Küresel ekonomik krizin ve gittikçe büyüyen enerji darboğazının en ciddi biçimde etkilediği sektörlerden biri de otomotiv oldu şüphesiz. Firmalar bir asırdır alışılmış tasarımları bir kenara itmeye başladılar.
Tabii ki yeni nesil araçlarda performans tamamen unutulmuş değil. Ancak artık motor gücünden ziyade yakıt tasarrufu, kullanıcı güvenliği, tabiat dostu olma gibi özellikler ön plana çıkıyor.
Peki çevre dostu demek, zayıf mı demek? Hayır, elektrik motorları, tabiatları gereği fosil yakıtlı motorlardan çok daha güçlüler. Ferrari gibi sırf performans üzerine çalışan firmaların elektrikli modelleri üretim bandına almaya hazırlanması da bunun en iyi kanıtı zaten.
Ancak saf elektrikli araçların önünde hâlâ batarya ömrü problemi var aşılması gereken. O yüzden şimdilik çoğu firma ya hibrid motorlu modelleri ön plana çıkarıyor, ya da fosil yakıtlı motorların verimlilik sınırlarını zorlayan tasarımlar yapıyorlar.
Bu yazıda teknolojiyi çok çeşitli amaçlarla yoğun olarak kullanan 9 farklı otomobil modeli seçtik. Bu örnekler otomotiv piyasasında yükselen trendleri göstermeleri açısından iyi örnekler.
BMW 7 Serileri
BMW şüphesiz teknolojiyi üretme ve kullanmaya en yoğun bütçe ayıran firmalardan biri. Yeni 7 serilerinde aldıkları önlemler ise, teknolojinin trafiği nasıl daha güvenli bir ortam haline getirebileceğini gösteriyor.
Yeni 7 serilerinde çok sayıda kamera bulunuyor. Kızılötesi gece görüş yeteneği de bulunan bu kameralar, aracın çevresini 360 derecelik bir açıyla gözlemliyorlar. Kameralar topladıkları verileri ana bilgisayara gönderiyorlar.
Araç kameralardan gelen verileri işleyerek pek çok farklı iş yapabiliyor. Öncelikle etraftaki yaya, hayvan, araç gibi unsurları tesbit ediyor, gerekirse sürücüyü bunlara karşı uyarıyor. Ayrıca yol kenarındaki trafik işaretlerini de okuyabilen bilgisayar, sürücüyü hız limitleri ve yol koşulları hakkında da aktif olarak bilgilendiriyor.
Sistemin en önemli özelliklerinden biri çevre şartlarına da duyarlı olması. Gece ya da yağmur gibi surumlara uyum sağlayan araç, algılama ve uyarı parametrelerini de buna göre ayarlıyor.
Mercedes E350
Mercedes'in E350 modeli de tıpkı BMW 7 serisi gibi bir kamera ve bilgisayar sistemiyle donanmış. Sistem benzer şekilde sürücüyü çevredeki nesnelere karşı uyarabiliyor, ancak BMW'nin aksine trafik işaretlerini okuma yeteneği mevcut değil.
Mercedes tasarımcıları bu modelde dikkatlerini sadece dış unsurlara vermekle yetinmemişler. Bilgisayar dikkatini ciddi biçimde sürücü üzerinde yoğunlaştırıyor. Hız, sürüş tarzı, oturma pozisyonu, sürüş süresi gibi çok farklı 70 parametreyi değerlendiren bilgisayar, sürücünün dikkatinin dağılması ya da uyku bastırması gibi durumları önceden tahmin edebiliyor.
Bilgisayar tehlikeli durumların ortaya çıktığına karar verirse, çeşitli uyarı sistemleriyle sürücünün dikkatini yaklaşan tehlikeye çekiyor. Mesela şerit dışına ve refüje doğru kaydığınızı anlarsa, direksiyona güçlü titreşimler vererek dikkatinizi canlandırmaya çalışıyor. Farklı durumlar için bunun gibi sesli, titreşimli ve ışıklı pek çok uyarı yöntemi kullanılıyor. Böylece sürücünün farklı tehditleri hızla algılaması ve ayırdetmesi amaçlanıyor.
Opel Insigna
Opel de kamera ve bilgisayarların sürücüye yardımcı olabileceğini düşünen firmalardan. Ancak Opel tasarımcıları bunu BMW kadar geniş kapsamlı bir şekilde değil, daha belirgin bir amaçla kullanıyorlar.
