Yapay zeka, çok sayıda çalışanın işlerini ellerinden alacağı endişesi ile birlikte hayatımıza girdi. Yapay zekanın yaratıcısının dahi teknolojinin kontrolü ele geçirme ihtimaline karşı uyarıda bulunması göz korkutucu bir gelişme.
Gerçek şu ki, teknolojik gelişmeler yüzyıllardır istihdamın önüne geçiyor, seri üretimin önünü açıyor ve bu işlere muhtaç olanlar arasında infial yaratıyor. 1970'lerde tekstil endüstrisinde çalışan kadınlardan santral operatörlerine, 2000'lerde video akış hizmetlerinin fiziksel video mağazalarının yerini almasına kadar...
Belirli işlere olan ihtiyacı ortadan kaldıran her teknolojik gelişmeyle birlikte, bu fenomen için bir deyim icat eden ekonomist Maynard Keynes de dahil olmak üzere insanlar protesto ederek seslerini yükseltti. Keynes 1930 yılında yayınlanan bir makalesinde "Yeni bir hastalığa yakalanıyoruz" diye yazmıştı. Bu hastalığın "teknolojik işsizlik" olduğunu söylüyordu.
Challenger, Gray, and Christmas, Inc. tarafından hazırlanan bir rapora göre, geçen aylarda işten çıkarılan yaklaşık 4.000 kişinin yerini yapay zeka aldı. 21. Yüzyılda teknolojinin geleceğine bakarken geçmişe bakmak iyi bir başlangıç noktası olabilir. Yapay zeka alanındaki ilerlemelerin devam edeceğine dair korkular oldukça ciddi ve bunun çalışanların geçim kaynakları üzerindeki etkisi küçümsenemez, ancak geçmişte yaşananlar da gösteriyor ki insanlar dirençli ve uyum sağlayabilecek kapasiteye sahip.
Fakat sizlerle paylaşacağımız örnekler, geçmişin bugünden çok da farklı olmadığını gösteriyor.