Çok çekirdekli işlemciler, canavar kartlar, dev sabit diskler; Geleceğin PC donanımları ancak "enlerle" ifade edilebiliyor: Sizin için geleceğe göz atıp bilgisayar dünyasındaki hangi gelişmelerin yakında gerçeğe dönüşe(bile)ceğini göstereceğiz.
Şurası kesin: 2009, PC'ler için heyecanlı bir sene olmaya devam edecek. CeBIT'te tanıtılan birçok yenilik bunun habercisi oldu. Fakat gelecek ne getiriyor? PC donanımları bir veya iki sene sonra nasıl gözükecek? Bugün dört çekirdekli işlemciler moda iken, ertesi gün daha fazlasını sunan işlemciler çıkmaya başlıyor. Zira "daha fazla" ifadesi bilişim dünyasındaki gelişmelerin sloganı oluyor. İster ekran kartı, sabit disk ister güç kaynağı olsun her PC bileşeni bitmek bilmeyen bir evrim sürecinden geçiyor.
Ama PC ve bileşenleri tam olarak nasıl gelişiyor? Sizlere donanım üreticilerin çıkarmak üzere oldukları ürünleri göstereceğiz ve geliştirme laboratuarında bulunan bazı yeniliklerin seri üretime geçme şansının olup olmadığına karar vereceğiz. Kemerlerinizi bağlayın, çünkü sizi donanım dünyasının geleceğine götürüyoruz. Zaman yolculuğu başlasın!
İşlemciler: Daha fazla çekirdek yolda
Şu sıralar dört çekirdekli işlemciler standart hale geldi: Intel'in en yeni işlemci serisi Core i7 dört çekirdeğin altında bir alternatif sunmuyor ve AMD'nin Phenom-II işlemcilerinin büyük bir kısmı da dört çekirdekli olarak üretiliyor. Peki, bundan sonrası? Sizlere işlemci üreticilerinin planlarını göstereceğiz.
Intel'in Nehalem mimarisi Core i7 ile sadece giriş yaptı. Mimarinin tüm potansiyeli henüz kullanılmadı. Bir sonraki adımın üretim tekniğinde ufalma (die-shrink) olacağı kesin: Yani Intel güncel 45-nm üretim tekniğini 32-nm ile değiştirecek. Bir sonraki çekirdek olan Westmere, Nehalem'i baz alıyor ve buna binaen büyük yenilikler getirmeyecek. Yine de Westmere yeni bir çekirdek sayısının başlangıcını temsil ediyor: Intel 6 çekirdek ile masaüstü PC'leri canlandıracak ve yonga devi aynı zamanda ilk kez CPU'ya bir grafik birimi entegre edecek. Fakat bu birleşme yüzde 100 kesin değil, yüksek bir ihtimalle gerçekleşebilir. 2009'da Westmere dönemine giriş yapılacak ama 6 çekirdekli ilk masaüstü işlemcileri 2010'da bekliyoruz. Sunucu tarafında ise durumlar farklı; bu alanda 6 hatta 8 çekirdekli işlemcilerin bu sene çıkmasını bekliyoruz.
Sandy Bridge ve Fusion
Biraz daha ileriye baktığımızda gerçek bir Nehalem halefinin çıkmak üzere olduğunu görüyoruz. Bu platform Sandy Bridge olarak adlandırılıyor ve dört ila sekiz çekirdekli işlemcileri mümkün kılacak. Intel, 4 GHz'e kadar saat hızlarının gerçeğe dönüşeceğini çoktan bildirdi. Ayrıca bu işlemciler 32-nm tekniğine göre üretilmelerinden dolayı da güncel modellerden çok daha az enerji tüketecek. Bunun dışında bazı Sandy-Bridge yongaları grafik gösterimi için bir GPU da barındıracak. Bu konuda AMD, Fusion platformu ile paralel bir yol izliyor: Fusion, masaüstü bilgisayarlar ve notebook'lar için üretilecek olan ve aynı tek yonganın içinde grafik birimi de barındıran bir AMD işlemcisi. Bu sayede tümleşik ekran kartları tarihe karışabilir.
Ekran kartları: Bir karta kaç GPU sığar?
İki GPU ve buna uygun bellek miktarıyla piyasaya sürülen devasa ekran kartları artık pek de yeni değil. Fakat bir karta dört GPU ve dört kat bellek eklenirse ne olur? Bir hayalden öteye gidebilir mi?
Nvidia ve AMD piyasaya yeni bir ekran kartı sürdüğünde bu kartta genellikle tek bir GPU (Graphics Processing Unit: Grafik işleme birimi) bulunur. Böyle olması da mantıklı çünkü bir yandan daha uygun fiyata sunulabiliyorlar diğer yandan da sürücüler ve olası donanım revizyonları birbirine uyum sağlayana kadar belli bir doğrulama sürecinden geçebiliyorlar. İkinci sürecin içinde piyasanın büyük bir kısmı daha zayıf ama ucuz modellerle beslenirken iki piyasa devi de 600 dolar sınıfına ait çift GPU'lu çözümlere yönelir. Bu kartların dayandığı prensip ise son derece basit: Çift yongalı kartlar, birden çok ekran kartına sahip sistemlerle tanınan Nvidia-SLI veya AMD-Crossfire tekniğini doğrudan kullanıyor. Bunun sonucunda kartlar daha büyük, daha ağır bir hale geliyor ve daha fazla elektrik tüketiyor.
