Nasıl bir kulaklık kullanmanız gerekiyor?
Nasıl bir kulaklık alalım? Kulaklık seçimi, aslında hiç de sandığınız kadar basit değil!
Kulaklıklar, belki de teknoloji dünyasının en çok tercih edilen ürünleri. Kendinize de aynı soruyu sorduğunuzda, hayatınıza onlarca kulaklık girdiği şeklinde cevap verebilirsiniz. Fakat durum demek değil ki kulaklıklar çabuk eskiyen veya kalitesiz ürün grubuna giriyor. Kulaklıklar çoğu zaman günlük hayatımızda bize eşlik ettikleri için çabuk yıpranabiliyorlar. Aslında yıllardan beri yaptıkları iş aynı ancak ciddi şekilde onlar da gelişim göstermiş durumda. Dahası artık günümüzde her cihaza özgü şekilde farklı bir kulaklık kullanmak gerekiyor. Profesyonel bir ev sineması sistemi için kulakiçi bir kulaklık nasıl komik olacaksa, parmak boyutunda bir müzik çalar için de profesyonel bir DJ kulaklığı aynı hissi uyandırabilir. Kulaklıkların dünyası oldukça geniş şekilde ele alınması gereken bir konu. Biz size, yazımız boyunca kulaklık türlerinden bahsedeceğiz. Ayrıca hangi kulaklıkların nerelerde kullanılması gerektiğini ele alacağız. Ayrıca bağlantı tiplerinden, kablolu ve kablosuz şekilde ayırarak ele alacağız. Elbette ses kalitesini belirleyen unsurları ve rahatlık odaklı bir seçim yapmanız için nelere dikkat etmeniz gerektiğiniz de söylemeden geçmeyeceğiz. Kahveniz hazırsa başlayalım.
Fiziksel açıdan kulaklık türleri
Kulaklıkları tasarımsal açıdan sınıflandırabilmek mümkün değil. İşlevleri aynı olsa da hiçbir marka ve model birbirine benzemiyor. Dahası kabloları farklılaştıran, renkleri değiştiren binlerce üretici var. Biz ilk etapta sınıflandırmamızı fiziksel açıdan yapalım. İlk tür hepimizin yakından tanıdığı kulakiçi kulaklıklar. Kulakiçi modellerin tümü 3.5 mm'lik arabirimden cihazlarınıza bağlanıyor. Karşınıza 2.5 mm destekli olanlar da çıkabilir ancak çoğunluk 3.5 mm. Tüm taşınabilir cihazlarınızla ve seyahat halindeyken de kullanıma oldukça yatkınlar. Eski zamanlarda sadece kulağın içine sığan kulaklıklar vardı. Sonrasında taç şeklinde kulak içine baskı yapan ve bas kalitesi yüksek olanlar gündeme geldi. Günümüzün trendi ise tıkaç şeklinde kulak yoluna girenler. Biraz daha kullanımı konusunda hassas olmak gerekiyor çünkü doğal olarak kirleniyorlar. Ses kulak kanalına doğrudan iletildiği için mikro boyuttaki sürücülerin ürettiği basları kafatasınızda hissedebilmeniz mümkün. Dolayısı ile artık ciddi şekilde kaliteyi önemseyenler de tıkaç tipi kulakiçi modelere yönelebiliyor. Ciddi şekilde pahalı olanları da karşınıza çıkabilir ancak fiyat / performans odaklı modellerden de yüksek keyif alabilirsiniz. İyi bir araştırma şart. Fakat hangisi olursa olsun kulakiçi modeller bir süre sonra rahatsızlık hissi oluşturuyor. Test merkezimizde denemediğimiz model kalmadı desek yeridir. Haklı olarak üreticiler de kulak üstü ve tam boy modellere de eğilim göstermeye devam ediyorlar.
