Eski Norsça "Tanrıların Kaderi" veya "Tanrıların Alacakaranlığı" anlamına gelen Ragnarök, İskandinav mitolojisindeki kıyamet kavramı. Tanrılar ile devler arasında çıkan savaş sonucu dünyanın sonunun gelmesi ve kıyametin kopmasını anlatıyor. Son dönemde de filmlerden dizilere ve oyunlara kadar sıklıkla kullanılmaya başladı. Marvel 2017'de Thor ile kullanmıştı. 2020 tarihli aynı adlı bir Netflix dizisi de yapıldı. Oyun dünyasında ise Project Ragnarök geçtiğimiz yıl mobil cihazlar için yayınlandı ve Sony bu yıl içinde çıkması planlanan oyun serisi God of War'da da kullanacak. Ubisoft ise zaten Assassin's Creed Valhalla ile Viking dünyasına giriş yapmıştı ve bu incelemenin de konusu olan en son DLC'si Dawn of Ragnarök ile bu kervana katılıyor.
Odin'in gözünden Ragnarök
"Dawn of Ragnarök", Assassin's Creed'in şimdiye kadarki en büyük DLC'si ve oyunculara tamamen yeni, büyük ve gerçekten eşsiz bir dünya sunuyor. Eklenti, temel olarak ana oyundaki Asgard ve Jotunheim efsanelerinin bir devamı. Surtr; krallığını fethederken Odin, Ragnarök öngörüleri ile başa çıkmak için savaşırken biz oyuncuları cüceler diyarına götürüyor. Daha önceki eklentiler Wrath of the Druids ve The Siege of Paris'ten farklı olarak daha mistik bir dünyaya gidiyoruz ve tamamen bağımsız olarak da oynanabiliyor. Yani ana oyunda belli bir ilerleme kaydetmemiş ya da hiç oynamamış olsanız da doğrudan bu DLC ile başlamanız mümkün.
Aslında düşündüğünüzde bu eklenti; Muspel ve Jotun işbirliği ile Svartalfaheim'ı işgal eden Surtr'un elinden oğlu Baldar'ı kurtarma çalışan Odin'in gözünden oynandığı ve ana karakterimiz ile bir bağlantısı olmadığı için rahatlıkla bağımsız bir oyun bile olabilirmiş. Hatta sanırız Ubisoft da öyle düşünmüş olacak ki bu eklentiyi sezon paketine dâhil etmemiş ve ayrıca almanız gerekiyor.
Temel oyundaki diğer Odin hikayelerini bitirmemiş olsanız bile önceden belirttiğimiz gibi bu hikayeye atlayabiliyorsunuz. Dawn of Ragnarök aynı zamanda Assassin's Creed DLC'lerindeki en güçlü hikayelerden biri. Baba ve oğlun hikayesi gerçekten duygu yüklü. Odin ve Frigg kayıp oğullarını ararken, kendinizi Odin karakteri ile özdeşleştiriyorsunuz. Bu eklentide, efsane içine çok güzel bir şekilde yedirilmiş baştan sona dikkati dağıtmayan çok izole bir hikaye bulunuyor.
Yeni mekaniklerle eğlence geri dönüyor
Dawn of Ragnarök'ta Hugr Rip başta olmak üzere yeni oyun mekanikleri ile de karşılaşıyoruz. Bu yeni yetenek, yendiğiniz düşmanlarınızın özel yeteneklerini ele geçirmenize ve onu ateş ve buz, büyücülük, ışınlanma ve uçuş gibi beş büyülü güçten birinde kullanmanıza olanak tanıyor. Her biri farklı ve dövüş, gizlilik ve keşifte hayatımızı çok kolaylaştırıyor. Yeni haritadaki etkinlikler de oldukça farklı ve yeni Hugr güçleri ile çözmenizi bekleyen bulmacalar, daha önceki kendini tekrarlayanlarla karşılaştırıldığında yeniden heyecan duymanıza neden oluyor. Yeri gelmişken bu güçleri kullanabilmek için Hugr barınızın da dolu olması gerektiğini hatırlatayım. Ne mutlu ki oynadığım süre boyunca bunun sıkıntısını hiç çekmedim.
Öldürülen düşmanlar ve Hugr Blooms'un parıldayan enerjiyi bonkörce dağıtması ile nadiren Hugr sıkıntısı oluyor. Yggdrasil mabedinde, sağlık çubuğunuzun yaklaşık yarısını feda ederek de Hugr-Rip'in her iki hücresini tamamen yenileyebiliyorsunuz. Gerçi bu tam bir fedakarlık sayılmaz çünkü çoğu durumda hemen yakınlarda sağlığınızı yenileyebileceğiniz "winter chanterelles" de bulunuyor. Hugr oyun içinde o kadar etkili ki eğer siz de benim gibi ana oyunu bitirmeden DLC'yi oynamaya başlarsanız geri döndüğünüzde eminim eksikliğini çok hissedeceksiniz. Yeni becerilerin ve silah türlerinin birçoğu o kadar güçlü ki zaman zaman insana hile yapıyormuşsunuz gibi hissettiriyor. Bunu da eklemeden geçmeyeyim. Oyuna kesinlikle daha fazla eğlence katmışlar.
