Tarayıcıların Sırları

Daha önce kısaca bahsettiğimiz tarayıcıların karmaşık dünyasında gezinmeye devam ediyoruz.

Multimedya: 47

Tarayıcının ne olduğundan ve ne amaçla kullanıldığından daha önce kısaca bahsetmiştik. Aşağıdaki satırlarda ise hem kısa bir özet yapacak, hem de bu ilginç cihazların teknik özelliklerine göz atacağız.

Belgeleri, fotoğrafları ya da çizimleri tozlu raflar yerine sabit disk ve CD'lerde saklamak isteyenlerin yapması gereken ilk iş, kaliteli bir tarayıcı satın almaktır. Bu cihaz; teknik mimari ve tasarım, yayıncılık, dokümantasyon merkezleri, fotoğraf stüdyoları, reklam şirketleri gibi pek çok sektörde günlük faaliyetler için vazgeçilmez bir role sahip. İnternetin yaygınlaşması ise, tarayıcıların web sayfası tasarımcıları tarafından da yoğun olarak kullanılmasını sağlamıştır. Bu listeye, rötuş programları ile fotoğrafları değiştirmek isteyen fotoğraf tutkunlarını da rahatlıkla ekleyebiliriz.

Kısacası tarayıcı, grafik merkezli hemen her türlü sektör için önemli bir yardımcı olmayı başarmış durumda. Şimdi gelin, daha önce kısaca bahsettiğimiz bu cihazları daha yakından tanımaya başlayalım.

Kısa Bir Özet: Tarayıcı Nedir?

Kısa Bir Özet: Tarayıcı Nedir?

KISA BİR ÖZET: TARAYICI NEDİR?

Tarayıcı dendiğinde, aklımıza fotoğrafların ya da önemli belgelerin PC'de dijital resimler (resim dosyaları) halinde görüntülenmelerini sağlayan cihazlar gelmelidir. Bu cihazlar kısa süre öncesine oldukça yüksek bir fiyat karşılığında satışa sunuluyor ve genellikle profesyoneller tarafından kullanılıyorlardı. Ancak günümüzde fiyatlar büyük oranda düştü ve tarayıcı da ev bilgisayarları ile tanışmayı başardı.

Ortalama bir tarayıcı, M boyutundaki sayfaları renkli olarak ve İyi bir kalite ile dijital hale dönüştürebilir; yani PC'ye aktarabilir. Tarayıcıların kullanımı oldukça basittir; üzerlerinde çok fazla sayıda tuş veya karmaşık kontroller bulunmaz. Resimlerin ya da fotoğrafların taranması işlemi, birçok farklı seçenek sunan özel yazılımların aracılığıyla gerçekleşir.

Digital Fotoğraf Makinesi ve Tarayıcı

Digital Fotoğraf Makinesi ve Tarayıcı

DİGİTAL FOTOĞRAF MAKİNESİ VE TARAYICI

Tarayıcının çalışma prensibi CCD veya CIS tipinde bir algılayıcıya dayandığı için, bu cihazlar genel olarak dijital bir fotoğraf makinesini hatırlatırlar. Ancak tarayıcı ile dijitalleştirme işlemi, ışığının yapay olması nedeniyle farklı özelliklere sahiptir. Bir fotoğraf makinesi ise doğal ışık kullanır.

T arayıcılar, yukarıda da belirttiğimiz gibi CCD ve CIS olmak üzere iki farklı algılayıcı ile donatılmış olabilirler. Öncelikle CCD yongasına sahip olan ürünlerin nasıl çalıştığına göz atalım...

Dokümanı cam yüzeye yerleştirip kapağı kapattığınızda, devreye ilk olarak ampul girer. Ampulün görevi, taranacak dokümanı aydınlatmaktır. Daha çok eski model ve ucuz tarayıcılarda standart floresan ampullerin kullanıldığını görebilirsiniz. Yeni nesil ürünlerde ise "cold cathod" adı verilen farklı bir floresan tipi ya da xenon ampuller tercih ediliyor.

Tarama işlemini gerçekleştiren mekanizmaya tarama kafası adı veriliyor. Aynalar, filtre, mercek ve CCD yongasından oluşan kafa, metal bir çubuk üzerine yerleştiriliyor. Motor ise tarama kafasının bu çubuk üzerinde ileri-geri hareket etmesi sağlıyor.

Kafa hareket ettikçe, dokümanın görüntüsü de aynalardan yansıyarak merceğe ulaşır. Birçok tarayıcı 2 adet ayna ile bu işi tamamlayabilirken, 3 ayna kullanan modellere de sık sık rastlıyoruz. Ancak burada önemli olan kaç ayna kullanıldığı değil, son aynanın görüntüyü merceğe ulaştırabilmesi.

