Uzaktan bakıldığında bakırdan yapılmış steampunk temalı bir avize gibi görünen bu cihaz aslında bir kuantum bilgisayar. Alttaki küçük çelik silindirden yukarı tırmanan karmaşık bir tüp ve tel topluluğu... Bu cihaz gerçekten şimdiye dek geliştirilen en sofistike kuantum bilgisayar olma şerefine sahip. İçinde bulunan işlemci 50 kuantum bit'e sahip, yani qubit, bu da çığır açacak bir işlem gücü anlamına geliyor.
Bildiğiniz üzere, tüm bilgisayarlar verileri ikili sistemde işler ve saklar, yani meşhur 0 ile 1'ler formatında. Ancak qubit'ler iki değeri aynı anda temsil edebiliyor (buna süperpozisyon ya da üstdüşüm de deniyor), bu da kuantum bilgisayarın iki durumu aynı anda test edebileceği anlamına geliyor. Qubit'ler arttıkça bu inanılmaz işlem gücü katlanarak artıyor.
IBM geçen Kasım ayında dünyanın ilk 50 qubit kuantum bilgisayarını tanıttı. Bu cihaz dev bir beyaz kasanın içinde, kendini serin tutmak için pompalar çalıştıran, başlatılan görevleri veya algoritmaları yönetmek için bazı geleneksel bilgisayarların da bulunduğu bir laboratuvarda yaşıyor. Bu yıl CES'te şirket, cihazın iç organlarını - telleri ve tüpleri çipe sinyal göndermek için gerekli olan ve sistemi serin tutmak için getirdi - böylece gazeteciler ve katılımcılar nasıl çalıştığını daha iyi anlayabildiler. IBM Araştırma Başkan Yardımcısı Jeffrey Welser'e göre en büyük zorluk, işlemciyi istenmeyen 'gürültü'den izole etmek. Burada gürültüden kasıt elektrik, manyetik ve termal parazit - sadece oda sıcaklığı bile tüm makineyi işe yaramaz bir hale getirebiliyor. Bu yüzden kauntum bilgisayarın ısısı neredeyse mutlak soğukluğa kadar indiriliyor.
Şimdilik sadece bilimsel fizik simülasyonları gerçekleştirebilen kuantum bilgisayarlar, bu alanda da hızlı şekilde ilerliyor. Daha önce bir monekülün simulasyonu yaklaşık beş gün sürerken, yeni 50 qubit bilgisayar sayesinde bu süreç dakikalara indirgenebilir. Welser, kuantum bilgisayarların günlük hayatta nasıl kullanılabileceği konusunda hala tam olarak bir fikirleri olmadığını söylüyor.