Yeni Insignia modelinde, sürücü kapı aynasının yanına gizlenmiş olan bir kamera devamlı olarak yoldaki trafik işaretlerini gözlemliyor. Bu kamera trafik işaretlerini 300 metre mesafeden tespit edip okuyabiliyor.
Kamera tarafından okunan trafik işareti derhal ana bilgisayar tarafından işleniyor. Aracın bilgisayarının veri tabanında tüm Avrupa ülkelerince kabul edilmiş trafik işaret ve levhalarının bir listesi bulunuyor. Bu büyük veritabanı sayesinde araç bilgisayarı işaretleri başarıyla tanımlıyor ve sürücüyü bu konuda uyarıyor.
Bu sistemin ana amacı, sürücünün özellikle uzun seyahatlerde değişen koşullar ve yorgunluk gibi etkenler yüzünden önemli işaretleri gözden kaçırmasını önlemek. Ayrıca farklı ülkelerin kendine has işaretlerinin de yanlış anlaşılmasının önüne geçmeyi amaçlıyor.
Volvo CX60
Volvo'nun CX 60 modeli kompakt bir SUV olarak tanımlanıyor. Bu sınıf araçların sınırlı bir arazi gezi kabiliyeti olsa da, sürüş ömürlerinin büyük kısmını ağırlıklı olarak şehir içinde ve asfalt üzerinde geçirdikleri de biliniyor.
Volvo bu gerçeği dikkate alarak, yeni CX60 modelinde günlük şehir içi trafikte sürüşü daha kolay ve güvenli kılacak önlemler eklemiş. Bunların içinde en önemlisi de sürücünün kullanım tarzına ve çevredeki trafiğin akışına uygun olarak kendini ayarlayan sürüş kontrol sistemi.
Bu sistemde araç kızılötesi gece görüş yeteneği de olan kameraları sayesinde etraftaki trafiği devamlı kontrol altında tutuyor. Saatte 15 kilometre süratin altındaki hızlarda, yani çoğunlukla şehir içi sık sık dur-kalk yapılarak gidilen trafikte, araç kontrolün bir kısmını ele alıyor.
Bu sistem sayesinde ağır işleyen yorucu şehir içi trafiğinde, aracın sürücüye binen yükü hafifletmesi sağlanıyor. Otomobil kendini trafiğin akış hızına göre ayarlayarak hızlanıyor, yavaşlıyor, duruyor, kalkıyor. Sürat belirlenen üst sınırı aştığında ise sistem tüm kontrolü tekrar sürücüye bırakıyor.
Infiniti M
Infiniti, Nissan'ın ABD pazarı için yarattığı lüks segment markadır. Günümüzde gittikçe daha çok otomobil modelinde görmeye başladığımız şerit takip ve uyarı sistemini ilk uygulayan firma Infiniti idi. Bu sistemde araç bilgisayarı yol şeritlerini takip ediyor ve eğer şerit ihlali yapılırsa sürücüyü uyarıyor.
Ne var ki diğer firmalar bu sistemi henüz yeni yeni kullanmaya başlamışken, Infiniti M modelinde daha da gelişmiş bir sürümünü görüyoruz. Bu araçtaki şerit takip sistemi sadece sürücüyü uyarmakla kalmıyor, şerit ihlalinin oluş tarzına bakarak, gerekirse hafif düzeltmelerle aracı yeniden rotasına sokuyor.
Ancak yeni Infiniti M bundan başka geliştirmelere de sahip. Bu yeni modelin havalandırma sistemi içerideki havayı devamlı kontrol ediyor. Eğer yabancı koku ya da toz algılarsa, sistemin dışarıyla ilişkisini geçici olarak kesiyor. Bununla da kalmayıp içerideki havayı hızlı bir şekilde filtreden geçiriyor. Ayrıca havalandırma sistemi ayarlanarak, hava akışı biçiminin tabiat ortamındaki gibi yapılması da sağlanabiliyor.
Volkswagen Jetta TDI
Yeni nesil Jetta TDI üzerinde çok sıra dışı bir teknoloji gözünüze çarpmayabilir. Ancak kaputun altında yatan yeni nesil dizel motoru bugüne dek yapılmış olanlar arasında en verimli ve en temiz çalışandır.
Bilgisayar kontrollü bir turbo besleyici ve yakıt enjeksiyon sistemine sahip olan bu motor, hibrid olmayan araçlar arasında yakıt tüketimi ve karbon emisyonu alanlarındaki başarısıyla ön sıraya yerleşmiştir. Aracın açık yoldaki yakıt tüketimi 100 kilometrede yaklaşık 5,3 litre olarak verilmektedir ki, bu da neredeyse hibrid motorlu araçların tüketimlerine yakındır.