Contact Image Sensor (CIS) Teknolojisi

Contact Image Sensor (CIS) Teknolojisi

Merceğe gelen görüntü, renk filtresinden geçirilir ve CCD yongasına aktarılır. İşte tam da bu noktada CCD'li tarayıcıları ikiye ayırmamız mümkün. Piyasadaki tarayıcıların büyük çoğunluğu, merceğe ulaşan görüntülerin 3 küçük kopyasını çıkartarak kırmızı, mavi ve yeşil filtrelerden geçirir. Her filtreden gelen ışınlar CCD üzerine ayrı ayrı yerleştirilir ve sonuçta bir bütün haline getirilir. "Single pass" olarak adlandırılan bu tip tarayıcıların en büyük avantajı, motorun sadece bir kez tur atmasıdır.

CCD'ye sahip bazı tarayıcılarda ise motorun metal çubuk üzerinde 3 tur atması gerekir. Her bir tur sonunda görüntü farklı bir filtreden geçer ve böylece CCD üzerinde gerçek görüntü oluşturulabilir. Bu tip yazıcılara "three pass" adı veriliyor.

CCD'nin görevi ise, fotonları elektron haline çevirmektir. Dijital fotoğraf makinelerinde de bir benzerini gördüğümüz CCD yongası üzerinde küçük "photosite"lar bulunur ve
her "photosite" ışığa karşı duyarlıdır. Bir "photosite"ın üzerine düşen ışık ne kadar parlak olursa, elektriklenme de o oranda yüksek olacaktır.

"Contact Image Sensor", yani CIS teknolojisini kullanan tarayıcılarda ise ampulün yerini yanyana yerleştirilmiş küçük ledler alıyor. Mavi, yeşil ve kırmızı renk taşıyan bu ledlerin görevi, belli bir düzende yanarak aydınlatmayı sağlamak. Aydınlatılan her satır, tarayıcı içerisinde bulunan küçük algılayıcılara aktarılıyor ve sonuçta dokümanın tamamı ortaya çıkartılıyor.

CIS teknolojisine daha çok uygun fiyatlı tarayıcılarda rastlıyoruz. Bu tip tarayıcılar boyut ve kalınlık açısından CCD tarayıcılardan daha avantajlı. Ancak konu resim kalitesi olduğunda biraz geride kaldıkları da açıkça ortada.

Arabirimler

Arabirimler

ARABİRİMLER

Piyasada 4 farklı arabirimi kullanan tarayıcı modellerine rastlayabilirsiniz. Genellikle birkaç yıl öncesinin teknolojisini temsil eden modellerde seri bağlantı kullanılmaktaydı. Ancak bu bağlantı tipi, bir tarayıcı için tercih edilebilecek en yavaş alternatif ve günümüzde neredeyse yok olmuş durumda.

Kullanılan ikinci arabirim ise SCSI... Yukarıda bahsettiğimiz seri bağlantıya oranla çok daha yüksek bir performansa sahip olan bu arabirim, genellikle profesyonel amaçlarla kullanılan tarayıcılarda karşımıza çıkıyor. Ancak bu arabirimi kullanan tarayıcıları her bilgisayara bağlamanız ne yazık ki mümkün değil. Çünkü bağlantı için SCSI girişine ihtiyacınız olacak. Ya özel bir SCSI kartına sahip olmalı, ya da bu arabirimi destekleyen bir anakart satın almalısınız.

Yeni nesil tarayıcıların hemen hepsinde kullanılan arabirim ise kuşkusuz USB. Oldukça yüksek hızlarda veri transferine olanak tanıyan USB arabirimi, bazı tarayıcı modellerinde elektrik gücünü de sağlayabiliyor. Bu sayede ayrı bir adaptör kullanımına da ihtiyaç kalmıyor. Ancak USB'nin sunduğu elektrik gücünün çok az sayıdaki tarayıcı için yeterli olduğunu belirtmekte de yarar var.

Daha çok pahalı tarayıcılarda karşımıza çıkan firewire arabirimi ise, yukarıda sıraladığımız diğer 3 arabirime oranla çok daha yüksek hızlara ulaşabiliyor. Ancak SCSI arabiriminin yaşadığı sorun, firewire için de geçerli. Firewire girişlerini her anakart üzerinde bulmanız mümkün olmayabilir.

Çözünürlüğe Dikkat

Çözünürlüğe Dikkat

ÇÖZÜNÜRLÜĞE DİKKAT

Tarayıcı kutularında büyük puntolarla belirtilen çözünürlük oranları, çoğu zaman gerçek çözünürlüğü yansıtmaz. Gerçek çözünürlük, aslında tarayıcının ulaşabileceği optik çözünürlüktür. Belirtilen rakamlar ise interpolasyon adı verilen ve tamamen yazılım tarafından gerçekleştirilen küçük bir hile sonucunda ortaya çıkabilir.

