Günümüz itibari ile artık dördüncü nesil yeni jenerasyon konsolların çıkışını beklemekteyiz. Bundan yıllar önce piyasaya çıkan ve çok ses getiren konsol olan Atari 2600'den bugüne kadar geçen süre içerisinde, hiçbir konsol PlayStation One, yani ilk PS kadar dikkat çekmeyi başaramamıştı. Bu duruma en büyük sebepse şüphesiz PC platformunun oyuncular için ancak 1990 sonlarına doğru kendisini net bir şekilde göstermesi ve sürekli yeni parça talep etmesiydi. Akabinde, Voodoo 2 ile gelişen 3DFX sistemleri sayesinde iyiden iyiye artış yaşayan bilgisayar fiyatları, neredeyse her yıl yeni sistem gereksinimlerine ihtiyaç duyuyor, 1000 Dolara satın alınan herhangi bir sistemin üst düzeydeki oyun performansı en fazla bir buçuk yıl kadar devam ediyordu. İşte tüm bu dertleri tek bir cihaz ile ortadan kaldırmayı başaran Sony, ürettiği PlayStaion konsolu ile her türlü derde deva olmayı başardı. Donanımsal güncellemeye ihtiyaç duymayan, beraberinde her türlü 3D desteği getiren ve monitör olarak ortalama bir evde bulunan televizyondan başka bir şey istemeyen bu cihaz, kısa sürede tüm dünyada rekor miktarda satışa ulaştı. Peki, geçen yıllar içerisinde PlayStation nasıl bir evrim geçirdi? İlk konsoldan dördüncü konsola kadar neler olur? Gelin birlikte bakalım...
Nintendo ve Sony ortak çalışması
PlayStation One, yani ilk PS'nin hikayesi aslında bilinenden çok ama çok daha geriye gitmektedir. Sony ve Nintendo'nun 1988 yılında birlikte çalışmaları ile başlayan Super Disc projesi, sonradan CD-ROM olarak anılacak olan sistemin miladıdır. Bu tasarım ilk olarak Nintendo'nun piyasaya süreceği "Super Nintendo" konsolu için tasarlanmıştır. Fakat kısa süre sonra yollarını ayıran iki firma yüzünden Super Disc ne Super Nintendo'da kullanılabilmiş, ne de teknolojinin genel tanıtımı yapılabilmiştir. Aklını ve farklı ticaret yollarını kullanan Sony ise çok geçmeden, 1991 yılında, Super Disc'in modifiye edilmiş olan bir versiyonunu üreteceği yeni konsolu için kullanma kararı almıştı: Playstation. Sony'nin PlayStation için olan araştırma ve geliştirme süreci de Ken Kutaragi isimli Sony mühendisi tarafından 1990 yılına başlamıştır. Playstation One modelinden toplamda 200 adet üretilmişti. Üretimini Sony'nin yaptığı bu cihaz, hem Super Nintendo oyunlarını oynatabiliyor, hem de "audio CD" formatını okuyabiliyor, hem de birçok videoyu izlemeye olanak tanıyordu. Çok geçmeden, 1994 yılında Sony bir adım daha atarak PlayStation'u yenileme kararı aldı ve adı PlayStation X (PSX) olarak anılan ve artık Nintendo oyunlarını çalıştırmayan, sadece CD-ROM tabanlı oyunları oynamaya imkan saunan ürününü geliştirdi. Bu ürün çıkışını takip eden dokuz yıl altı aylık süre içerisinde toplamda 100 milyon adet sattı ve kendi dönemi için büyük bir rekor kırmayı başardı.
