Doğru güç kaynağını seçmek...
Binlerce liraya topladığınız bilgisayarınızı ne olduğu belli olmayan teneke kutulara emanet etmeyin!
Günümüzün tüketicileri artık çok daha bilinçli. Eskiden olsa bilgisayar toplarken her bileşenin mümkün olduğunca en iyisi seçilir, kalan paraya da iş görecek düzeyde ve güç kaynaklı bir kasa alınmaya çalışılırdı. Neyse ki artık herkes kalitesiz bir güç kaynağı ile yola çıkmanın ne gibi sebepler doğuracağını iyi biliyor. Şebeke bazlı küçük dalgalanmalarda, aşırı yüklenmelerde ya da istenmeyen kısa devre durumlarında güç kaynağınız ne kadar yanınızda olabiliyor; sizi ve donanımlarınızı korumak için ne gibi teknolojiler içeriyor? Sıradan ve ucuz bir güç kaynağında elbette bu tip korumalar söz konusu değil. Çünkü maliyet rekabet amacıyla olabildiğince düşük tutulmak zorunda. Söz konusu teknolojilerin hem Ar-Ge aşaması, hem de uygulanabilirliği fiyat olarak kendisini gösteriyor. Gerçekler, zamanı geldiğinde çoğu kişi için istenmeyen bir durum olarak ortaya çıksa da sıradan ve ucuz güç kaynaklarının büyük bir tehlike içerdiğini söylemeliyiz.
Ne kadar watt gerekli?
Kimse size uygun fiyatlı bir sistem için pahalı bir güç kaynağı almanız gerektiğini söylemiyor. Uygun fiyat çerçevesinde elde edilmiş bir sistemin bugünkü tüketim değeri en fazla 150W-200W seviyesindedir ki bu değeri en kalitesiz güç kaynağı bile karşılayabilir ancak 350W ya da 500W olarak etiketlenmiş birçok ürün, bu değerin altında verim sağlıyor ve laboratuar ortamlarında gerçekleştirilen yük testlerinde bu değerleri sağlayamayarak bozuluyor. Genelde uygun fiyatlı kasaların içerisinde sunulan söz konusu güç kaynakları dolayısı ile ekonomik bir sistemi besleyebilir, fakat koruma adına hiçbir teknoloji içermediğinden şebeke bazlı sorunları rahat bir şekilde donanımlarınıza yansıtabilir. İşini bilen ve bilgisayarına önem veren kullanıcılar uygun fiyatlı bir sistemleri olsa dahi koruma faktörleri ile donatılmış ürünleri kullanmayı tercih ediyor. Malum, ülkemizin şebekelerinden tutun da apartmanlarındaki elektrik tesisatlarına kadar birçok sorunu var. Bu sebeple güç kaynağı yeni bir bilgisayar oluştururken son sırada değil, ilk sırada yer almalı. Ayrıca bu noktada yanlış bilinen bir bilgiyi de düzeltmek isteriz. Üzerinde örneğin 1000W yazan bir güç kaynağı birçok elektrikli üründen aşina olunan şekilde kullanıldığı sürece 1000W enerji harcamaz. Bu değer güç kaynağının en fazla ne kadar tüketim değerini besleyeceğini gösterir. Bu seviyedeki çoğu üründe verimliliği artıracak teknolojiler ön planda tutulduğundan örneğin 250W tüketen bir sistemde 500W kalitesiz bir ürün kullanmaktansa 1000W kaliteli bir ürün kullanmak elektrik faturanızı da azaltır. Çünkü verimliliği yüksek olan ürünler, şebekeden çektiği akımı mümkün olan en az kayıpla sistem bileşenlerinize gönderir, kaybolan enerji ise çoğunlukla ısıya dönüşür. Bir ürünün bu açıdan "kaliteli" sınıfında yer alması için 80 Plus sertifikasına sahip olması gerekiyor. Söz konusu sertifika her koşulda yüzde 80'in üzerinde verimlilik sağlayan ürünlere veriliyor. 80 Plus'ın çeşitlerinden ilerleyen sayfalarda da bahsedeceğiz. Cebinizi ve faturaları düşünüyorsanız ürünlerde bu desteği aramaya çalışın. Üst seviye ürünlerde bu sertifikanın alınması için daha fazla titizlikle çalışıyor.