Tabii ki, Svartalfaheim'ın sunduğu görsel şöleni de atlamayalım. Canlı yeni dünyanın her köşesi altın dağlar, uçan kayalar, kristal mağaralar ve müthiş taş işçilikleri ile dolu manzaralara sahip. Muspel, alevli saçlarıyla destansı görünüyor ve Jotun da temel oyundaki görünümüne kıyasla belirgin bir şekilde daha iyi modellenmiş. Ayrıca sanırım ana karakterlerin tümü de tasarım olarak bu iyileştirmeden nasibini almış. Bir önceki eklentideki Francia'nın aksine, yeni erişilebilir gökyüzü de dahil olmak üzere haritanın her köşesi gerçekten keşfetmeye değer. Bu arada oyundaki kesinlikle en iyi zırh setini kazanmak isterseniz de mutlaka Valkyre arenasına uğramanızı tavsiye ederim.
Dawn of Ragnarök DLC'yi nasıl oynayacaksınız?
Elbette bir mitolojik Tanrı olarak oynayacaksanız ana oyunda güç seviyenizin 340'a ulaşmış olması gerekliliği sizi şaşırtmamalı. Böyleyse, sorun yok hemen DLC'yi oynamaya başlayabilirsiniz. Ancak bu seviyede olmasanız da yeni eklentiyi oynamak için iki yol bulunuyor.
Temel oyunu zaten oynadıysanız, her zamanki gibi ana menüden "Devam"ı seçin veya önceki bir kaydı yükleyin. Hemen Dawn of Ragnarök DLC'sini tanıtan bir uyarı alacaksınız ve Restless Dreams adlı yeni bir görev listenizde belirecek. Görevi tamamlamak için İngiltere'deki yerleşim yeriniz Ravensthorpe'a gitmeniz gerekiyor. Burada, yerleşiminizin doğusundaki belirli bir ağaca gitmeli ve orada meditasyon yapmalısınız. Bu sizi Svartalfheim'daki ilk görevinize götürecek. DLC için önerilen güç seviyesi 340 olduğu için eğer ana oyunda hala daha düşük bir seviyedeyseniz, ilk görevi tamamladıktan sonra oyun sizi geçici olarak yükseltecektir.
Svartalfheim'daki giriş görevini bitirdikten sonra yine o ağacın altında uyanacaksınız. Ravensthorpe'a döndükten sonra desteği almak ve Dawn of Ragnarök oynamaya devam etmek için, Valka the Seer ile kulübesinde buluşmanız gerekiyor. Tabi bunun için oyunda yerleşkenizi en az 3. seviyeye kadar yükseltmiş ve Seer'in kulübesini inşa etmiş olmanız gerekiyor. sizi Svartalfheim'a geri getirecek bir ritüel gerçekleştirmenizi isteyecek ve ihtiyacınız olursa size seviye artışı önerecektir. Dawn of Ragnarök oynarken kazandığınız tüm XP, beceri puanları ve öğeler İngiltere'ye döndüğünüzde sizinle birlikte kalıyor, güç seviyesi dahil bonus olarak size ödünç verilen her şey ise sadece DLC'de mevcut oluyor.
Assassin's Creed Valhalla'yı hiç oynamadıysanız ise Dawn of Ragnarök eklentisini oynamak için Valhalla'nın ana menüsünden "Yeni Oyun"u ve ardından Dawn of Ragnarök'u seçebilirsiniz. Bu seçeneği seçerseniz, DLC deneyiminiz ana oyundan tamamen ayrı olacağından, Svartalfheim'da edindiğiniz XP'yi, beceri puanlarını ve öğeleri İngiltere'deki yolculuğunuza geri aktaramayacağınızı da unutmayın.
Peki hiç yok mu eleştirilecek bir yönü
Sezon paketine dahil olmaması üzücü elbette. Çok güzel bir deneyim olsa da 15-20 saatte tamamlanabilen bir eklenti için fiyat etiketi biraz yüksek kalmış gibi. Gerçekten destansı görünen boss'lara sahip olsa da oyun sizi çok zorlamıyor. Gerçi Assassin's Creed hiçbir zaman, zorlu dövüş mekaniklerine sahip olmamıştı ama yine de biraz daha fazla meydan okuma fena olmazdı. Hikayesi için oynuyorsanız elbette bu bir eksi olarak sayılmaz. "Dawn of Ragnarök" sanki duygusal ağırlığı olan destansı bir aile masalı gibi olmuş.
Sonuç
Yeni silahları, mükemmel karakterleri ve incelikli anlatımı sayesinde Dawn Of Ragnarök, AC Valhalla'nın şablonundan kurtulmaya hiç olmadığı kadar yaklaşıyor. Bazı aşırı tanıdık görev türlerinden tamamen kaçamasa da, Dawn Of Ragnarök ana oyundan ve önceki genişlemelerden birkaç güzel detayı bir araya getirme konusunda harika bir iş çıkarıyor. Svartalfheim ve Odin'in arayışı AC Valhalla'ya yenilenmiş bir enerji veriyor ve belki de yeni oyuncuları seriye dalmaya ikna edebilir. Dawn Of Ragnarök, Valhalla serisine önemli ve genel olarak etkileyici bir kapanış yapıyor.
80
Geliştirici Ubisoft Sofia
Dağıtım Ubisoft
Platform Xbox Series S/X, Xbox One, PC, PS5, PS4
Tür Açık dünya/Macera
Web www.ubisoft.com