Covid-19 gerçekten ne zaman biticek? Salgının sonunu işaret edecek 3 şey

Koronavirüs gerçekten ne zaman bitecek? Son yıllarda yanıtı en çok merak edilen soru bu... Çünkü, Dünya Sağlık Örgütü'nün Covid-19 salgınını pandemi ilan etmesinden iki yıldan fazla ve Covid-19 aşılarının ilk kez yaygın olarak uygulanmasından 18 aydan fazla bir geçti. Ve şu anda salgının hangi aşamasında olduğumuz konusunda hala çok az fikir birliği var. Örneğin havayolu seyahatlerinin artmasıyla salgın bitti mi? Yoksa artan vaka oranları ve devam eden bireysel sağlık önlemleri, salgının hiçbir yerde sona ermediğini mi gösteriyor? Guardian'da ise bu konuda dikkat çeken bir makale yer aldı.'SALGINLAR HAYAL ETTİĞİMİZ GİBİ BİR SONA SAHİP DEĞİL' Oxford Üniversitesi'nden küresel tıp tarihi profesörü Erica Charters kalema aldığı makalede "Sorun şu ki, salgınlar bizim hayal edebileceğimiz türden nesnel sonlara sahip değil" diyor. Charters, bilimsel yeniliğin hızlı bir şekilde uygulanmasıyla elde edilen hızlı ve kararlı bir son nokta genellikle hüsnükuruntu. Covid-19 ile böyle bir şey görmemiz pek olası değil" görüşünde.GEÇMİŞTEKİ SALGINLARA BAKINCA... Peki, neden? Makalede yer alan görüşlerin bir bölümü şöyle: Charters "Geçmişteki salgınları incelemek bize gerçek sonların uzun ve tartışmalı olduğunu gösteriyor" diyor. Çünkü, toplumlar sadece hastalığın tıbbi gerçekleri, zararları ve tedavileri ile değil, acil durum önlemlerinin siyasi ve ekonomik yansımaları ve kimin son verme yetkisine sahip olduğu ve bu sürece rehberlik etmek için neyin ölçülmesi gerektiği konusundaki anlaşmazlıklara da vurgu yapıyor: "Bu nedenle Covid-19'un mevcut durumu hakkında çok fazla belirsizlik var: "Farklı grupların, salgının tıbbi, politik ve sosyal yönleriyle ilgili çok farklı deneyimleri ve bir sonun nasıl olabileceğine dair farklı fikirleri var"3 SON: TIBBİ, SİYASİ, TOPLUMSAL... Charters şöyle devam ediyor: "Araştırmalar, bir salgının sonunun hastalık oranlarından (tıbbi son) daha fazlasını içerdiğini gösteriyor. Bunun yerine son, krizin ve düzenlemelerin sonunu (siyasi son) ve normale dönüşü (toplumsal son) da kapsar. Bu sonlar birbiriyle ilişkilidir, ancak farklıdırlar ve birbirleriyle çelişebilirler. Geçmişteki çeşitli salgınları analiz etmek, bu farklı türdeki son noktaları hesaba katarak bir salgının birden çok sonunu belirlemenin daha doğru olduğunu ortaya çıkarır"DOMUZ GRİBİ ÖRNEĞİ Charters'ın yorumları şöyle devam ediyor: H1N1 (domuz gribi) veya HIV/AIDS gibi yakın tarihli salgınların tarihi bunu doğrulamaktadır. Çoğu salgın hastalığın ortadan kalkmasıyla değil, vaka oranları artık tıbbi bir krizle sonuçlanmadığında - oranların normal, beklenen veya yerel olarak kabul edilebilir seviyeler olarak tanımlanan seviyeye ulaştığı bir nokta ile sona erer. Örneğin Ağustos 2010'da DSÖ, 2009 H1N1 pandemisinin “pandemi sonrası dönemde ” olduğunu ilan etti. Bu, H1N1 vakalarının sonunu getirmedi; bunun yerine DSÖ, vakaların ve salgınların yine de normal mevsimsel grip kalıplarını takip ederek meydana gelmesinin beklendiğini açıkladı. Bu, belirli bir yerde normal, kabul edilebilir veya yönetilebilir bir seviyenin ne olduğu sorusunu gündeme getirir"BASİTÇE TARİHE GEÇEN SÜREÇLER DEĞİL Charters makalesini şöyle tamamlıyor: "Salgınlar, hastalığın ortadan kalkmasıyla basitçe tarihe geçen bir dizi ayrı biyolojik olay değildir. Aynı zamanda sosyal uyum ve güvenin sınırlarını test eden ahlaki krizlerdir. Şu anda Covid-19 için gördüğümüz gibi, son süreç, “öğrenilen dersler” tartışmaları ve kahramanlar ve kötü adamları içeren anlatıların işlenmesiyle ahlaki bir hesaplaşma dönemidir. Tıp uzmanları kabul edilebilir enfeksiyon oranlarının ne olduğunu tartışırken, politikacılar kısıtlamaların kaldırılmasının sonuçlarını tartışırken ve akrabalarımız, arkadaşlarımız ve komşularımızla hayatımızı en iyi şekilde nasıl yaşayacağımızı tartışırken, böyle bir sürecin ortasında gibi görünüyoruz"