Klasik korku filmlerinin en iyileri: Unutulmayan 15 eski korku filmi
1980 öncesinde çekilmiş klasik korku filmleri arasında öyle filmler var ki, bugün hala unutulmuş değil. Renk ve efekt eksikliklerine rağmen, güçlü performanslar ve rahatsız edici temaları sayesinde bu filmler zamana meydan okumaya devam ediyor. İşte bu filmlerden en iyi 15 tanesi...

1
16
Son dönemde X/Twitter’da, eski filmlerin modern yapımlar kadar etkileyici olamayacağına dair bir tartışma yaşandı. Özellikle eski filmler, renk eksikliği, grenli yapıları ve döneme ait olmayan görsellikleriyle bu eleştirilerin odağında. Ancak bu eleştiriler korku filmleri için geçerli mi?
Korku türü, yıllara meydan okuyabilir mi? Gerilim ve komedi gibi türlerin aksine, bazı korku filmleri zamanla gücünü yitirse de 1980’den önce yapılmış birçok klasik yapım hala izleyiciyi ürkütmeyi başarıyor. İşte bunlardan 15 tanesi...

2
16
1. Nosferatu (1922)
Sessiz film ustası FW Murnau, Dracula hikayesini uyarlamaya karar verdi ama telif sorunlarından kaçınmak için ona "Nosferatu" adını verdi. Film mahkemelik olsa da, hayatta kalmayı başardı ve sinema tarihine kazındı. Vampirlerle ilgili bildiğimiz birçok klişe bu filmle ortaya çıktı; örneğin, vampirlerin güneş ışığında yok olduğu fikri burada tanıtıldı. Max Schreck’in Kont Orlok rolündeki performansı, hala ürpertici ve bu korkutucu figür, Shreck’in makyaj altında bir insan olduğunu unutturacak kadar etkileyici.

3
16
2. Freaks (1932)
Tod Browning’in bu benzersiz filmi, karnaval dünyasının iç yüzüne bakan, dehşet verici bir yapım. Bir trapez sanatçısının miras peşinde engelli bir karnaval çalışanını baştan çıkarmaya çalışmasını konu alır. Browning, dönemin cesur bir kararıyla engelli karakterleri gerçek hayattaki "ucubeler"den seçti ve bu, filmi farklı kılan bir yenilik oldu. “Bizden biri!” nakaratıyla sona eren film, korku sinemasının en çarpıcı finallerinden birine sahip.

4
16
3. The Black Cat (1934)
Korku sinemasının iki ikonik ismi Béla Lugosi ve Boris Karloff’un birlikte rol aldığı bu yapım, bir intikam hikayesi üzerinden ilerler. Savaş sırasında ihanetle suçlanan Dr. Vitus Werdegast, eski düşmanının yaşadığı gotik tarzdaki şatoya gelir. Filmin demonoloji, gizli cesetler ve korkunç imgelerle dolu olması, onu dönemin en rahatsız edici yapımlarından biri haline getiriyor.