Kulak üstü dediğimiz modeller yine taşınabilir cihazlara odaklı. Nasıl ki kulakiçi modeller genellikle sarılarak taşınabiliyorsa, kulak üstü modellerin de katlanabilir olanlarıyla karşılaşabilmek mümkün. Asıl olarak geliştirilme amacı, tıkaç tipi kulakiçi kulaklıkların sağlayamadığı rahatlığı sağlamak. Hatta gerçekten kaliteli olan modellerin tam boy olan yani kulak kepçesini tamamen içine alan modellere kıyasla daha rahat olduğunu söyleyebilmek mümkün. Çünkü tam boy olanlar da bir süre sonra terletebiliyorlar ve seyahat sırasında oldukça dikkat çekici görünebiliyorlar. Tam boy kulaklıklar ise profesyonel kısmı ilgilendiriyor. Ciddi şekilde müzik dinleyenler, müzik üretimi yapanlar veya detay düşkünleri için paha biçilemez olduklarını söyleyebiliriz. Tam boy modellerde birkaç bin TL'lik fiyat etiketleri görürseniz şaşırmamanız gerektiğini şimdiden söyleyelim.
Bağlantı türleri
Piyasadaki kulaklıkların büyük bir çoğunluğu 3.5 mm'lik arabirimle cihazlarınıza bağlanıyor. Tam boy olan ileri seviye modellerdeyse 6.3 mm'lik daha kalın olan bağlantıları görebilirsiniz. Hatta bazı modeller 3.5 mm - 6.3 mm'lik dönüştürücüleri ile geliyor. Mikrofonlu olan kulakiçi modeller genellikle akıllı telefonlarla da uyumlu olabilmesi açısından tek bağlantıda hem kulaklık, hem de mikrofonu cihazınıza ekleyebiliyor. Kulak üstü veya tam boy modellerde ise mikrofon için çoğunlukla ikinci bir 3.5 mm bağlantı oluyor. Mikrofonlu olan modeller genelde bilgisayar kullanıcıları için daha cazip. Sesli görüşmelerde büyük kolaylıklar sağlıyorlar. Ancak biraz evvel de belirttiğimiz gibi kulaklıkların kalitesi yüzlerce adımdan oluşuyor. Bugün 10 TL'ye bile mikrofonlu kulaklık alabilirsiniz ancak müzik performansı ve rahatlık açısından çok bir şey beklemeyin. Oyunculara odaklı geliştirimiş özel tasarımlı performans modellerinde ise fiyatlar hatırı sayılır seviyelere ulaşıyor.
Oyuncu konusuna değinmişken bir diğer önemli kulaklık bağlantı arabirimi olan USB arabirimini ele almak gerekli. USB arabirimli kulaklıklar, üzerlerinde kendi ses kartlarını bulundurduğu için kolay bir bağlantı sağlıyor. Kasanızın ön panelinde ses çıkışı yoksa veya söz konusu ses çıkışları bağlı değilse kolayca kulaklığınızı bağlayabilirsiniz. Üstelik tek bir USB bağlantısıyla mikrofonu da sisteminize ekleyebilirsiniz. Ses kartının dahili olarak sunulmasının sağlayacağı avantajlardan ilki daha kuvvetli bir ses. Bildiğiniz üzere USB arabirimi sesi aktarmanın yanı sıra güç beslemesi de yapabiliyor ve böylece daha güçlü kulaklıklar üretilebiliyor. Öte yandan kulaklık da, ses kartının yetenekleri doğrultusunda üretilebiliyor. Tabii bir de çevresel ses faktörü var ve onu da ayrı bir başlık altında değerlendirmek gerekli. Ciddi bir mesele.
