O gerilimi hala hatırlayanlar var mı?. Dönemin sprite’lı grafiklerinden sonra sabit kamera açılı TPS tarzı vektörel bir korku oyunu. O zaman için grafikler o kadar iyiydi ki ilk seferinde ara sahnenin bitip oyunun başladığını bile anlamamıştık. Sonrasında kamera açıları ile boğuşup çatı katında kapaktan çıkan yaratıkla boğuşma gerilimi. Neredeyse tüm deneyim aklımızda. Tam 32 yıl! Alone in the Dark serisinin Infogrames'in (eski Atari) ellerinde ortaya çıkışının ve korku türünde yeni bir dönemi başlatmasının üzerinden o kadar yıl geçmiş. Hemen birkaç yıl sonra izinden gidecek Resident Evil ve Silent Hill gibi popüler ve sevilen oyunlar için de ilham kaynağı olmuş bir oyun.
O zamandan bugüne beş tanesi orijinal yapımcıdan olmak üzere 6 tane Alone in the Dark oyunu daha yapılmıştı. Ancak yeni piyasaya sürülen ve Pieces Interactive tarafından geliştirilen serinin 7. oyunu köklerine geri dönüyor. Yeni Alone in the Dark, 1992 tarihli orijinal video oyununun, Resident Evil yeniden yapımlarına benzer bir tarzda yeniden uyarlanması olarak karşımıza çıkıyor. Oyun, 1920'lerde geçen ve oyuncuların Edward Carnby (David Harbour) veya Emily Hartwood (Jodie Comer) olarak oynamayı seçebilecekleri ve Derceto Konağı'ndaki gizemleri ortaya çıkarmak için yollarına devam edebilecekleri tek oyunculu bir hikâyeye ev sahipliği yapıyor. Peki, ilk oyunun verdiği duyguyu bize yeniden hissettirebiliyor mu? Gelin birlikte bakalım.
Eski hissiyat var ama modern bir oyun
Yeni Alone in the Dark ne olmak istediği konusunda çok net ve bunu en başından en sonuna kadar görebiliyorsunuz. Olay örgüsü ve oyunda yer alan karakterlerin çoğu otuz yıldan daha uzun bir süre önce olduğu gibiler. Ancak tabii ki Pieces Interactive buna bir değişiklik katıp bir yeniden yapımdan daha fazlası olması için, hikâyeyi modernize edip, tamamlamaya ve aynı zamanda orijinaline referans olarak hizmet eden yeni unsurlar ve hatta bazı anlatı değişiklikleri getirmeye odaklanmış.
Alone in the Dark bizi 1920'lerin New Orleans, Louisiana'sına götürüyor. Bataklığın arka sokaklarında, şimdi bir akıl hastanesine dönüştürülmüş eski bir malikane olan Derceto yatıyor. Hikayede iki kahramanımız var. Amcası Jeremy'den rahatsız edici bir mektup alan Emily Hartwood (Jodie Comer tarafından canlandırılıyor) ve Emily'nin Amerika Birleşik Devletleri'nin en güneyinin derinliklerine yaptığı ziyaretten ne bekleyeceğini tam olarak bilmediği için tuttuğu bir dedektif olan Edward Carnby (David Harbour tarafından canlandırılıyor).
Giriş sinematiğinin ardından, Alone in the Dark bize oyunun en önemli seçimini sunuyor; hangi karakter olarak oynamak istediğimizi. Ve tıpkı Resident Evil oyunlarında olduğu gibi, her karakter için kendine özgü varyasyonları ve unsurları olan iki ayrı senaryo içeriyor. Bu konuya daha sonra spoiler içermeyen ayrıntılarla değineceğiz, ancak hikayenin tamamını öğrenmek için her ikisini de oynamanız gerektiğini bilmenizi isteriz.
