Bilgisayarların performansında önemli bir rol oynayan işlemciler, günümüzde geniş bir fiyat yelpazesine dağılmış durumda. Piyasada ekonomik modeller bulabileceğiniz gibi, pahalı GHz canavarlarına rastlamanız da mümkün.
Yeni bir sistem satın alınırken, konfigürasyon özellikleri arasında göze çarpan ilk bileşen işlemcidir. Hızları MHz ya da GHz cinsinden bir değerle belirtilen işlemciler, artık sadece hızları ile değil; aynı zamanda sahip oldukları ekstra özelliklerle de karşımıza çıkıyorlar.
Bugünün en hızlı işlemcileri, 3 GHz'lik hız barajını az da olsa geçmiş durumdalar. Ancak 4 GHz hızında çalışan daha güçlü işlemciler de hazır ve çok kısa bir süre sonra onlarla da tanışma imkanı bulabileceğiz.
İşte, bilgisayarların kalbi sayılan bu önemli bileşen hakkında bilmeniz gereken önemli detaylar...
Üreticiler
ÜRETİCİLER
Hem masaüstü bilgisayarlar hem de taşınabilir dizüstü bilgisayarlar için işlemci üreten iki büyük şirketten söz edebiliriz; Intel ve AMD. Öncelikle Intel'e göz atalım... Şirket, uzun süredir sektördeki liderliğini korumayı başarıyor.
Özellikle Pentium serisi işlemcilerle başlayan Intel fırtınası, günümüzde dördüncü nesil Pentium'larla ve dizüstü bilgisayarlar için geliştirilen Centrino işlemci mimarisi ile daha da şiddetlenmiş durumda.
Herşeye rağmen, Intel'in işlemci sektöründe yanlız olmadığı da açıkça ortada. Birkaç yıl öncesine kadar piyasada son derece küçük bir paya sahip olan AMD, günümüzde Intel'i bir hayli zorlayacak seviyeye geldi. Intel'in işlemcilerine denk seviyede (hatta bazen daha da üstün) ürünlerle (özellikle Athlon XP işlemci serisi ile) adından söz ettiren şirket, piyasada önemli bir konuma gelmeyi başardı.
İşlemci dünyasında faaliyet gösteren diğer şirketler ise VIA bünyesine katılan Cyrix ve mobil ürünleriyle tanınan Transmeta. Ancak bu isimlerin PC işlemcileri pazarındaki varlıkları yok denecek kadar az.
Farklı Masaüstü İşlemcileri
FARKLI MASAÜSTÜ İŞLEMCİLERİ
Intel'in 2000 yılında piyasaya sürdüğü ilk Pentium 4 modeli, yetersiz performansı ile eleştiri oklarının hedefi olmuş, aynı hızlarda çalışan Pentium lirlerle bile başa çıkmakta zorlanmıştı. Şirket, uygulama optimizasyonlarının yetersizliği şeklinde açıkladığı bu durumu kısa sürede düzeltti ve Pentium 4'lerin önlenemez yükselişi de başlamış oldu.
Bugün piyasada en çok tercih edilen işlemciler, hiç kuşkusuz Pentium 4 modelleri.
Bu noktada Hyper-Threading teknolojisinden de kısaca bahsetmekte yarar var. Çift işlemcili bir sistemin performansına sadece tek bir işlemci ile ulaşmamızı mümkün hale getiren Hyper-Threading, aslında çok da yeni bir teknoloji değil. Intel, sunucular için geliştirdiği Xeon işlemcilerde Hyper-Threading'i zaten kullanıyordu. Pentium 4 3.06 GHz ise, bu teknolojinin masaüstü sistemlerde de kullanılmasını sağladı. Artık hangi hızda çalışırsa çalışsın, tüm Intel işlemcilerin Hyper-Threading destekli modellerini piyasada bulabiliyoruz.
Gelelim AMD cephesine... 9Û'lı yılların sonuna kadar Intel klonları üretmekle meşgul olan AMD'nin kendi işlemci mimarisine yönelmesi, bu pazarda hiç de alışık olmadığımız bir rekabetin doğması anlamına geliyordu. O zamana kadar rakipsiz olan Intel, artık güçlü bir rakiple mücadele etmek zorundaydı. Bu kıyasıya rekabetin kullanıcılar için en önemli getirişi ise yeni teknolojilere daha hesaplı bir biçimde ulaşabilmek oldu. İlk örnekleri 1999 yılında ortaya çıkan AMD Athlon işlemciler, bugün yüksek performansları ve oldukça uygun fiyatları ile dikkat çekiyorlar.
Pentium 4 ve Athlon işlemcilere alternatif olabilecek ekonomik işlemci modellerinden de bahsetmekte yarar var. Intel, Celeron adını verdiği işlemcilerle bu alanda da liderliğini sürdürüyor. Celeron'lar Pentium 4'lere oranla daha düşük bir performansa sahip; ancak fiyatları da oldukça düşük. AMD ise, Duron ve yeni nesil Thoughbred işlemcileri ile ekonomik işlemci pazarında söz sahibi olmak için var gücüyle çalışıyor.