Bir taşla dört kuş
Daha 2006 senesinde ikiden fazla GPU barındıran ekran kartlarından bahsediliyordu. Mesela Nvidia'nın gelecekte dört GPU'lu çok uzun ekran kartları sunacağı hakkında dedikodu yapılıyordu. Biz bu zamanın geldiğini düşünüyoruz: Quad-SLI oyuncular için gittikçe daha ilgi çekici hale geliyor ve Crossfire X de yavaş yavaş ergenlik döneminden çıkıyor. Peki, dört GPU'lu kartlar kim için ne anlama geliyor? Bu tip kartlar sayesinde son kullanıcı kasada veya anakartta yer sıkıntısı çekmeyecek. Dört adet ekran kartı için dört PCI-Express slotuna ve aynı zamanda sekiz adet güç kaynağı bağlantısına ihtiyaç duyarken dört çekirdekli bir ekran kartı için tek bir PCI-Express 2.0 slotu ve muhtemelen daha az elektrik bağlantısı gerekecek. Şu an bu tip kartları üretmeye dair resmi planlar olmasa dâhi üst seviye oyuncular şimdiden para biriktirmeye başlayabilir. Gelecekte bu tip ekran kartlarının çıkma ihtimali çok yüksek.
Anakartlar: Anlamalarını yitiriyorlar mı?
Bu zamana kadar uygun anakartı bulmak genel sistem performansını etkileyen en önemli unsurlardan biriydi. Ayrıca anakart diğer bileşenlerin sunamayacağı dâhili parçalar sunuyor. Peki, gelecekte de böyle mi olacak?
AMD öncülüğünü yaptı, Intel ise uzun bir süre sonra açığı kapatarak merkezi bir anakart öğesini CPU'nun içine yerleştirdi. Güney köprüsünün en önemli bileşenlerinden biri olan bellek denetleyicisinden bahsediyoruz. Bu yonga hangi tür belleğe, nasıl adresleme yapılabileceğini belirler. Core 2 Duo serisinde bu denetleyici hala anakartta yer alırken, Core i7'de doğrudan işlemcinin içine yerleştirilmiş. AMD bunu uzun süredir yapmakta; Athlon 64 işlemciler ve HyperTransport teknolojisinin ortaya çıkmasından bu yana bellek denetleyicisi işlemcinin içinde yer alıyor.
Tümleşik (onboard) ekran kartı tarihe mi karışacak?
Fusion ve Westmere ufukta bekliyor iken anakartların diğer önemli bir bileşeni önemini yitiriyor: tümleşik grafik yongası. Şu sıralar birçok anakart Intel, Nvidia ve AMD imzalı GPU'lar sunarken işlemci üreticileri bu bileşeni CPU'nun içine taşıyorlar. Sürekli ufalan üretim tekniği sayesinde CPU'nun içinde ek bileşenler için yer kalıyor. Buna binaen Westmere daha ilk sürümünde 45-nm tekniğine göre üretilmiş bir GPU da barındıracak. Başarım hakkında şu an yorum yapmak çok zor; bu çözümün HD-video kodlama yapıp yapamayacağı dâhi belli değil.
Nereye gidiyorsun anakart?
Ne olursa olsun anakart, harici kartlar, sürücüler, CPU ve bellek arasındaki merkezi arayüz olmaya devam edecek. Hiçbir şey olmasa LAN, W-LAN, SATA denetleyicisi ve diğer bileşenler anakart üzerinde kalmaya devam edecek. Üreticiler gelecekte üretecekleri anakartlarda bu fonksiyonlara ve öğelere odaklanmak zorunda kalacak. Anakartların geleceğini aydınlatan bir diğer unsur Mini-PC'ler. Her geçen gün daha fazla üretici mini bilgisayarların gelişen pazarından pay almak için mini ebatlı modeller üretecek.
Sürücüler: Gelecek SSD'lere ait
Seneler boyunca mekanik sabit diskler PC'ler için belirleyici bir unsurdu. Aralarında fazla fark yoktu, sadece sunulan depolama alanı gittikçe artıyordu. Şimdiyse gerçek devrim kapıda bekliyor: Masaüstü PC'ler için katı durum diskleri (SSD).