Korku türünün özüne dönüş
Modern korkunun ne olduğu konusunda sanırım herkes hem fikirdir. Büyük ölçüde 2013 yılında Outlast tarafından başlatılan bu trend, bizi saf dehşet, mutlak çaresizlik, kedi fare oyunu ve her fırsatta saklanmaya yöneltti. Ancak Alone in the Dark bizi 90'ların sonu ve 21. yüzyılın başlarında inanılmaz derecede popüler olan eski tarz bir korkuya götürüyor. Üstelik bunu, özünü korurken formülü de güncelleyerek yapıyor. Alone in the Dark aslında bir korku oyunundan çok bir bulmaca oyunu olarak karşımıza çıkıyor. Korku unsuru daha atmosferik ve bugünlerde çok moda olan jump scare konusunu bir kenara bırakıyor. Oyunun ana mekaniği Derceto malikanesini keşfetmek, kilitli kapıları açmaya çalışmak, hikayeye arka plan ve bulmacalara ipucu sağlayan belgeleri bulmak ve nihayetinde yeni alanlara erişmek ve daha fazla ilerlemek için bunları çözmekten ibaret. Aksiyon kısımları genellikle Derceto'nun dışında gerçekleşiyor.
Aksiyon seviyesi fazla değil
Zaman zaman Jeremy'nin anılarından birine erişebiliyoruz. Ona ne olduğunu öğrenmek için bunları keşfetmek çok önemli. Karanlık yaratıklarla karşı karşıya geldiğimiz nokta da işte tam burası. Bunu yapmak için ateşli silahlara, sınırlı dayanıklılığa sahip yakın dövüş silahlarına ve ayrıca düşmanların dikkatini dağıtmak, onları sersemletmek ve hatta yakmak için etkileşime girebileceğimiz çevre unsurlarına sahibiz. Zaten aksiyon hiçbir zaman Alone in the Dark'ın en güçlü noktası olmamıştı. Bu oyunun da en önemli kısmı bu değil.
Koşabiliyoruz ve ayrıca kaçabiliyoruz, dövüşü doğru hissettirmek için yeterli unsurlar var, ancak daha fazlasını beklememek gerek. Diğer birçok oyunda daha iyi ateş ediyor, daha iyi dövüşüyor ve daha iyi kaçıyordunuz, ancak burada bu sadece hikayeyi ilerletmek, ilgili karakterler hakkında daha fazla bilgi edinmek ve kahramanımızın arka planını keşfetmek için bir bahane gibi hissettiriyor. Alone in the Dark'ın gerçek potansiyeli burada yatıyor ve Pieces Interactive'in güçlü olmak istediği yer de tam burası.
Hiç yardım almadan oynamak da mümkün
Alone in the Dark'ın geliştirici ekibi, oyunla ilgilenen çeşitli kitleler olacağını biliyorlar, bu yüzden oyun hepsini memnun edecek araçları barındırıyor. Eğer eski tarz bir oyuncu iseniz, oyunun tüm yardımları kaldırma özelliğine sahip olduğunu bilmek sizi memnun edecektir. Bulduğunuz belgelerdeki kalın vurgulardan vazgeçmekten, ana hedefler ve ilgili alt hedefler hakkındaki ipuçlarının görünmesini engellemekten ve hatta Dercerto haritasında hangi kapıların açılabileceği veya hangi bulmacaların zaten sahip olduğunuz nesneler veya bilgilerle çözülebileceği gibi tüm yardımları kaldırmaktan bahsediyoruz.
Madalyonun diğer yüzünde, herhangi bir noktada takılıp kalmak istemiyor ve daha basit bir deneyim yaşamak istiyorsanız, tüm bu unsurlar oyunda ilerlemenizi kolaylaştırmak için emrinizde oluyor. Bu yardımcıların hiçbiri etkinleştirilmezse, Alone in the Dark'ın çok daha eski tarz ve elbette daha karmaşık ve kafa karıştırıcı bir deneyim sunacağı aşikar. Yeni oyunlara alışmış oyuncular olarak elbette biz hepsini açtık :)
Buna rağmen, Alone in the Dark zor bir oyun değil. Derceto o kadar da büyük bir yer olmadığından ve neredeyse en başından itibaren harita elinizin altında olduğundan keşif nispeten daha kolay. Bazı bulmacalar sizi birkaç dakikalığına sıkabilir, ancak genel olarak çözmeleri eğlenceli ve keyifli. İpuçları her zaman elinizin altında veya deneme yanılma yöntemi ilerlemenin anahtarı.
İki hikaye, tek sonuç mu?