Belirtilere asla göz yummayın
Güç sorunları olan bir sistem örneğin; oyun oynama gibi yük gerektiren bir durumda kendini kapatabilir. Uzun süreli açık kalma sonucunda kendi kendine kapanmalar, yeniden başlatmalar, mavi ekranlarla ifade edilen işletim sistemi hataları, zamana bağlı olarak sabit disk ve bellek gibi hassas donanımların arıza yapması gibi belirtileri vardır. Basit bir dalgalanmada tüm sisteminize elveda deme yüzdeniz bir kenarda dursun, kalitesiz fanların zamanla tozların etkisiyle ses yapması da can sıkıcı sorunların arasında yer alabilir. Bir yanda 500W'lık ama 20 TL'lik bir güç kaynağı, diğer yanda yine 500W'lık ama 100 TL'lik bir güç kaynağı. Sizce ortada kuşku edilmesi gereken bir durum yok mu? İşte tüm bu fiyat farkını yukarıda özetlemeye çalıştık. Ucuz olan ürünler elbette kötü değil, ancak sisteminizi korumayı ve zor şartlarda doğru beslemeyi garanti etmiyorlar. 80 TL'lik bir fark için 400 TL'lik grafik kartınızı garanti dışı bırakmaya razı olur muydunuz?
Peki, nasıl bir güç kaynağı?
Donanım üreticileri gitgide daha az enerji tüketen bileşenler üretmeye gayret ediyorlar fakat yine de yüksek performans ihtiyacı sonucunda 1000W seviyesine yakın tüketimde bulunan bilgisayarlar ortaya çıkmıyor değil. Örneğin; bugün altı çekirdekli bir işlemci tek başına 150W güç tüketimi değerlerine ulaşabiliyor. Üst seviye bir grafik kartı 350W olsa ve işin içinde biraz da overclock varsa iyi bir güç kaynağına olan ihtiyaç da artıyor. Biraz önce de söylediğimiz gibi enerji tüketimi sadece kağıt üzerinde azaltılıyor. Bugün piyasada 1500W'lık güç kaynakları bile var ve birkaç yıl öncesinin performans seviyesi sistemleri hatırlarsanız topu topu 500W harcıyordu. Bugün bahsi geçen değer bile üç ile çarpıldıysa tüketim değerinin her geçen gün arttığına kanaat getirebiliriz. Tabii donanımların artan performansını da görmezden gelmemek lazım.
Yeni güç kaynağınızı seçerken öncelikle kasanızın içerisinde ne kadar alan bulunduğunu göz önüne almalısınız. Standart boyutlardaki bir güç kaynağı 160 x 160 cm'lik ölçülere sahiptir ve genelde her kasaya uyan tip de böyledir. Yüksek güçteki ürünler seviyesinde 160 cm'lik ürünlerin yanı sıra karşınıza 220 cm'lik seçenekler de çıkabilir. Bu durum daha çok üreticilerin teknolojileri ve tasarımları ile alakalı. Örneğin; modüler kablo sistemi içeren bir güç kaynağının içerisinde soketler kullanılacağından biraz daha büyük olması beklenebilir. Benzer şekilde daha iyi bir soğutma sağlama amacıyla birden fazla sayıda fan içeren ya da büyük bir fan içeren modeller de daha büyük bir kasa içerisinde bulunabilir. Satın alma öncesinde kasanızın içerisinde ayrılmış olan alanı ve satın almayı planladığınız ürünün ölçülerini karşılaştırmayı ihmal etmeyin.
