Antik Mısır'da, hükümdar ailesine ait mumyaların sarılmış kalıntılarının reçine kabuklara yerleştirilmesi mutlaka olması gereken bir zorunluluk olarak görülüyordu. Ancak bu pahalı ve ithal reçine kabuklara ulaşamayanların, mecburi olarak çamur kullandıkları ortaya çıktı.
PLOS ONE dergisinde yayımlanan yeni bir araştırmada antik bir Mısır mumyasını tekrar inceleyen arkeologlar, bu mumyanın aslında kumaş sargıları çamur ile kaplanarak korunmuş nadir bir örnek olduğunu buldular. Bu "çamurlu mumyanın" arkasındaki teorilerden biri "elit benzerliği" örneği olduğu, yani hükümdar ailelerinin kullandığı reçine kabuklara alternatif olarak daha ucuz bir malzemenin kullanıldığı.
Macquarie Üniversitesi arkeoloğu ve araştırmanın baş yazarı Dr. Karin Sowada, pek çok farklı mumyanın nesiller boyunca incelenmeden durduğunu ve yeni teknolojilerin kullanılmasının, daha önce bilinenden çok daha farklı bilgileri ortaya çıkartabildiğini belirtiyor. Bu mumya, bir Avustralya-İngiliz kaşifi ve politikacısı Sir Charles Nicholson tarafından 1856 - 1857 yıllarında bir Mısır seyahati sırasında satın alınmıştı. 1999 yılında taranmış olan bu mumyada bir kabuğun varlığı görülüyordu ancak daha yakın zamanda yapılan CT taramaları, mumyanın aslında tamamen bir kil kaplama ile sarılı olduğunu gösterdi.
Tabut yazıtları bu mumyanın soylu bir kadın olan Meruah'a ait olduğunu söylüyor. Ancak araştırmacılar, bu yazıtların yaklaşık olarak MÖ1000 tarihinden görselleri kullanıyor olduğunu ancak kumaşların yeni radyokarbon tarihlemesinin MÖ1200 - MÖ1113 yılları arasına işaret ettiğini belirtiyor. Bu yüzden içerisindeki kişinin başka biri olduğunu düşünüyor.
Yeni araştırma, bedenin bir zamanlar 26-35 yaşları arasında olan bir kadına ait olduğunu öneriyor ancak kimliğin geri kalanı halen sırrını koruyor.
Araştırmacılar, hükümdar ailelerine ait olmayan diğer pek çok mumyanın da çamur kabuklarla kaplı olabileceğini ve müzelerdeki pek çok mumyanın yeni teknoloji ile tekrar taranmasının faydalı olacağını belirtiyorlar.