Antik Roma’da betonla inşa edilen binaların günümüze kadar sağlam bir şekilde ayakta kalabiliyor olması, birçok araştırmacıyı Roma’nın ilk günlerde betonla elde ettiği başarının kaynağını incelemeye yöneltiyor. Ve en sonunda bu alanda önemli bir adım atılmış olabilir. Şaşırtıcı bir şekilde, antik Roma’da kullanılan beton günümüzde kullandığımız modern betondan çok daha güçlü.
Temel olarak modern beton, 19. yüzyılda İngiltere’de üretilen Portland çimentosuna dayanmaktadır. Ancak Portland çimentosu, antik Romalıların kullandığı beton kadar güçlü değil ve ayrıca onu oluşturmak için kullanılan yoğun ve karmaşık sistem sebebiyle kayda değer bir çevresel zarara da sebep oluyor. Bu yüzden mühendisler çimentosuz beton geliştirmeye uğraşıyorlar.
Kendini iyileştiren beton
Antik Roma betonunun belki de en önemli özelliklerinden biri, kendini iyileştirme yeteneği. Ucuz olan ve zamanla çatlayan modern betonun aksine, Roma betonu çok daha dayanıklıydı ve uzun zaman sonra bile ayakta kaldığını açık bir şekilde kanıtlamış durumda. Ancak Romalıların bu betonu tam olarak nasıl ürettiklerini halen çözemedik.
Yıllar içerisinde yapılan araştırmalar bazı önerilerde bulundu ve temel fikirlerden biri, yıllar içinde topladığımız örneklerde bulunan parçacıkların "hata" olduğu fikri artık test ediliyor. Bazı bilim insanları, bu “hataların” aslında her şeyin bu kadar iyi çalışmasını sağlayan teknolojinin bir parçası olabileceğine inanıyor.
Betonun gücünü kalsiyum alüminat silikat hidratları veya CASH adını verdiğimiz bir karışımdan aldığını biliyoruz. Ancak Romalıların bu karışımı elde etmek için malzemeleri nasıl bir araya getirdiklerini bilmiyoruz.
Geleneksel teori, Portland çimentosuna benzer bir şekilde kireç taşını ısıttıkları ve ardından suyla birleştirdikleri fikrine dayanıyor. Isıtma işlemi, kalsiyum oksit veya sönmemiş kireç adı verilen aşırı derecede reaktif bir maddeyi ortaya çıkartıyor. Kalsiyum oksit, suyla birleştirildiği zaman sönmüş kireç veya kalsiyum hidroksit haline gelir. Son olarak, CASH formülünü tamamlamak için gereken silikon ve alüminyumu sağlamak için volkanik kül gibi bir malzeme eklenebilir.
Bilim insanlarının “kötü işçilik” ve “hata” olduğuna inandıkları örnekler, bazen bu karışım nedeniyle ortaya çıkan klastlardır. Ancak bazı araştırmacılar, bunların bir hata olmadığına ve bu tortuların muhtemelen antik Roma betonunun kendi kendini iyileştirme yeteneğinin kaynağı olduğuna inanıyor. Yeni kendini onaran beton türlerinden gördüğümüz üzere, bunun tamamen mümkün olduğunu artık biliyoruz.
Ne yazık ki, bunları kanıtlamak o kadar kolay değil. Ancak bu öneri kanıtlanamıyor olsa da, araştırmacılar, eski betonun gücünün bir kısmını modern seçeneklere taşıyabilecek yeni katkı maddeleri geliştirmenin yollarını aramaya devam ediyorlar.