Kulaklıkta gerçek 5.1 farkı
Şimdi çok önemli bir noktaya değiniyoruz. Çevresel ses desteği sunan kulaklıklar. Eskiden piyasada doğrudan bilgisayarınızın ses kartına bağlanan 3.5 mm kablolu 5.1 kulaklıklar da vardı ancak artık modeller USB olarak üretiliyor. 3.5 mm'lik olsalar dahi USB dönüşüm kitleri yani ses kartları yanında geliyor. Seçim yaparken dikkat etmeniz gereken en önemli nokta kulaklığın vaat ettiği çevresel sesi nasıl üretebildiği. Örneğin bir üretici çıkıp kulaklığının çevresel ses ürettiğini söyleyebiliyor. Sese biraz yankı özelliği kazandırmak bunun için yeterli değil ki. Arkanızdan sinsice yaklaşan bir düşmanı nasıl anlayabilirsiniz ki? Kulaklıkta tek bir sürücü var ve yapılabilecek şeyler kısıtlı. O yüzden idealinizde çevresel ses desteği sunan bir model varsa hakkını veren modellere yönelmelisiniz. İdeal danışma kaynağı olarak elbette bizleri kullanabilirsiniz. Sitemizdeki incelemelerde gerçek çevresel ses desteği sunan modelleri özellikle belirtiyoruz.
Peki, gerçekten 5.1 ses desteği mümkün mü? Yani normal şartlarda bu işler için bir subwoofer ve özel şekilde dizilmiş uydular gerekiyor. Cevap verelim: Evet mümkün. Her şeyin mikro boyuta indirgendiğini hayal edin. Tam boy bir kulaklık, kulağınızla kulaklık arasındaki odacık tıpkı salonunuz gibi görev görüyor. Kulaklığın ön tarafında ve arka tarafında detay sürücüleri var. Ana sürücü ise merkez ve bas hoparlör görevini üstleniyor. Böylece ses dolaşımı mümkün hale geliyor. Kanalların tümünün sesini ayrı ayrı belirleyebilmek mümkün. Eğer oyunlardan ve filmlerden çok daha unutulmaz bir deneyim elde etmek istiyorsanız gerçek 5.1 kulaklık arayışına şimdiden koyulmanızı tavsiye ediyoruz. Denediğinizde mutlaka bize hak vereceksiniz. Haklı olarak biraz maliyetleri yüksek ve pahalılar. Yine de uygun fiyatlı seçeneklerin olduğunu da söyleyerek içinize biraz su serpelim.
Kablosuz kulaklıklar daha mı iyi?
Kablosuzluk kesinlikle kıymetli bir şey. Ancak bize bunu ne kadar sevdiğimizi soracak olursanız cevabımız hayır olacak. Şayet akıllı telefonumuzla kullanacağımız taşınabilir bir kablosuz kulaklığı kabul edebiliriz ancak bilgisayar başında veya evde televizyon karşısında ne yazık ki hayır. Taşınabilir cihazlar için geliştirilen modeller ağırlıklı olarak kulaküstü olanlar. Kulakiçi olanlar daha ziyade Bluetooth kulaklık diye anılanlar ve sadece telefon görüşmesi için kullanılanlar. Bluetooth destekli müzik kulaklıkları da var. Müzik kulaklıkları olduklarından haklı olarak büyük sürücüler içeriyorlar ve tatmin edici kalite sunmak zorundalar. Aynı zamanda tatmin edici ses kalitesi için batarya da en azından sekiz saatlik bir kullanım sağlamalı ki günü kurtarsın. Üreticiler durumu ayarlıyorlar ancak dediğimiz gibi tercih meselesi. Kablolu bir kulaklıkla da çok mutlu olabilirsiniz çünkü kulaklıkların kablosuzluğu farelerdeki gibi değil. Tek bir bataryayla üç ay çalışmıyorlar. Sekiz, bilemedin 10 saatte şarjları bitiyor.
Kablosuz kulaklıkların ev sineması için geliştirilen sürümleri 3.5 mm bağlantı desteklediği için bilgisayarla da kullanılabiliyorlar. RF bağlantı destekleyenleri mevcut ancak performanslı değiller. Bluetooth olanları kabul edilebilir düzeyde ancak yine de pek sevemiyoruz. Evde veya bilgisayar başında neden kablosuz bir kulaklık kullanalım ki? Bize göre götürü tarafı, getirisinden yüksek. Boşu boşuna fazla maliyetlerle uğraşmayın deriz. Profesyonel seviyedekilerinse çoğu kablolu. Kablosuzlar da elbette var ancak sırf üreticilerin trend takipçisi olma isteklerinden. USB bağlantılı ve oyuncular için geliştirilen modellerse bir ölçüde kabul edilebilir. Çünkü oyuncular tamamen rahat bir ortamda bulunmalı.
