Splinternet, basit olarak internetin bölünmesini ifade eden bir terim. Fakat bu bölünme daha çok; ticaret, siyaset, din, teknolojik ve ulusal çıkarlar nedeniyle gerçekleşen bir bölünme olacak.
Ulusal devletler veya şirketler için, insanların erişebilecekleri ve paylaşabilecekleri bilgileri etkileyerek elde edilebilecekleri bir para ve kontrol söz konusu. Bu etkiyle, bilgiye erişim için ödenen maliyetler de dahil olmak üzere birçok faktörde manipülasyon yaparak, kazanç ve kontrol sağlanabilir.
Splinternet fikri de yeni bir şey değil. Ancak son gelişmeler bölünmeyi artırarak, yeniden gündeme getirdi.
Bir bütün olarak internet
Burada esas soru, herkes için tek bir internetin mi yoksa çok sayıda internetin mi olduğu. İnternetin büyük bir kısmı "deep web" olarak bilinen bir alan. Bu alan, genellikle arama motorları ve web tarayıcıları tarafından ulaşılamayan bölgeler. Tahminlere göre, web'in yaklaşık %70'inin burada olduğu söyleniyor.
İsmine ve bazı endişe verici haberlere rağmen, deep web genellikle zararsızdır. Kişisel e-posta hesabınız, erişim için yetkilendirme gerektiren deep web'in bir parçasıdır. Dropbox, OneDrive veya Google Drive hesaplarınız da öyle. İş yerinizin veya okulunuzun kendi sunucuları varsa, bunlar da deep web'in bir parçasıdır.
Bunu çok oyunculu video oyunlarından, çoğu sosyal medya platformuna kadar çok daha fazla şeye genişletebiliriz. Evet, korkutucu ismiyle örtüşen bölgeler olsa da deep web'in çoğu sadece şifreyle erişim gerektiren içeriklerden oluşuyor. Ve bu içeriğe, arama motorları doğal olarak erişemiyor.
Ama bölünmüş internetten bahsederken sadece deep web'den bahsetmiyoruz.
Parçalanmış bir internet daha da parçalanmaya hazırlanıyor
Peki gerçekten, herhangi bir zamanda tek bir internet oldu mu? Kesinlikle oldu. 1960'larda ABD’nin ARPA adı verilen ağı açık bölünmemişti. Bunun yanı sıra, 60'lı ve 70'li yıllarda Sovyetler Birliği ve Şili hükümetleri de sırasıyla OGAS ve CyberSyn adlı benzer ağ projeleri üzerinde çalıştılar.
Her biri net bir şekilde birbirinden ayrıydı ve başarılı olmak için hükümet desteğine ihtiyaç duyuyordu. ARPANET, önemli ölçüde hükümet fonlaması sayesinde başarılı olan tek ağ oldu. Bu, internetin temelini oluşturacak olan çekirdekti ve Tim Berners-Lee'nin CERN'de HTML üzerine yaptığı çalışmalar bugün sahip olduğumuz web’in temelini oluşturdu.
Bugün, birleşik internetin yerini parçalanmış bir internet almış durumda. Hatta daha da fazla parçalanmaya hazır olan bir internet var.
Pek çok ülkenin halihazırda kendi internet ağı bulunuyor. Bu ağlar teknik olarak halen genel internete bağlı olsa da kullanıcılar için farklı politika, düzenleme ve maliyetlere tabi olduklarından dolayı farklılık gösteriyorlar. Örneğin Rusya, Sovyet dönemi tarzı internet gözetimini sürdürüyor ve bu sadece Rusya’ya özel değil. Xi Jinping önderliğindeki Çin de aynı yolu izliyor. Gözetim, internet kullanımının önünde tek engel değil. Taciz, istismar, sansür, erişim vergisi, erişim ücreti gibi benzer internet kontrolleri birçok ülkede ciddi bir sorun teşkil ediyor.
Gerçekten de her bir ülke, dilden hukuka, kültürden sansüre kadar internet deneyimini şekillendiren yerel faktörlere sahip. Bu durum VPN'ler veya blockchain ağlarına geçilen araçlarla aşılabilse de pratikte bunlar insanların yalnızca küçük bir yüzdesinin kullandığı bireysel çözümler ve istikrarlı bir çözüm sağlamıyorlar.
Zaten Splinternet'tin başındayız
Tüm bunlar, internetin çoktan bölündüğünü gösteriyor. Ve sansür uygulayan hükümetler olmasa bile sorunlar devam ediyor.
2021 yılında Facebook, Avustralya’da yürürlüğe giren bir yasayı protesto etmek amacıyla Avustralya'daki haber içeriklerini kapatarak sektörde potansiyel bir değişikliğe yol açtı. Bunun öncesinde Wikipedia ve Google gibi kuruluşlar, 2017 yılında ABD'de ağ tarafsızlığı hükümlerinin geri çekilmesini protesto etti.
Facebook (şimdiki adıyla Meta), Hindistan'da Free Basics adında duvarlarla çevrili bir internet bahçesi oluşturma girişiminde bulundu. Bu durum 2015'in sonları ve 2016'nın başlarında kurumsal kontrol konusunda büyük bir tepkiye yol açtı. Günümüzde Meta'nın AB yasalarını ihlal etmesi, bölgedeki iş modelini de riske atıyor.
Ulusal düzenlemeler ve ekonomiler arasındaki düzensiz örtüşme, sınırları aşan dijital hizmetlerle tuhaf bir etkileşime neden olabilir. İnternet üzerindeki mevcut deneyim çeşitliliği, kullanıcı deneyimlerinin ve erişiminin giderek farklılaşmaya devam edeceğini gösteriyor. İnternet tabanlı şirketler, kullanıcıların takibi ve reklamcılık için giderek daha fazla özel erişime bağımlı hale geldikçe ve hükümet politikaları değiştikçe bu parçalanmanın devam ettiğini göreceğiz.
Splinternet, halihazırda sahip olduklarımızdan çok da farklı değil. Ancak, bugünkünden daha az küresel, daha az müzakereci, daha az adil ve daha az birleşik bir interneti temsil ediyor. Yani şimdiki gibi bölgesel uygulamalarla parçalanan bir interneti değil, sonrasında oluşacak, gerçek bir parçalanmış internet anlamına geliyor. Görünüşe bakılırsa bunun çok da uzağında değiliz; hatta başlangıcında olduğumuz bile söylenebilir...