Bilim insanları, 2018 yılında insan bedenindeki en büyük organı keşfetti. Bu organ, cildimizin altındaki alanlarda ve vücudumuzdaki diğer organ ve dokular arasındaki kollajen ve elastin yapılarının içinden geçen, birbirine bağlı sıvı dolu keseler. Şimdi ise, yeni bir duyuru daha var. Daha önceden varlığı bilinmeyen yeni bir organ keşfedildi.
Hollanda Kanser Enstitüsü'ndeki onkologlar, baş ve boyun kanserli hastalara yönelik araştırmalarında yeni bir tür tarama tekniği kullanıyorlar. Prostat kanserinin vücuda yayılmasını izlemenin etkili bir yolu olduğu gösterilen prostata özgü membran antijen ligandları (PSMA PET / CT) taramaları ile pozitron emisyon tomografisi / bilgisayarlı tomografi adı verilen bu yöntemle tarama yapılmadan önce hastalara radyoaktif glikoz enjekte ediliyor, bu da hastadaki tümörleri işaretleyerek taramada parlak bir şekilde görülmelerini sağlıyor.
Ekip bu taramalardan birini gerçekleştirirken, kafanın iki alanının beklenmedik bir şekilde aydınlandığını fark etti. Diğer hastalarda gerçekleştirilen taramalarda da, aynı alanın aydınlandığını görmeye devam ettiler. Taranan 100 kişinin hepsinde parlak noktalar olduğu ortaya çıktı. Bu bir anormallik değildi, potansiyel olarak tamamen yeni bir organdı.
Radyoterapi ve Onkoloji dergisinde açıklanan yeni keşif, nazofarenksin arkasında yer alan bir dizi tükürük bezi (çok sayıda boşaltma kanalına sahip mukus bezleri).
Çalışmanın yazarı ve radyasyon onkolojisi uzmanı Wouter Vogel yaptığı açıklamada, "insanlarda üç set büyük tükürük bezi olduğunu biliyoruz, ancak o bölgede bulunan bezleri bilmiyorduk" diyor ve ekliyor: "Bildiğimiz kadarıyla, nazofarenksteki tek tükürük veya mukus bezleri mikroskobik boyuttaydı ve 1000 kadarı mukozaya eşit bir şekilde yayılmıştı. Bu yeni bezleri bulduğumuzda oldukça şaşırdık."
Ekip, Amsterdam UMC'deki meslektaşlarıyla beraber kadavralar üzerinde çalışarak bulgularını doğruladı ve şimdi insan bedeninin en yeni organının bir de ismi var: Tüp bezleri (tubarial glands). Bezlerin, disfaji (yutma güçlüğü) dahil olmak üzere radyasyon terapisi alan hastalarda komplikasyon nedeni olabileceği düşünülüyor ve varlığını bilmenin onkologların potansiyel komplikasyonları önlemek için bu alandan kaçınmasını yardımcı olabileceğini düşünüyorlar.