DRM (Dijital Haklar Yönetimi), son birkaç senenin hassas konularından. Çevrimiçi bağlantının yaygınlaşması sayesinde oyun yayımcıları, oyunlarının geçerliliğini bir sunucu yoluyla, belirli aralıklarla kontrol edebiliyorlar. Ancak DRM yeni bir icat değil. 20 sene önce de hacker'ları, korsanları ve hırsızları başından savmaya çalışan oyunlar vardı. Bunların bazıları ise işi abartmış, korsan oyun sahiplerine kötü davranmayı yerinde görmüştü.
Anahtar yerine geçen Nintendo logosu
Nintendo'nun kartuşlarına kazıdığı Nintendo logosu, ortalama bir kullanıcının oyunları kopyalamasına engel olmakta yeterliydi. Bu taktiğin başarılı olduğu, Nintendo'nun Famicon Disk System'ı (oyunları disketten oynamaya izin veren NES eklentisi) tanıtmasıyla da anlaşılıyordu.
Earthbound'un save'leri silmesi
Earthbound'un save'leri silmesi
Özel kartuşlar korsancılığı engellemekte etkili olsa da bir miktar ters mühendislik sonrasında kopyalanabiliyorlardı. 1990'larda ise bazı şirketler, oyun kartuşlarını "yedekleyebilen" cihazlar satarak para kazanmanın peşine düşmüşlerdi.
Bununla savaşmak isteyen bazı oyunlar, üzerinde çalıştıkları donanımın özelliklerini denetleyen kodlarla geliyorlardı. Normal olmayan bir durumda oyun onu oynamanıza izin vermeyebiliyor, düzgün başlamayabiliyor veya kaldığınız yeri kaydetmenize izin vermeyebiliyordu.
SNES'teki ünlü RPG oyunu Earthbound, daha da kötü bir yaklaşıma sahipti. Oyun başta normal gibi görünüyor, ancak karşınıza rastgele çıkan düşmanların sayısını artırarak oyun deneyiminizi olumsuz etkiliyordu. Tüm bu canavarları aşıp oyunun sonuna yaklaştığınızda ise o ana kadarki tüm save dosyalarınızı bir anda silip atıyordu. Bu acımasız cezalandırma, birçok oyuncunun Earthbound'dan nefret etmesine ve onu bırakmasına neden olmuştu.
"Feelies" ve Lenslok
"Feelies"
Konsollarda kullanılan kartuşlar, temel bir DRM koruması sunarken aynı yönteme PC'lerde başvurmak mümkün değildi. PC oyun geliştiricileri bunun yerine farklı, pek kolay olmayan üretim yöntemleri kullanan disketlere başvurdular. Bu yöntemler, oyuncuların hassas bir medya olan disketleri yedeklemesine de engel oluyordu.
Bunun ardından yayımcılar, karmaşık parola veya kodlar yoluyla koruma sunmaya başladılar. Bunlardan en çok bilineni, The Secret of Monkey Island'ın Dial-A-Pirate adındaki kağıttan yapılmış dönen çarkı. Oyun, kopya olup olmadığını anlamak için zaman zaman size bir korsanın yüzünü ve asılı olduğu yeri gösteriyor, ardından Dial-A-Pirate'ı döndürerek oyundaki bilgiye karşılık gelen kodu girmeniz gerekiyordu. Bu tür fiziksel işlem gerektiren numaralara "feelies" adı veriliyordu.
Ancak feelie'lerin nasıl çözüldüğünü bulan zeki oyuncular, bilgileri internetteki mesaj panolarında paylaşabiliyor, bu çözümü işe yaramaz hale getirebiliyordu. Bu fikir zamanla yerini daha pratik bir çözüm olan CD anahtarlarına bıraktı (CD-Key).
Lenslok
En garip kopya koruma yöntemlerinden bir tanesi de Lenslok'tu. İsminden de anlayabileceğiniz üzere bu kopya koruması, ekrandaki şifreli bir grafiği ona bir lens tutarak okumanızı istiyordu. Ancak bunun için Lenslok'u tam olarak doğru yere tutmanız gerekiyordu ve dahası cihaz, çok büyük ve küçük TV'lerde çalışmıyordu!
1980'lerde belirli oyunlarda kullanılan Lenslok, çok popüler değildi. Bu fikir, zaman içinde yerini konsola veya PC'ye takılabilen cihazlara bıraktı. Ancak bunlar da yaygınlaşmayı başaramadılar.
Korsan oyunculara eşek şakası
Korsan oyunculara eşek şakası
1990'lar, nispeten hafif DRM'lerin dönemiydi. CD-ROM'lar, korsanlara karşı iyi bir çözümdü çünkü CD yazıcılar çok pahalıydı. Ancak fiyatların düşmesiyle oyun yapımcıları, kurulum sırasında girilen CD anahtarlarıyla yetinmek zorunda kaldılar.
Genişbant internetin ortaya çıkması ise her şeyi değiştirdi. Oyunlar ilk defa internetten paylaşılabilir hale geldi. Bu, oyunun tek bir .zip dosyası halinde binlerce kişiye dağıtılabildiği anlamına geliyordu. Oyun yayımcıları, buna çevrimiçi anahtar kontrolü işlevleriyle karşılık verdiler.
Çoğu modern DRM, korsan bir oyuna girmenizi bile engelliyor. Bazı geliştiriciler ise oyunlara bazı "şakalar" yerleştiriyorlar. Örneğin Crysis: Warhead lisanslı bir kopya olduğunu algılamadığında silahlarınız kurşun yerine tavuk fırlatmaya başlıyor. Serious Sam 3 ise korsan oyuncuların karşısına ölmeyen bir akrep atıyor.