Ve efsane doğdu
2000 yılına gelindiğindeyse Sony ve gözbebeği PlayStation için olup olabilecek en büyük dönüm noktası gerçekleşmek üzereydi. PC platformuyla halen rekabet içerisinde olan Sony, diğer taraftan da Microsoft'un bir şeyler çevirdiğini, rakip firma olarak pek tabii biliyordu. Olayları ince eleyip sık dokuyan Sony PlayStation ekibi, ilk olarak önceki konsollarında tam anlamıyla yapmadıklarını yapmaktan başladılar ve PS2 piyasaya çıkmadan önce birçok oyun firmasıyla anlaştılar. Akabindeyse dönemin PC standartlarını baz alarak, çok daha üstün bir donanım sunmak için uğraştılar ve başarılı oldular. 299Mhz'lik işlemci hızına sahip, 128 bitlik "Emotion Engine" ile süslenmiş olan konsol, 32MB Direct RAMBUS ile destekleniyor, dönemin en önemli değişikliklerinden "Scart" girişine imkan tanıyordu. Birçok anakart üreticisinden bile önce davranarak iki adet USB çıkışını da üzerinde barındıran konsolun şüphesiz en büyük yeniliği DualShock 2 isimli oyun kolları ile birlikte gelmişti. Kol üzerine eklenen yeni analog sistem ve halk arasında "titreşme" olarak bilinen "Force Feedback" gibi özellikleri ile teknolojinin ne kadar geliştiğini oyun severlerin gözüne sokmayı başarmıştı. PS2 iki farklı kasa tasarımına sahipti ve bunlardan SCPH-10000, SCPH-15000 ve SCPH-18000 modelleri sadece Japonya'da satışa sunuldu. Ürünün bir diğer özelliği genelde bilinen siyah rengi haricinde, farklı bölge ve ülkelerde, limitli sayıda da olsa enteresan renklerde üretimi yapılmış olmasıydı. Bahsi geçen renkler arasında krem beyazı, açık sarı, metalik mavi, metalik gümüş, denizci mavisi gibi renkler yer almaktaydı. Son olarak limitli sayıda üretilen renkse pembe olarak biliniyor. 2004 yılındaysa PS2'nin "slim" yani ince kasar tasarımı gözler önüne serildi. Ürünün üçüncü donanım değişikliğine gidilen V12 serisi, SCPH-700xx seri numaralı konsolun tek dezavantajı ufalan tasarımı yüzünden, orijinal kasanın izin verdiği 3.5 inçlik harici sabit disk girişini kullanım dışı bırakmış olmasıydı. PS2 an itibari ile halen en çok satılmış olan oyun konsolu unvanını taşımakta olup, üretim günü olan 4 Mart 2000'den günden son büyük sayımın yapıldığı 31 Mart 2012'ye kadar geçen sürede 155 milyondan fazla satmıştır. Cihazın üretimineyse ilk olarak 28 Aralık 2012'de Japonya'da, akabindeyse 4 Ocak 2013 tarihi ile dünya çapında son verilmiştir.
PlayStation cebe giriyor
Sony her türlü teknoloji pazarını takip etmekten geri kalmayan bir firma olduğunu, yıllar önce unutulup gitmiş olan mobil konsol sistemleri yeniden piyasaya tanıtmak için kolları sıvadığında bir kez daha göstermiş oldu. PlayStation Portable, kısaca PSP olarak ün salmış olan el konsolu, 11 Mayıs 2004 yılında gerçekleştirilen Sony basın konferansında tanıtıldı. Japonya'da 12 Kasım 2004, Kuzey Amerika'da 24 Mart 2005 ve kalan bölgelerdeyse 1 Eylül 2005 itibari ile satışa sunuldu. Resmen Nintendo GameBoy ile unutulmuş bir dönemi, çok daha teknolojik bir şekilde geri getiren Sony, eski oyun severlerin alıştığı cinste bir "oyun kartuşu" modeli disketler üretti. Universal Media Disc (UMD) ki sonradan konsolun sonunu hazırladı, döneminde sadece PSP için kullanıldı. Cihazın öne çıkan özelliklerinden birisi 16:9 görüş desteğine sahip, 480X272 piksellik ekranıydı. 32 MB'dan 32GB'a kadar genişletilebilen hafızası, Memory Stick PRO Duo destekliydi. Onu en çok taşınabilir yapan özelliği ise şüphesiz kablosuz internet bağlantısına olanak tanıması oldu. Akıllı telefonların kol gezmediği bir dünyada mobil olarak internete girebilmeye imkan vermesi ve aynı zamanda internet üzerinde farklı oyunları online olarak oynatabiliyor olması onu bir süreliğine de olsa zirveye taşıdı. PSP-2000, PSP-3000 ve PSP-E1000 modelleri ile üretilen cihaz, PSP-2000 ile yüzde 33 daha hafif ve yüzde 19 daha ince olan "slim" modeline geçiş yaptı. Fakat bu geçiş ile orijinal PSP sahiplerine resmen sırtını da çevirmiş oldu zira ürünün en büyük sorunu olan pil, uzun süreli kullanım ardından ölüyor ve yenisi alınması gerekiyordu. Slim model pilleri ise orijinal ile uyum sağlamıyor olması ve orijinal pil üretiminin tamamen durması, PSP'nin en büyük kaybı verdiği nokta olarak da bilinmektedir.
