Bill Gates, kısa bir süre önce, ABD başkanlık seçimlerinin galibi Donald Trump ile bir telefon görüşmesi yapmıştı ve görünene göre, konuşmadan oldukça etkilenmiş durumda. Hatta Gates, Trump'ı John F. Kennedy'ye benzeterek, Apollo uzay programını halka kabul ettirmeyi başarmasını örnek veriyor.
Gates'in söylediğine göre Trump, başlatacağı çalışmalar hakkında halkı heyecanlandırmayı başaracak. Gates'in cümlelerinin tek sorunu ise, Kennedy'nin aslında Apollo programı için Amerikalıların büyük çoğunluğunun desteğini almayı başaramamış olması.
Apollo uzay programı hakkındaki gerçekler, bugün oldukça değişik hatırlanmakta. Günümüzde soracak olursanız, pek çok kişi uzay programının halkın %80 veya %90 gibi büyük bir çoğunluğunun desteğini aldığını söyleyecektir. Gerçekte ise bu oran 1960'lar boyunca %35 ile %45 arasındaydı ve %50'nin üzerine çıktığı tek an, Ay'a inişin yapıldığı 1969 Temmuz ayı olmuştu.
Gates, CNBC'ye yaptığı konuşmada, "Başkan Kennedy'nin uzay görevi hakkında konuştuğu ve ülkeyi almayı başardığı gibi" benzetmesini yapmakta ve eğitim veya salgınları durdurma ya da bu enerji alanında Trump yönetiminin her şeyi yeniden organize edeceği, sınırlayıcı düzenlemelerden kurtulacağı ve yenilik aracılığı ile Amerika liderliğini getireceğini söylemekteydi.
Gates'in Trump görüşüne katılmak ya da katılmamak kişisel bir görüş olsa da, Apollo programının Amerikalıların büyük kısmı tarafından karşı koyulan bir program olduğunu hatırlamakta fayda var. Bu program hakkındaki görüşlerin günümüzde yanlış hatırlanmasının sebebi ise, Gates gibi o sıralarda çocuk olan kişilerden kaynaklanmakta. Bir çocuk için, endişelenecek faturalar veya borçlar söz konusu değil ve normal olarak, hükümet kaynaklarının insanları uzaya fırlatmak yerine daha iyi kullanılabilecekleri yollar konusunda henüz politik fikirlerin tam oluşmamış olması, bakış açısını oldukça değiştirmekte.
1960'ın çocukları, sadece televizyondaki konuşmaları ve Ay'a inişi izlemelerini hatırlıyor ve yetişkin Amerikalıların büyük bir çoğunluğunun, Apollo uzay programını bir para kaybı olarak gördüklerini hatırlamıyorlar.
NASA'nın baş tarihçisi Roger Launius, 2005 yılındaki makalesinde bu durumu oldukça iyi bir şekilde açıklamakta: "Apollo ve uzay uçuşu hakkında pek çok efsane olsa da, en başta gelen (hikaye) Dünya'nın dışındaki bilinmeyene bir bütün olarak ilerleyen bir ulusun hikayesidir."
Amerika, o sıralarda, her ülke gibi, bir bütün olarak aynı hedefe ilerleyen bir ülke değildi. Ancak, ülkenin başındaki kişi, genellikle istediğini elde edebilmekte ve kimin fikri ne olursa olsun, Amerika için bu kişi yakın bir süre içerisinde Trump olacak...