Biraz sonra, hayatınızda gördüğünüz belki de en garip kayıp olayının hikayesini okuyacaksınız... Ağustos 1912'de, 4 yaşındaki Bobby Dunbar, ailesi ile Louisiana'daki Swayze Gölü yakınlarında balığa çıktığı sırada kayboldu.
Çocuk, eyalet çapında sekiz ay boyunca arandı ve arayış, Bobby'nin tarifine uyan bir çocukla seyahat eden William Cantwell Walters adında bir tamircinin bulunmasıyla sona erdi. Walters, çocuğun erkek kardeşinin gayri meşru çocuğu Charles "Bruce" Anderson olduğu konusunda ısrar ediyordu ve annesi Julia Anderson’ın, iş ararken çocuğu onun yanına bıraktığını söylüyordu.
Kasabadaki herkesin bu hikayeyi doğrulamasına rağmen, Anderson tutuklandı ve çocuk, Dunbar'larla “yeniden bir araya getirilmek” üzere alındı. O dönemde gazeteler bu buluşmayla ilgili farklı haberler yayınladı.
Bir gazetede “Çocuk annesini anında tanıdı. Uzanıp kollarını ona uzatırken 'Anne' diye bağırdı. Anne çocuğu kucakladı ve sonra bayıldı” yazıyordu. Bir başkası ise çocuğun uyanıp Dunbarları görünce ağladığını, Bayan Dunbar'ın nefesi kesilerek geriye çekildiğini ve “Bilmiyorum. Benim oğlum olduğundan tam olarak emin değilim” dediğini yazıyordu. Gazeteler ayrıca, Bobby'nin kardeşi Alonzo'yu görünce ne yaptığı konusunda da ortak bir fikre sahip değildi.
Ancak, gazetelerin tüm bu çelişkili haberlerine rağmen, çocuk Bobby Dunbar olarak kabul edildi ve hayatına bu isimle devam etti. Walters ise, adam kaçırmaktan ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı; bu ceza, cezasının ikinci yılında bozuldu.
Sonra Julia Anderson isimli bir kadın ortaya çıktı; Walters ve kasabadaki diğerlerinin dediği gibi çocuğun aslında onun oğlu Bruce Anderson olduğunu iddia etti. Çocuğu incelemesine izin verildi, ancak o gün onun gerçekten Bruce olduğundan emin değildi. Ertesi gün tekrar döndü, bu sefer onun oğlu olduğuna emin görünüyordu. Ancak aileyi mahkemeye vermeye gücü yetmediği için eli boş bir şekilde evine dönmek zorunda kaldı.
Bobby'nin torunu devreye girdi ve...
Hikayenin burada sona erdiğini düşünebilirsiniz. Ancak 1966'daki ölümüne kadar Bobby'nin dedesi olduğuna inanan torunu konuyu daha fazla araştırmaya karar verdi.
Bobby Dunbar'ın torunu Margaret Dunbar Cutright yıllar sonra, kaybolma olayıyla ilgili bir kitapta, “Büyükannem bana hikayeyi ilk kez ben beşinci sınıftayken, büyükbabam öldükten altı yıl sonra bir ziyaret sırasında anlattı” diye yazmıştı ve şöyle devam etmişti: “Mutlu bir sonu olmasına ve uzun zaman önce olmasına rağmen, hikaye beni korkuttu.”
Ailenin anlattığına göre, Bobby kısa bir süreliğine kaçırılmış ama sonra geri dönmüştü; yani olaylar orijinal hikayede olduğu gibi gelişmişti. Ancak Margaret, bir çocuğun kaçırılması ve ardından geri dönüşü ve bunun kim olduğu konusundaki anlaşmazlık hakkında aile tarafından saklanan gazete kupürleri ile karşılaştı. Hemen ardından aile, Bobby Dunbar'ın oğlu Bob Dunbar Jr'ı Alonzo'nun oğluyla karşılaştıran bir DNA testi yapmayı kabul etti.
Test sonuçları geri geldiğinde, bir eşleşme olmadığı görüldü: Alonzo ve Bruce akraba değildi. Yani William Cantwell Walters'ın iddiası aslında doğruydu.
Kısacası Bruce Anderson, dört yaşındayken gerçek ailesinden alınmış ve onu oğulları olduğuna inanarak büyüttükleri Dunbar ailesinin yanına yerleştirilmişti.
Gerçek Bobby Dunbar'a ne oldu?
Ağustos 1912'de kaybolan gerçek Bobby Dunbar'ın akıbeti ise halen bilinmiyor. Ancak birçok kişi onun ziyaret ettikleri gölde boğulduğunu düşünüyor...