Gelişen teknolojinin en büyük yansıması: PS3
Gelelim PS3'e... PS2'nin büyük başarısından sonra tüm gözlerin üzerinde olduğunun farkında olan Sony, kendi yükselttiği çıtadan bir defa daha atlamak zorunda olduğunu çok iyi biliyordu. İlk olarak dünyanın en büyük oyun fuarı olarak bilinen E3 2005'de görücüye çıkan konsol, her ne kadar 2006'nın bahar aylarında piyasada olacak şeklinde altı çizilen bir ibare ile tanıtılmış olsa da yaşadığı birçok gecikme yüzünden ancak 2006 yılının sonunda raflardaki yerini alabildi. İlk olarak 11 Kasım 2006 itibari ile Japonya'da satışa çıkan konsol, 24 saat içerisinde 81,639 adet sattı. 17 Kasım'daysa bir satıcının vurularak öldürüldüğü olaylı Kuzey Amerika satışı başladı. Avrupa, Asya ve Orda Doğu satışları ise hesaplanandan daha geç kaldı ve ancak 23 Mark 2007 itibari ile başlayabildi. Bu bölgelerdeki ilk iki günün toplam satış rakamı ise 600.000 üniteden fazlaydı. PS3'ü bu kadar popüler yapan nedenler arasında ilk olarak göze batan, mükemmel grafikleri oldu pek tabii. Sahip olduğu HDMI çıkışı ve günümüzde halen kullandığımız Full HD görüntü kalitesinde oyunlar oynamamıza imkan sunan konsol, gören herkesi büyülemeyi başardı. Diğer taraftan, kendisine özel oyunlarla da dikkat çekmeyi başardı ki özellikle ilk iki God of War oyununun ardından üçüncü oyunun da sadece PS3 için hazırlanacağını duyan insanlar yüzünden satılan konsol miktarı, hiç de azımsanmayacak miktardadır. Onu bir adım daha öne taşıyan farklılık ise Blue-Ray disket sürücüsü oldu. Döneminde patlayan 52GB'a kadar depolama kapasitesine sahip olan disketler ile hem oyun üreticileri için harika bir hedef oldu, hem de DVD'ye göre gelişmekte büyük zorluk çeken Blue-Ray teknolojisi için de mükemmel bir ön ayak görevi üstlendi. Yetmezmiş gibi Blue-Ray filmleri de oynatmaya imkan tanıyan PS3, geliştirdiği PlayStation network ile tam bir eğlence merkezi olmayı başardı. Sony'nin PS3 için yaptığı 3D desteği ise konsolun tam bir altın değerinde olduğunu kullanıcılarına resmen hissettirdi. İlk olarak 2009 yılının Ocak ayında "Consumer Electronics Show"da görücüye çıkan 3D oyun deneyim ve film desteği, halen sıklıkla kullanılmakta.
Go gitti Vita geldi...
Geçen yıllar ve teknoloji dünyası üzerindeki değişimler Sony'i hiçbir şekilde durdurmadı ve nihayetine eren PSP'nin ardından, onun çok daha efektif bir modeli olduğu ön görülen PSP Go sahneyi devraldı. 2 Haziran 2009 itibari ile tanıtılan ürün, PSP'ye göre daha ufak, 3.8 inçlik bir ekranla çıkmıştı karşımıza. PSP'den yüzde 43 daha hafif olan ve Bluetooth desteği ile üretilen cihaz, büyük sorun yaratan UMD disket yerine, 16GB'lık dahili hafıza ve yine 16GB'a kadar genişletilebilen sabit disk soketi barındırıyordu. PS3 ile birlikte gelişen PlayStation Store'a yüklenen Sony, her türlü PSP Go oyun alımını bu site üzerinden gerçekleştirilmesini sağlıyordu. Kızaklı tasarımı sayesinde tuşlarını gizleyen Go, ne yazık ki çok uzun ömürlü bir ürün olamadı ve Sony, Nisan 2011'de cihazın üretimini durduracağını ve PSP Vita'ya yükleneceğini açıkladı... Vita ise mobil PlayStation cihazlarının an itibariyle piyasada olan en son modeli. Sony tarafından radikal bir karar alınarak, sadece yön tuşları yerine, tıpkı DualShock kollarda bulunan "analog" çubuklar koyularak piyasaya sürülen Vita, 5 inçlik çoklu dokunmayı destekleyen OLED ekrana, 3G bağlantısına, Bluetooth erişimine ve Wi-Fi desteğine sahip, şu ana kadar üretilen en donanımlı mobil konsol olarak karşımıza çıktı. Günümüzdeki en büyük tartışma olan eski oyunları oynama konusunda tam bir şampiyon olan Vita, geçmişte üretilen tüm mobil PlayStation oyunlarını destekliyor ve bu oyunların tamamına PlayStation Store üzerinden ulaşmak mümkün.