Yeni Jetta TDI'ın yakıt verimliliğini sağlayan motoru, tamamen yeni bir egzos sistemiyle desteklenmektedir. Gelişmiş katalitik konvertörler ve sensörlerle desteklenen egzos sistemi sayesinde, egzos emisyonları da öncekilerden çok daha düşük seviyelere çekilebilmiştir.
Acura ZDX
Acura, Honda'nın özellikle ABD, Kanada ve bazı Uzak Doğu ülkeleri için yarattığı ve lüks segment araçlardan oluşan ürün gamıyla dikkat çeken bir markadır. Tabii lüks sınıf araçlarda hem performans, hem de sürüş konforunun artırılması için teknolojiye bolca yer verilmektedir.
Bu markanın ZDX modeli, kompakt SUV olarak tanımlanabilecek bir ara sınıfa dahildir denebilir. Özellikle şehir içi ve çevresindeki asfalt yollarda zaman geçiren sürücüler düşünülerek hazırlanan araçta sürüş güvenliğine ve konfora yönelik pek çok özellik sunulmaktadır.
Ancak sanırız bu özellikler arasında en dikkat çekici olanı, ZDX için standart olarak sunulan ses sistemidir. Grammy ödüllü ünlü Elliot Scheiner tarafından bizzat bu araca yönelik hazırlanmış olan ses sisteminde, toplam 435 Watt gücünde 10 adet hoparlör kullanılmıştır. Aracın iç tasarımına uygun hazırlanmış olan bu gelişmiş Surround ses sisteminin tek amacı vardır, o da sürücüye mükemmel bir müzik sunabilmektir.
Chrysler Grand Caravan
Amerikan otomotiv pazarında Caravan gibi geniş aile araçlarının ciddi bir payı vardır. Bunlar çok koltuklu ve yüksek taşıma kapasiteli, geniş aile odaklı araçlardır ve çokça da ilgi görürler. Tabii aile odaklı olmaları sebebiyle, bu tür araçlardan beklenen özelliklerden biri de konforlu olmalarıdır.
Caravan modeli özellikle çok çocuklu ailelerin yapacakları uzun yolculuklarda can sıkıntısı çekmemeleri için yeni bir sistemle piyasaya sürülmüş. FLO TV adı verilen bu sistem, tüm koltuklardaki yolcuların kendi ekranlarından televizyon yayınlarını seyredebilmelerini sağlıyor.
Tabii ki araçlara televizyon konması bir yenilik değil artık, bu uzun süredir sunulan bir özellik. Ancak FLO TV'nin esas özelliği, diğer hiçbir firmanın sunamadığı kadar çok televizyon kanalını kullanıcının beğenisine sunması. Büyük spor kanallarından tutun da Disney filmlerine kadar inanılmaz bir seçenek yelpazesi mevcut. Tabii bu hizmetin ABD içinde verildiğini de belirtmek gerek.
Toyota Prius
Her ne kadar bu aralar teknik sorunlar yüzünden adı pek iyi anılmasa da, Toyota'nın teknolojik gelişme konusunda bir öncü olduğu tartışılmaz. Hiç bir firma cesaret edemezken Prius modelini piyasaya sürerek, ilk seri üretim hibrid motorlu otomobilin yaratıcısı olarak tarihe geçtiler.
Geçen yıllar boyunca Prius modelinin hem tasarımında, hem de teknolojisinde ciddi gelişmeler yaşandı. İlk modeller düşük performansları yüzünden eleştirilse de, geçen zamanla birlikte bu açık kapatıldı. Son nesil Prius hibrid olma özelliğinden ödün vermeden kullanıcısını tatmin edecek motor gücünü rahatlıkla sağlayabiliyor.
Ancak Toyota'nın Prius'a eklediği son bir özellik var ki, sıcak yaz günlerinde güneş altında beklemiş arabaya binmekten nefret edenlerin gönlünü kesinlikle çelecektir! Prius'un tavanına yerleştirilen gizli güneş panellerine bağlı özel bir havalandırma sistemi, araç içini devamlı havalandırarak ferah tutuyor. Üstelik bunu güneş enerjisiyle yaptığı için kullanıcıya herhangi bir ek yakıt külfeti de getirmiyor!