Ses kalitesini belirleyen unsurlar
Hemen her işte olduğu gibi, kulaklık üretiminde de tipi her ne olursa olsun kaliteyi ilk olarak sürücü belirliyor. Çok detaya girmeyeceğiz ancak sürücü çapı ile ses kalitesinin doğru orantılı olduğu bir gerçek. Şöyle ki büyük olan kulaklıklarda 40 mm'lik sürücüler ağırlıklı olarak tercih ediliyor ve doğal olarak onlara küçük birer hoparlör diyebilmek mümkün. Küçük masaüstü kabinlere yerleştirilseler basları hiç duymayabilirsiniz ancak kapalı bir akustik ortama (kulaklık odacığı) girdiklerinde işin rengi değişiyor. Açıkçası tam boy kulaklıklar bas konusunda her zaman kulaküstü tiplere göre daha üstün oldular. Fabrika verileri bas kalitesi konusunda ipucu verebilir. Frekans aralığındaki küçük Hz değeri (genelde 20 Hz kabul görür) olan kulaklıklar bas açısından doyurucu olur. Çok daha altına düşen üreticiler de var ancak fiyat yükseliyor. Sohbet amaçlı geliştirilen kulaklıklarda ise değer yükselecektir. Tiz konusunda ise zaten hiçbirinin sorunu yok.
Kulakiçi kulaklıklarsa tıkaç tasarım dönemi başlayana kadar asla baslarda tatmin edici olamadılar. Taç tipi bağlantıları bulunan ve kulağın içine biraz baskı yapanlar bir dönem tatmin edici olmayı başardı. Tıkaç tipli olanlarsa kulağın doğrudan dış dünya ile iletişimini kestiği için, sürücü çaplar çok küçük olsa bile ürettikleri titreşimlerle basları ciddi anlamda hissettiriyorlar. Elbette geçmişten günümüze teknoloji de oldukça ilerledi. Artık çok daha çekim gücü yüksek mıknatıslar kullanılıyor ve bobin güçleri artırıldı. Çok üst düzey modeller tizler konusunda da benzersiz detaylar sunabiliyorlar ancak fark edebilmek için işin biraz gurmesi olmak gerekli. Baslar ise çoğu kullanıcı için daha kolay ayırt edilebilir bir nitelik.
Gürültü engellemeyle dış dünyadan soyutlanın
Son dönemlerin önemli unsurlarından biri de gürültü engelleme özelliği. Üreticiler söz konusu özelliği pasif ve aktif olmak üzere ikiye ayırıyor. Genelde tam boy kulaklıklarda karşımıza çıkan bir özellik ama diğer türlerde de görmedik değil. Pasif gürültü engelleme özelliği denilen durum aslında tasarımla ilgili. Kulaklık tamamen kulak kepçesini içine aldığı için doğal olarak dış dünyayala olan iletişim belirli bir yüzdede azalıyor. Her tam boy kulaklıkta durum aynı değil ve pasif gürültü engellemeli kulaklıklar söz konusu özellikte daha başarılılar. Ancak kulaklar hava almadığı için bir süre sonra terleme olacağını tahmin etmesi zor değil. Aktif modellerde ise ciddi bir mühendislik var ve elektronik mekanizmalar devreye giriyor. Kulaklıkta bulunan küçük mikrofonlar dış gürültüleri analiz ederek ters frekans dalgalarına sahip sesler üreterek kulağa gönderiyor ve dış dünyayla olan iletişim ciddi şekilde kesiliyor. İyi bir modelde karşınızdaki kişi bağırsa bile duyamayabilirsiniz. Teknoloji görevini yerine getirmek için bir güç beslemesine gerek duyuyor ve kulaklıklar da haliyle daha büyük ve iri olabiliyor. Doğal olarak biraz daha yüksek fiyatlılar. Aktif gürültü engelleme özelliğini sunan modeller daha ziyade oyunculara yönelik tasarlanıyor.