Pieces Interactive ve THQ Nordic, hikâyenin tamamını öğrenmek için her iki hikayeyi de (Emily'nin ve Edward'ın) oynamanın gerekliliği konusunda ısrarcılar. Bunda kesinlikle doğruluk payı olsa da, uygulanma şekli beni biraz hayal kırıklığına uğrattı. Tüm hikâyeyi birlikte oynayacağınız karakterin seçimini en başta yapıyorsunuz. O andan itibaren onların rolünü alıyor ve ortalama 8 saatlik hikaye boyunca oynuyorsunuz. Oyunu iki kez oynamak için bu "ihtiyaç" mekaniğiyle ilgili temel sorun, Alone in the Dark'ın neredeyse hiçbir şeyi değiştirmemesi. Oyun beş bölüme ayrılmış. Dördüncü bölümün büyük bir kısmı hariç, oyunun geri kalanı her iki karakter için de neredeyse aynı. Bulmacalar, aksiyon durumları, hikâye ve hatta bulmacaların çözülme sırası ve yeni alanların kilidinin açılması. Gerçekten değişen tek şey, kahramanımızın karşılaştığı NPC'lerle yaptığı konuşmalar.
İkili kampanyanın bir başka zayıflığı da ikisi arasındaki mutlak uyumsuzluk. Resident Evil 2 Remake de benzer bir soruna sahipti. Claire ve Leon kendi senaryolarında aynı anda aynı yerdeydiler ama birbirleriyle eşleşmiyorlardı. Maceranın çoğu iki hikayeyi bir araya getirerek anlamlıydı. Alone in the Dark'ta ise öyle değil. Emily olarak oynarsanız, hikayenin kahramanı o olurken, Edward sadece bir figüran ya da tam tersi. Sadece son, ortak hikayeyle eşleşiyor ve anlam kazanıyor. Sonuç olarak ve oyunun yukarıda bahsedilen kısa süresini göz önünde bulundurarak, her ikisini de oynamanızı, her iki karakterin de geçmişini keşfetmenizi ve kendi sonuçlarınızı çıkarmanızı öneririm. Bizce Emily Hartwood'un hikayesi Edward'ınkinden daha ilginç çünkü hikayenin ana ekseni olan Jeremy Hartwood ile daha güçlü bir bağı var.
Oyun içinde tanıdık yüzler
Alone in the Dark'ın iki grafik modu var: biri kaliteye odaklanan ve 4K'yı hedefleyen, diğeri ise saniyede 60 kareyi hedefleyen. Xbox Series S üzerinde kalite modunda full hd ve 30 fps oynadım ve herhangi bir performans sorunu ile karşılaşmadık. Oyunun görsel-işitsel tarafına gelince, grafiksel olarak iyi bir seviyede. Kabul, şimdiye kadar gördüğümüz en büyük prodüksiyon değil, ancak iç mekanlar olağanüstü görünüyor ve dış mekanlar, özellikle iyi ışıklandırma çalışması sayesinde fena değiller. Jodie Comer ve David Harbour'un yüz modellemeleri sansasyonel, ancak diğer NPC'lerin yüz modellemeleri o kaliteden biraz uzak kalmış. Müzikal olarak ise Alone in the Dark şok iyi. Bu tür bir dedektiflik oyununa çok yakışan, serinin karakteristiğine uygun müzikler görselleri tamamlıyor.
Sonuç
Alone in the Dark korku türünde bir devrim yaratmayacak, yaratması da beklenmiyor. Onu zamanında yapmıştı zaten. Bunun yerine, bütün bir türe ilham veren bir klasiğin yeniden uyarlaması olarak karşımıza çıkıyor. Ve bence gerçekten de çok başarılı bir yeniden uyarlama. Doğru orijinal unsurları koruyan, yenilerini ekleyen ve Jodie Comer ve David Harbour'un eklenmesi sayesinde oyuna bir kimlik kazandıran Pieces Interactive, yakın zamanda Resident Evil'in yeniden canlandırılmasında olduğu gibi ya da Silent Hill'de olabileceği gibi, Alone in the Dark için yeniden bir başlangıç yapmış.
Oyunun, aksiyon azlığı ya da ikili kampanyanın yanlış anlaşılması gibi kusurları var, ancak özellikle de bu gibi korku oyunlarıyla büyüyen ve şimdi onları modern grafikler ve yeni mekanik eklentileri ile görmeyi bekleyen türün hayranları için muazzam derecede tatmin edici bir deneyim olacağını söyleyebiliriz. Ne diyeyim özlemişiz :)
75
Yayıncı: THQ Nordic
Geliştirici: Pieces Interactive
Platformlar: Xbox Series S/X, PC, PS5
Tür: Hayatta kalma, korku oyunu
Web: https://aloneinthedark.thqnordic.com/