1978'de hayatımıza giren 8086, x86 mimarisinin de başlangıcı anlamına geliyordu. 16-bit işlemci 29.000 transistöre sahipti ve 4,77 MHz saat hızında çalışıyordu.8086'ların 8-bit'lik ağabeyi. 1981 yılında IBM'in 1510 Personal Computer'ı geldi. PC kısaltması da bu sistemle birlikte hayatımıza girdi. Intel'in 8088 işlemcisine sahip olan 1510, 4,77 MHz saat hızı ile destekleniyordu.Yardımcı matematik işlemcisi olan 8087, 8086 ve 8088'ler ile birlikte kullanıldı. 1982'de piyasaya çıkan 80286 gelecek nesli temsil ediyordu, 134.000 transistöre sahipti ve 10 MHz saat hızında çalışıyordu.AMD'nin PC dünyasına ilk adımı olan AM80286, şirketin Intel ile yaptığı bir üretim anlaşması sonucunda ortaya çıktı. 12 MHz hızında çalışıyordu.1985: 32-bit mimarisini kullanan ilk x86 üyesi. 33 MHz saat hızında çalışıyordu ve 275.000 transistörden oluşuyordu.AMD'nin 40 MHz'lik işlemcisi, şirketin Intel'le yaşadığı yasal anlaşmazlık nedeniyle 80386'dan 5 yıl sonra raflara çıkabildi.1989: Intel'i işlemci Dünyasının bir numarası yapan en önemli adımlardan biri olan i486DX, 386'ya oranla geliştirilmiş bir L1 ön belleğe sahipti. Birçok farklı şirket bu mimariyi örnek alarak kendi işlemcilerini üretti. İşlemci 1.2 milyon transistor den oluşuyordu.X86 mimarisinin 5. Nesil üyesi i586 adıyla değil, alışılmadık bir biçimde, Pentium adıyla geldi. 1993'te tanıştığımız ilk Pentium'lar 60 ve 66 MHz saat hızlarında çalışıyordu, yaklaşık 3.1 milyon transistor den oluşuyordu. Profesyonel PC kullanıcılarına hitap eden Pentium Pro 1995 yılında ortaya çıktı. Zamanına göre yüksek performans sunmasına rağmen, belki de kısıtlı bir kitleye hitap ediyor olmasından dolayı çok hızlı bir biçimde ortadan kayboldu.1997: Pentium Pro tabanlı Pentium II'ler yaklaşık 7.5 milyon transistor e sahipti. En hızlı Pentium II, 450 MHz'lik saat hızını destekliyordu. MMX komutları da hayatımıza ilk kez Pentium II'lerle birlikte girdi.1997'de AMD'nin K6'ları da geldi. Pentium II'ye rakip olması beklenen K6'lar, piyasaya dağıtım sorunları ve bazı önemli oyunlarda sergilediği düşük performans nedeniyle ciddi bir rakip olmayı beceremedi. Ancak bugün yaşanan AMD-Intel rekabetinin temelini atan işlemci olarak tarihte önemli bir yer kazanmayı başardı.1999 yılında piyasaya çıkan Pentium III, aslında kardeşi Pentium II'den çok da farklı bir işlemci değildi. MMX'e ek olarak gelen SSE komut seti, multimedya uygulamalarında daha fazla performans sunmasını sağladı.AMD 1999'da ilk kez Intel'in karşısına ciddi bir rakip olarak çıktı. Athlon işlemciler, 1.000 MHz hız sınırını aşan ilk işlemci ailesi olarak önemli bir başarıya imza attı.2000 yılında karşımıza çıkan Pentium IV, ilk başlarda zor zamanlar geçirdi. AMD'nin gerisinde kalan Intel, ancak birkaç yıl sonra bu durumu tersine çevirebildi. Pentium IV'ün ilk sürümleri 42 milyon transistor den oluşuyordu.Athlon 64, 2003 yılında 64-bit teknolojisinin ilk kez son kullanıcı pazarına girmesini sağladı. Intel'in sunucular için geliştirdiği Itanium'lar aslında 64-bit desteğine zaten sahipti, ancak bu durum son kullanıcı için pek bir şey ifade etmiyordu. Athlon 64'ün bu duvarı yıkması ise, 32-bit uyumluluğu sayesinde oldu.2005: AMD'nin çift çekirdekli ilk işlemcisi Athlon 64 X2 ve Intel'in iki çekirdekli Pentium IV D'si aynı zamanlarda, 2005 yılında sahneye çıktı. Daha sonraları Core ve Core2 işlemciler de aynı yoldan gitmeye devam etti.2005 yılında, Macintosh sitemleri ile tanınan Apple, PowerPC teknolojisinden vazgeçerek Intel'in x86 işlemci ailesini kullanmaya başladı.2007 yılında 4 çekirdekli ilk x86 işlemci olan Core2 Quad ile tanıştık. 600 milyon transistöre sahip olan Core2 Quad işlemciler, x86 mimarisinin geldiği noktayı çok güzel özetliyor. İlk 8086'larda 29.000 transistörün yerinde artık yaklaşık 20.000 kat fazla transistör bulunuyor. AMD'nin Phenom'u ise, biraz geride de kalsa, Core2 Quad'a verilmiş önemli bir cevap olma niteliğini taşıyor.