Örneğin optik çözünürlüğü 2400x1200 dpi olan bir tarayıcının özellikleri arasında 19200x19200 dpi gibi ulaşılması güç rakamlara şahit olabilirsiniz. Bunun anlamı ise, aslında 2400x1200 dpi'da taranan bir dokümanın boyutlarının yazılım yoluyla büyütülmesi. Başka bir deyişle interpolasyon tekniği ile Photoshop'ta resim boyutunu arttırmak arasında önemli bir fark yok.

Tarayıcı alırken sadece gerçek çözünürlük oranına dikkat etmelisiniz. Interpolasyon tekniği ilk bakışta faydalı gibi görünse de, önemli bir kalite kaybına yol açtığı tartışılmaz. Bu yüzden kaliteli sonuçlar için optik çözünürlük oranını aşmamanızda yarar var.

Nasıl Bir Sistem?

Nasıl Bir Sistem?

NASIL BİR SİSTEM?

Önceki konularda da sık sık bahsettiğimiz gibi, grafiklerle çalışmak güçlü bir sistem gerektirmektedir. Bu yüzden tarayıcıyı bağlayacağınız sistemin de bazı ön koşullara sahip olması gerekir. Eğer tarayıcın izi çok eski ve zayıf bir PC'ye bağlarsan iz hem tarama süresi artacak, hem de resmin görüntülenmesi zorlaşacaktır. Özellikle çok büyük boyuttaki resim dosyalarıyla çalışanlar, bu sorunları hemen fark edebilirler.

Bir tarayıcı için uygun olan sistemin, en azından 1.5 GHz'lik ortalama bir işlemciye ve 256 MB kapasiteli belleğe sahip olmasında yarar var. Çünkü büyük dosyalarla başa çıkmak, ancak böyle bir sistemle mümkün olabilir.

Tabii bu durum, tarayıcıyı daha düşük bir konfigürasyon ile kullanamayacağınız anlamına gelmez. Yine de düşük konfigürasyonlarda tarayıcı kullanmanın hiç de kolay ve pratik olmayacağını da asla aklınızdan çıkartmamalısınız.

Yazılımları Doğru Kullanmayı Bilmek

Yazılımları Doğru Kullanmayı Bilmek

YAZILIMLARI DOĞRU KULLANMAYI BİLMEK

Tüm tarayıcılarla birlikte, görüntülerin dijital hale getirilebilmesi için gerekli olan özel bir yazılım da kullanıcılara sunulmaktadır. Aşağıda gördüğünüz görüntü, bahsettiğimiz yazılımlara verilebilecek güzel bir örnekten; Agfa'nın FotoLook isimli yazılımından alınmıştır. Resme dikkatli bir şekilde bakarsanız, bir resmin ya da sayfanın taranması için gerekli olan çok sayıda ayar seçeneği bulunduğunu da kolayca fark edebilirsiniz. Ancak bu ayarlar gözünüzü korkutmasın; hepsi son derece basittir ve sadece birkaç tıklama ile ayarlanabilirler.

Taranması istenen sayfanın ya da resmin düşük çözünürlükteki bir ön gösterimi, genellikle pencerenin sağ kısmında yer alır. Bundan sonrası ise, tamamen sizin yapacağınız ayarlara bağlıdır. Öncelikle kullanılacak çözünürlüğü belirlemelisiniz. Ayrıca resmin tamamının mı, yoksa sadece bir kısmının mı taranacağını belirlemek gibi bir şansa da sahipsiniz.

İpucu: Hangi Çözünürlük?

İPUCU: HANGİ ÇÖZÜNÜRLÜK?

Tarayıcılarla birlikte gelen özel tarama programlan, görüntünün elde edilmesi için mümkün olan çözünürlüklerin geniş bir listesini sunarlar (çözünürlük genellikle "dpi" ya da "dot per inen" olarak tanımlanır). Çözünürlük seçimi, orjinalin tipine ve kullanım amacına göre yapılmalıdır. İşte birkaç küçük tavsiye:

• Fotoğraflar: Ekran üzerinde görüntülenecekse 72 dpi; basılacaksa 300 dpi.

• Internet üzerinde kullanılacak görüntüler: Yalnızca görüntülenecekse 72 dpi; indirilecek ve basılacaksa 300 dpi.

• Dia: Daha sonra yapılacak olan büyütme işlemlerini desteklemek amacıyla mümkün olan maksimum çözünürlük (en azından 600 dpi).

• Renkli veya hafif renkli resimler: Ekran üzerinde görüntülenecekse 72 dpi; basılacaksa 300 dpi.

• Portre resimler: En azından 100 dpi.

Okuyucu Yorumları