Biraz da Tarih
BİRAZ DA TARİH
İşlemcilerin kullanım alanlarını ve önemlerini anlamak için, biraz da tarihçeleri hakkında fikir sahibi olmak gerekiyor. Intel'in piyasaya sürdüğü ilk işlemci serisi, "x86" adıyla biliniyordu. Önce "286" kod adlı işlemcilerle tanıştık; daha sonra da "386" ve "4861ar geldi. Asıl büyük atılım ise, "486" serisini takip eden Pentium'larla oldu. 200 MHz hıza kadar ulaşan Pentium serisi, daha sonra yerini Pentium II serisine bıraktı. Pentium ll'yi de Pentium lll'ler ve bugün yoğun olarak kullanılan Pentium 4'ler takip etti.
AMD ise, daha önce de söylediğimiz gibi uzun bir süre Intel klonları üretmeye çalıştı. K6 ve K6II adı verilen işlemciler, bu furyanın son örnekleri oldular. Daha sonra kendi yoluna gitmeye karar veren şirket, Athlon işlemciler ile ilk büyük adımını attı. Günümüzde yoğun olarak kullanılan Pentium 4'ün tahtını ciddi biçimde sallayan Athlon XP işlemciler de, Athlon'ların devamı niteliğini taşıyorlar; performansları da oldukça yüksek.
Hız Herşey Değil
HIZ HERŞEY DEĞİL
İşlemci seçiminde karşınıza çıkacak olan ilk kavram hız; yani Megahertz (MHz) değeri olacak Bu değer en basit tanımıyla mikroçipin saniyedeki işlem hızını temsil eder. İşlemcinin çalışma frekansı olarak da bilinen Megahertz değeri, güncel işlemcilerde artık Gigahertz (GHz) düzeyine ulaşmıştır.
Saat frekansının birkaç sene öncesine kadar işlemci etiketlerindeki belirleyici unsur olduğu tartışılmaz. Ancak günümüzde durum biraz farklı. Çünkü önde gelen üreticilerden AMD bu durumu değiştirmekte kararlı gibi görünüyor. Şirketin PC dünyasına kazandırdığı "model numarası" kavramı, işlemci seçimininde sadece belirtilen hızın önemli olmadığını kanıtlamayı amaçlıyor.
AMD'nin başarılı Athlon serisinin 6. modelini oluşturan Palomino çekirdekli Athlon XP'lerle birlikte başlayan model numarası uygulaması, işlemcinin saat frekansı yerine uygulamalarda gösterdiği performansa göre etiketlendirilmesine dayanır. Athlon XP işlemcilerin saat frekanslarını rakip Pentium 4'lere göre daha verimli kullanıyor olmaları ve mimari farklılıkları bu yaklaşımı haklı kıldığı kadar aynı zamanda zorunlu hale getiriyor. Eğer AMD böyle bir uygulamaya gitmeseydi, piyasadaki konumunu koruması da bir hayli güçleşebilirdi. Sadece GHz değerlerini karşılaştırmak, Athlon XP'lerin Pentium 4'lere oranla bir hayli zayıf kaldıkları gibi yanlış bir fikrin oluşmasına neden olabilir.
İşlemci Satın Alırken...
İŞLEMCİ SATIN ALIRKEN...
• Eğer ağırlıklı olarak ofis uygulamalarını kullanacaksanız, pahalı ve çok hızlı bir işlemci satın almanıza hiç gerek yok. Bu durumda tercihinizi Intel'in Celeron ya da piyasada bulabilirseniz AMD'nin Duron işlemcilerinden yana kullanabilirsiniz. Bu işlemcilerde önbellek kapasitesi oldukça düşüktür. Uygun fiyatın altında yatan ana neden de zaten bu.
• AMD'nin Athlon XP serisi, fiyat-performans oranı açısından oldukça avantajlı. Eğer 3D oyunlardan hoşlanıyorsanız ve çok küçük bir fiyat farkı ödemeyi göze alabilirseniz, Celeron yerine Athlon XP'yi tercih edin. Böylece hem önbellekten vazgeçmeyecek, hem de daha yüksek bir performans elde edeceksiniz.
• Intel'in HyperThreading özelliği, en yüksek performansı arayan kullanıcılar için ideal. Bugün piyasadaki Pentium 4 işlemcilerin büyük çoğunluğunda Hyper-Threading desteği bulmanız mümkün. Üstelik aynı hızda çalışan ve bu desteği sunmayan modellere oranla önemli bir fiyat farkı da söz konusu değil. Bu yüzden Pentium 4 işlemci satın alırken Hyper-Threading teknolojisine sahip modelleri seçmeniz daha doğru olacaktır.