Sabit diskleri sesli ve büyük olmalarının yanında mekanik sınırlamalara da bağlılar. Okuma ve yazma kafalarının hareketinden dolayı girdi ve çıktı alımında belli gecikmeler oluşuyor. Gerçi bir katı durum diskinde de belli bir tepki süresi var ama Intel X25 gibi üst modellerde bu değer geleneksel sabit disklere göre çok düşük. Birçok eski ve fiyatı uygun olan SSD modeli bu konuda zayıflık gösteriyor: Büyük boyutlu dosya taşıma işlerinde kozu ellerinde bulundursalar da birçok ufak dosyayı taşımaya sıra gelince performansları büyük ölçüde düşüyor. Yeni modellerde bu problem neredeyse tarihe karıştı gibi. Süper hızlı, sessiz ve çok dayanıklılar.
Hep daha büyüğü ve daha hızlısı
SSD'ler şu an 64 ila 128 GB depolama alanı sunarken ilerde bu değer hızlı bir şekilde yükselebilir. Devasa depolama alanı uzun bir süre boyunca yine sabit disklerin egemenliği altında kalacak. 1 TB sınırını aşan SSD modellere yüksek fiyatları sebebiyle dokunulamıyor. Bu yüzden gelecekte üretilecek PC'lerde SSD'ler ve HDD'ler arasında bir görev dağılımı olacak: Küçük boyutlu katı durum diskleri önyükleme (boot) ve program depolama alanı olarak işlev görecek. İşletim sistemine, sık kullanılan programlara ve duruma göre oyun kurulumlarına ev sahipliği yapacaklar. Doküman, müzik ve video gibi dosyalar yine geleneksel sabit disklerde depolanacak, zira bunlar daha fazla depolama alanı sunuyor. 1 TB sınırını geçen harici depolama birimleri de mekanik sabit disklerle aynı kaderi paylaşacak. Sonuç olarak iki teknolojinin de mutlu mesut biçimde bir arada var olmaya devam edeceklerini düşünüyoruz; en azından SSD'ler cidden ucuz olmaya başlayana kadar.
Verimlilik ve ebatlar: Tutumluluk ön planda
Kendimizi PC'nin iç kısmına adadıktan sonra artık sıra dış kısma geldi. Popüler Big-Tower'ın sonu geldi mi? Çıkacak donanımların enerji tüketimleri ne durumda?
Mini-PC'ler yeni bir şey değil. Her büronun bir köşesine sığabilen ufak bilgisayarlar uzun bir süredir piyasada yer alıyor. Özellikle nettop'ların çıkmasından bu yana çok popüler oldular. Intel'in Atom platformunu temel alan bu mini bilgisayarlar düşük güç tüketimi ve sessizliğin yanında birçok Office uygulaması için yeterli performans sunmayı vaat ediyor. Office, internet ve müzik göz önünde bulundurulduğunda durum cidden de böyle. Fakat oyunlar ve yüksek çözünürlüklü içerik oynatımına sıra gelince kural olarak performans yetmiyor. Christmann gibi küçük firmalar güçlü bileşenlerin bir mini-kasaya sığabileceğini ve buna rağmen iyi soğutulabileceklerini gösterdi. Birçok komple-PC üreticisinin ufak kasalara geçiş yapacağını ve ilerde fiyatları da düşüreceklerini düşünüyoruz: Şu an Mini-PC'ler, Tower-PC'lerden daha pahalı; işte bu, yakında değişmeli.
Eğilim tutumlu olana doğru kayıyor
Mini-PC veya Tower-PC: Bilgisayarlar gittikçe tutumlu hale geliyor. Bunun birçok sebebi var. CPU ve GPU gibi elektriği sömüren bileşenler artık daha ufak üretim tekniklerine göre üretiliyor. Elbette sadece küçülen yongalar değil, bileşenlerin içindeki özel teknolojiler de enerjiden tasarruf yapılmasını sağlıyor.
Mesela Core i7 işlemciler PCU isminde (Power Control Unit) bir bileşene sahip. Bu yardımcı işlemci, ana işlemcinin enerji tüketimini denetliyor. Bu şekilde yüke göre sürekli en az enerji tüketimi sağlanacak. Eğer bir program az sayıda thread (işlem parçacığı) başlatırsa Core i7, çekirdeklerini varsayılan saat hızında çalıştırabilecek. Geleceğin bileşenlerinde kural şu olacak: İstendiğinde maksimum performans, varsayılan olarak enerji tasarruf modu.
Güç kaynağı alırken gözlerinizi dört açın
Son olarak güç kaynağına sıra geldi, zira bunun kalitesi güç tüketimini doğrudan etkiliyor. Açıkçası bu konuda gittikçe daha da iyileşen bir eğilim söz konusu. Markalı güç kaynakları genelde yüzde 80 veya 85'in üzerinde verimlilik değerine ulaşıyor. Verimliliği kısaca açıklamak gerekirse: Güç kaynağının tam yük altında ısıya dönüştürmediği ve sistemin kullanımına sunduğu performans oranıdır. Mesela 500 vat'lık bir güç kaynağı yüzde 85 verimlilik oranıyla tam yük altında prizden 589 vat elektrik çeker. Kısacası: Verimlilik değeri ne kadar yüksekse kullanılmadan boşa giden elektrik enerjisi o kadar düşük olur.