine oyunu almamayı seçtiler.
Ne olursa olsun, iyi bir oyun...
Diablo III uzun süre beklenen oyunlardan bir tanesiydi. Birçok oyuncunun heyecanla beklediği efsane, birçok açıdan kullanıcılarını mutlu ederken, birçok açıdan da kendisinden soğuttu. İlk başta tam gaz oyuna başlayan Diablo severler, kısa zamanda oyundan uzaklaştılar. İlk başta sevmeyenlerse oyundaki eşya bolluğu ve zorluk seviyelerinin farklı oyun stilleri demek olduğunu anlayarak kendisine daha fazla vakit ayırdılar.
Kimleri bu oyuna taptı, kimileri bir köşeye attı ama genel olarak dünya genelinde verilen oyun notlarına baktığımızda on üzerinden 8,8 gibi bir notla karşılaşıyoruz ki bu da bir oyun için fazlasıyla yeterli. Tüm bunlara ek olarak; Diablo III'ün tarzından taviz vermemesi ve 12 yıl önce oyunu deneyim edemeyen genç nesile, hack & slash türünün ne demek olduğunu göstermiş olması sanıyoruz yapmış olduğu en önemli hareket. Umarız bir sonraki Diablo oyunu yine bizi şaşırtır, yine bizi mutlu eder ve satın almak için gün saymaya iter.