Rahatlığın anahtarı: Tasarım
Bir an teknik konulardan fazla bahsettiğimizi düşünebilirsiniz ancak söz konusu kulaklık olduğu için değinmeden geçmemek gereken en önemlilerine değindik. Daha birçok detay var ancak bahsettiklerimiz kadarının bilinmesi yeterli. Şimdi asıl önemli konuya geliyoruz: Tasarım. Bir kulaklık çok iyi ses verebilir ancak tasarımı kötü olduktan sonra hiçbir işe yaramayacaktır. Örneğin kulağınıza takıp sesi yükselttiğinizde sesi dışarı vermemeli. İyi şekilde tasarlanmış olmalı. Malzeme kalitesi de önemli. Kulağa ve kafanıza temas eden yastıklar yumuşak ve kafanızın şeklini alacak süngerden üretilmeli. Ağır olmamasına da özen göstermelisiniz. Bir süre sonra adeta varlığını unutturmalı. Dediğimiz gibi hiçbir kullanıcı kulakiçi kulaklıkların saatler süren kullanımda dahi müthiş rahat olduğunu iddia edemez. Rahatlık konusunda en iddialı olanlar kulaküstü olanlardan iyi sınıfa geçiş yapanlar. Yine de tam boylarda da kafanıza göre bir model bulabileceğinizi belirtelim. Biraz göreceli kavramlar olduğu için deneyerek karar vermeniz en doğrusu olacaktır. Bizim doğrudan önereceğimiz bir model gerek ses kalitesi, gerekse kafalarımızın fiziksel farklılkları yüzünden başka kullanıcılara memnun edici gelmeyebilir. Durumun tersi bizim açımızdan da geçerli. Malzeme kalitesini zaten dokunduğunuzda kolaylıkla anlayabilirsiniz. Sitemizdeki video incelemelerde malzeme kalitesini de ele alıyoruz. Takip etmenizi tavsiye ederiz. Yolunuz düştüğünde teknoloji mağazalarına da girip deneyebilirsiniz.
Kaliteli kayıtlara odaklanın
Her zaman sözü edilen bir sohbet vardır: Saatte 300 km'yi yapabilen otomobiller ülkemizde var ama yol yok diye. Bahsedeceğimiz durum oldukça benzer. İstediğiniz kadar iyi bir kulaklığa sahip olun, arşivinizdeki müzikler kalite açısından zayıfsa vay halinize! MP3'lerin CD kalitesine yakın olduğunu biliyoruz ancak ne derecede sıkıştırıldıkları önemli. Kaliteli olanlarına yönelmeyi tercih edin. Hatta mümkünse sıkıştırılmamış müzikleri veya mümkünse analog olan kayıtları dinlemeye gayret gösterin. Duymak ve dinlemek arasında gerçekten büyük farklar var. Gerçekten iyi bir kulaklığa sahip olduğunuzu düşünüyorsanız aynı parçanın 128 kbit ve 320 kbit'lik hallerini bulun ve dinleyin. Farkı hissedeceksiniz.
Sizin tercihiniz hangisi?
Yazımızın başında da belirttiğimiz gibi hiçbir kulaklık hayatımızın sonuna kadar bizlerle kalmıyor. Eskiyip gidiyor ancak herkes için efsane olan marka ve modeller vardır. Şu ana kadar size doğru bir tercih yapmanız için yeterli düzeyde bilgiyi verdik. Ayrıca dinlediklerinizin de kaliteli olmasına dair önemli bir konuya da açıklık getirdik. Hemen alt kısımda yorum kutucuğumuzu göreceksiniz. Kullandığınız kulaklıkların marka ve modelini ve varsa almak istediğinizi de belirterek rehberimizi daha da iyi bir hale getirmek sizin elinizde.