• Eğer alacağınız işlemciyi mevcut anakaranızla birlikte kullanacaksanız, eski işlemcinizle aynı mimariye sahip ürünleri tercih etmelisiniz. AMD ve Intel işlemcilerin farklı yonga setleri ile çalıştığını unutmayın. AMD için üretilmiş bir anakart, Pentium 4 ve Celeron işlemciler için uygun değildir. Ayrıca Intel işlemcilerinde Soket 478 mimarisini kullanırken, AMD Soket A isimli farklı bir mimariyi tercih ediyor. Yapacağınız yanlış bir seçim, sizi anakartı da değiştirmek zorunda bırakabilir.
• Bugün satın almak için yüzlerce dolar ödemeniz gereken bir işlemcinin fiyat, bir sonraki modelle birlikte önemli oranda düşecektir. Başka bir deyişle her yeni model, bir önceki modelin değerini azaltır. Bu yüzden piyasaya yeni sürülmüş bir işlemciye sahip olmak için acele etmeyin. Zaten birkaç alt model de ihtiyaçlarınızı rahatlıkla karşılar.
• İşlemcilerin büyük çoğunluğu, standart bir soğutucu ile birlikte gelir. Pentium 4 çekirdeği metal bir yüzey altında yer aldığından, soğutma konusunda daha avantajlı. Athlon XP'lerin üzerindeyse herhangi bir ısı yayma tabakası bulunmuyor. Bu yüzden özellikle Athlon XP'lerin soğutmasında dikkatli davranmalısınız. Piyasada her iki işlemci için güçlü soğutucular bulmanız mümkün. Eğer standart soğutuculardan daha güçlü bir soğutucu satın alırsanız, ısınma sorununu tamamen yenebilirsiniz. Özellikle hız artırımı işlemlerinde güçlü bir soğutucu çok işinize yarayacaktır. Ayrıca soğutucuyu işlemci üzerine yerleştirirken termal macun kullanmayı ihmal etmeyin.
Bilgi: 64 Bit İşlemciler
BİLGİ: 64 BİT İŞLEMCİLER
İşlemciler artık 32 bit"lik mimariyi terk ederek 64 bit'lik daha gelişmiş bir mimariye doğru ilerliyorlar. 64 bit'lik mimari hafıza adreslemesinin sınırlarını genişleterek, İşlemcinin etkinliğini daha da artırmayı mümkün hale getiriyor. 64 bit'lik İşlemciler pek çok farklı amaç İçin kullanılabilirler. Ancak bir yazılımın bu tip bir İşlemcinin tüm olanaklarından yararlanabilmesi İçin, öncelikle 64 bit mimarisine göre optimize edilmiş olması gerekecektir. Başlangıçta sadece profesyoneller için geliştirilen 64 bit'lik işlemciler, yavaş yavaş evlerimize de girmeye başlıyorlar.
Bilgi: Hız Konusu
BİLGİ: HIZ KONUSU
Masaüstü bilgisayarlara yönelik olarak üretilen İşlemciler, günümüzde 3GHz sınırını aşmış durumdalar. İşlemci üreticilerini hep daha yüksek hız ve daha fazla özellik sunmaya İtense, sadece kullanıcıların özel talepleri değil. Şirketler arasında yaşanan büyük rekabet, hızların da giderek artmasına neden oluyor, öyle ki, piyasada bulabileceğiniz en hızlı işlemcilerin gerçekten gerekli olup olmadıkları bile tartışılabilir.
Bilgi: Dizüstü Bilgisayarlar
BİLGİ: DİZÜSTÜ BİLGİSAYARLAR
Dizüstü bilgisayarlarda kullanılan işlemciler, masaüstü İşlemcilerine göre daha farklıdır. Günümüzde tercih edilen dizüstü bilgisayar İşlemcilerinin başında AMD'nin Athlon Mobil ve Intel'in Pentium 4 Mobil modelleri gelmektedir. Yine Intel İmzasını taşıyan Centrİno İse, var olan İşlemci mimarisi üzerine kurulmuş olmakla birlikte aslında yepyeni özellikler içermektedir. Bu özelliklerden en önemlileri, kablosuz bağlantıya olanak vermesi ve pil ömrü konusunda oldukça tutumlu olmasıdır. Centrino'nun sunduğu bu avantajlar, pek çok dizüstü bilgisayar üreticisinin de ürünlerinde Centrino kullanmalarına yol açtı. Yakın gelecekte piyasadaki dizüstü sistemlerin büyük çoğunluğunda Centrino işlemcilere rastlarsanız hiç şaşırmayın.
Bilgi: Moore Yasası
BİLGİ: MOORE YASASI
Intel'in kurucularından birisi olan Gordon Moore. 60'lı yılların başında bugün "Moore yasası" olarak bilinen bir öngörüde bulunmuştu. Ortaya koyduğu yasa aşağı yukarı şöyleydi: "İşlemcilerin hızları her 18 ayda İkiye katlanır". Ancak zaman ve piyasa şartları, bu öngörünün tam anlamıyla doğru olmadığını ortaya koydu. Hızlar, ortalama olarak 30 ayda bir İkiye katlanabiliyor. Yine de Gordon Moore'un, 40 yıl öncesinden böylesine bir tahminde bulunabilmesi oldukça İlginç.