James Webb Uzay TeledkobU’nın 2022’de çektiği en etkileyici 7 fotoğraf

James Webb Uzay Teleskobu, yakaladığı görüntülerin güzelliğiyle ve tabii ki nitelikleriyle Dünya’yı pek çok kez hayrete düşürdü; çok sayıda bilimsel makalenin temelini oluşturdu. Biz de bu galeride, JWST’nin bazı öne çıkan çekimlerine ve bulgularına yakından bakmak istedik.Halk arasında en popüler fotoğraf, muhtemelen Karina Bulutsusu (nebula) olmuştur. Bulutsu, resmi olarak NGC 3324 olarak bilinen bir yıldız oluşum bölgesi. Hidrojen füzyonuna yeni başlayan yıldızlar, JWST'nin incelediği çok sayıda kızılötesi dalga boyu yayıyor ve bunlar aynı zamanda bulutsunun tozuna nüfuz ederek normalde görebildiklerimizden çok daha genç olan yıldızları görmemizi sağlıyor. Ultraviyole ışınımlar ve güçlü yıldızlardan gelen yıldız rüzgarları tarafından oluşturulan bir yamaç görünümü, Kozmik Uçurumlar (Cosmic Cliffs) takma adını almasını sağladı.Ünlü Yaratılış Sütunları (Pillars of Creation), yıldız rüzgarları ve Karina Bulutsusu'na ışınımlar tarafından şekillendirilen gaz bulutlarının benzer bir örneğini sunuyor. Ancak burada, tablo benzeri bu görüntüye yıldızlarla dolu bir arka plan eşlik ediyor ve gaz oluşumu, yıldızlara uzanan bir el gibi görünüyor.Dört uzay aracının Jüpiter'i ziyaret etmesinin ve ikisinin yıllar boyu keşif çalışmaları yapmasının ardından, JWST'nin en az 600 milyon kilometre uzaktan yeni pek bir şey bulamayacağını düşünebilirsiniz. Yine de, JWST'nin kızılötesi işlemleri ve taşıdığı olağanüstü cihazlar, Güneş Sistemi’nin en büyük gezegenini tamamen yeni bir bakış açısıyla görmemizi sağladı. JWST'nin gaz devinin bulutları hakkında ortaya çıkardığı bulgular odak noktası olurken, buradaki çekim gibi bazı görüntüler bize gezegenin ayları, halkaları ve aurorasının olağanüstü bir görüntüsünü de verebileceğini gösteriyor.Cassini misyonu ve Huygens İniş aracı aracılığıyla yakından gördüğümüz diğer bir dünya da Titan. Güneş Sistemi’nde kayda değer bir atmosfere sahip tek uydu olan bu dev uydu, yakın gelecekte “Dragonfly” (Yusufçuk) uzay aracı ile ziyaret edilecek. Ancak bu bekleme süreci boyunca JWST bir deniz gözlemledi ve bulutların hareketlerini kaydetmek için Hawai'deki Keck Gözlemevi ile iş birliği yapıyor.Wolf-Lundmark-Melotte, JWST'nin tek tek yıldızları görüntüleyebileceği kadar yakın bir cüce gökada (galaksi) ve bu özelliği ile kendi gökadamızın dışında nadir karşılaştığımız bir şey. Samanyolu'na göre çok daha az sayıda yıldızı olsa da, bu küçük gökada, JWST tarafından görüntülendiğinde bu etkileyici görüntüyü sağlayacak kadar yakın bir dizilime sahip. Wolf-Lundmark-Melotte’nin Spitzer tarafından yakalanan görüntüsünü solda, JWST tarafından yakalanan görüntüsünü sağda görüyorsunuz. Bu, bize astronominin geldiği noktayı ve JWST’nin gücünü gösteriyor.Wolf-Rayet yıldızları, aşırı sıcak yıldızlar kategorisindedir ve bazılarının yüzeyleri Güneş'inkinden neredeyse 40 kat daha sıcaktır. Dış hidrojenlerini kaybeden bu yıldızlar artık helyumu ve hatta daha ağır elementlerin füzyonlarını gerçekleştiriyor. Wolf-Rayet 140, ikili bir yıldız çiftin parçası olduğu için özel bir durumdur. İkisi birbirinin yörüngesinde dönerken, sekiz yıllık bir döngüde ağaç halkalarına benzeyen toz yayıyor ve ikilinin tarihi de ağaç halkalarına benzer bir şekilde gözlemlenebiliyor. Halkalar daha önceden de biliniyordu ve ikilinin erken bir JWST hedefi olarak seçilmesinin nedenlerinden biri bu özelliğiydi. Ancak 3B geometri ve görünür halka sayısı gözlemcileri hayrete düşürdü.James Webb'in ilk derin Alan çekimi de dikkatleri üzerine çekti. Alan, ön plandaki gökadaların sağladığı yerçekimi merceğinin yardımıyla çekilen, şimdiye kadar görülen en uzak gökadaları içeriyor olması sebebiyle bir makale seli başlattı. Astronomik bilgi düzeyi ne olursa olsun herkesin saatlerce bakabileceği ve etkileyici bir şeyler bulabileceği bir görüntü...