Dikkat edilmesi gerekenler
Yeni bir güç kaynağı satın alırken göz önünde bulundurmanız gereken özelliklerin arasında modüler kablo sistemi, fan delay, koruma sistemleri, Combined Power teknolojisi, sertifikalar ve aktif PFC olmalı. Modüler kablo sistemi kullanışlı ancak maliyeti artıran bir özellik. Bu özelliği destekleyen güç kaynaklarının kabloları isteğe bağlı olarak sökülüp takılabiliyor. Ne kadar gerekli olduğu tartışılır ama kablolarının hepsi sökülen ürünler bile var. Sonuçta mecburi olarak kullanılması gereken kablolar var. Modüler yapıyı destekleyen bir güç kaynağı kullandığınızda kasanızın içerisinde ihtiyacınız olmayan kabloların bulunmaması hem daha ferah, hem de daha iç açıcı bir görüntü oluşmasını sağlayacaktır. Kasanızın büyüklüğüne göre satın alacağınız güç kaynağının kablo uzunluklarını da kontrol etmelisiniz.
Olmazsa olmazlardan biri diye düşündüğümüz ancak halen birçok güç kaynağı tarafından ihmal edilen fan delay özelliği ise yine faydalı özelliklerin arasında sıralanabilir. Sistem kapatıldıktan sonra kasa içi sıcaklığı belli bir dereceye gelene kadar güç kaynağı fanını ya da bazı kasa fanlarını çalıştıran bu teknoloji donanımlarınızın sıcakken kendi halinde soğumaya bırakılmasını engelliyor. Böylece parçaların ömrünün uzatıldığı belirtiliyor. Combined Power da özellikle modding'çiler ve overclock tarafından dikkat edilmesi gereken özelliklerin arasında. 12V grafik kartı beslemeleri kanal başına belli değerler sunabiliyor ancak bazı şartlarda tek bir hattan tüm beslemeyi almak gerekebiliyor. Bahsi geçen özelliği destekleyen ürünler, tek bir hattan neredeyse güç kaynağının ürettiği tüm gücü ilgili bileşene yönlendirebiliyor.
Bronze, Silver, Gold ve Platinum
Bir an, kendimizi olimpiyatlardaki madalyalardan bahseder gibi hissettik. Sertifikalandırma "80 Plus" ile beraber ilk kez 2007 yılında karşımıza çıktı. Şimdiyse 80 Plus standartlarının çeşitli dalları var. 80 Plus sertifikası gerçekten bir kalite ölçütü çünkü verimlilik konusunda doğrudan ipucu veriyor. Verimlilik sıralaması, Bronze, Silver, Gold ve Platinum şeklinde yapılıyor. Günümüzde bir güç kaynağının 80 Plus Bronze sertifikası alabilmesi için yüzde 81 üzeri verimliliğe sahip olması gerekiyor. Silver sertifikası için de verimlilik yüzde 85'i geçmeli. Gold için yüzde 88 ve son olarak Platinum için de yüzde 90 üzeri verim sağlanması gerekli. Bir de henüz yaygınlaşmamış Titanium standardından bahsedelim. Standart henüz olgunlaşabilmiş değil ancak yüzde 94 seviyesinin üzerine çıkabilen ürünler Titanium olarak etiketlenecek.
Yazımızı sonlandırırken
Güç kaynağına karar verirken dünyaca ünlü firmaların ürünlerine yönelmeye çalışın. Olabildiğince onların da uygun fiyatlı olan model ailelerinden uzak kalmaya çalışın. Bazen ürünlerin etiketlerinin üzerinde güç kaynaklarının verebileceği en yüksek güç çıkışı (peak) değeri yazıyor ve aldatıcı olabiliyor. Sürekli olarak sağlanabilen güç çıkışına odaklanarak tercih yapmaya çalışın. İyi bir araştırma mutlaka gerekiyor. Emin olun binlerce dolarlık donanım yatırımlarınız iyi bir güç kaynağı tarafından beslenmeyi hak ediyor.