Polaroid I-2 İnceleme
Polaroid yeni şipşak fotoğraf makinesi I-2’yi piyasaya sürdü. Ancak sahip olduğu 24 bin TL’lik fiyat etiketi, muhtemelen onu uzaktan sevmemize neden olacak. Peki bu yüksek fiyatın bir sebebi var mı? İşte tüm detaylarıyla Polaroid I-2 Fotoğraf Makinesi.
- Lens kalitesi
- Otomatik pozlama
- Kaliteli malzeme
- Pil ömrü
- Manuel kontroller
- 6 adet mod
- Yüksek fiyat
- Vizör ekranının içindekileri görmek zor
Polaroid fotoğraf makineleri genellikle gösterişli, renkli, uygun fiyatlı ve kullanımı kolay olmasıyla bilinen cihazlar. Ancak I-2, bu tanımlamaların hiçbirine uymuyor; adeta polaroid fotoğraf makinelerinin antitezi gibi. Neden böyle diyoruz? Zira tamamen siyah gösterişsiz bir tasarımda, öğrenmesi zaman alan manuel kontrollere sahip ve fiyatı 24 bin TL civarlarında. Yani oyuncağı andıran diğer makinelerin aksine, bu sefer karşımızda üst düzey bir makine var.
Peki I-2’nin fiyatının bu kadar yüksek olmasının sebebi ne? Gerçekten bize 24 bin TL’ye eşdeğer özellikler sunuyor mu?
Lens ve Özellikler
I-2’nin fiyat noktasında bu kadar yüksek olmasının 2 büyük sebebi var. Bunlardan biri, manuel kontrollere sahip olması, diğeri ise markanın şimdiye kadar ürettiği en gelişmiş lensi kullanıyor olması.
Yeni lens, f/8 ile f/64 arasında değişen diyafram açıklıklarına sahip. Diğer Polaroid makinelerin f/11 veya f/16 değerleriyle karşılaştırıldıpında fark daha iyi anlaşılıyor. Bununla birlikte lens, camdan değil akrilik ve polikarbonattan yapılmış. Doğal olarak bu da maliyeti artırıyor.
I-2, gündelik fotoğraflar, sokak fotoğrafları, portreler ve aklınıza gelebilecek çoğu alanda çekim için uygun. Odaklama uzunluğu 98 mm ve yaklaşık 38 mm’lik görüş açısı bulunuyor.
I-2’yi öne çıkaran şeylerden biri de şipşak fotoğraf makinelerinde nadiren gördüğümüz otomatik odaklama özelliği. Üzerindeki LiDAR sensörüyle beraber, uzak mesafelerdeki nesnelere odaklanmada takdire şayan bir performans sergiliyor. Ayrıca loş ışıklı ortamlar da dahil tüm ışık koşullarında sensör iyi iş çıkarıyor. Yalnız I-2’de her ne kadar otomatik odaklama olsa da bunun iyi ayarlanabilmesi için fotoğrafı çekerken deklanşöre hemen basmanız lazım.
Vizörden baktığınızda ekranın ortasında odaklama için bir nokta bulunuyor. Eğer deklanşöre yarım basarsanız, kamera odaklamayı ve pozlamayı bu noktaya göre ayarlıyor. Zaten hem vizörde hem de kameranın üzerindeki ekranda mesafeyi görebiliyorsunuz. Bu sayede daha güzel fotoğraflar çekebilmeniz mümkün. Sonuçta bu bir dijital fotoğraf makinesi değil, deklanşöre bastığınız an geri dönüşü yok ve filmleri de pahalı olduğundan dikkat etmek gerekiyor.
Kamera Modları
Şimdi, I-2’nin fiyatını artıran bir diğer özellik olan manuel kontrollere gelelim. Aslında manuel mod, işin biraz daha profesyonel tarafı. Zira hem diyafram açıklığını hem de enstantane hızını elle ayarladığınızdan, fotoğraf makinesi üzerinde tam kontrol sahibi oluyorsunuz. Peki profesyonel değil de daha çok hobi amaçlı kullanan biriyseniz ne olacak? Çözümü çok basit; I-2, manuel modun dışında; Otomatik, Enstantane Öncelikli Pozlama, Diyafram Öncelikli Pozlama, Çoklu Pozlama, Otomatik Zamanlayıcı gibi 5 farklı moda daha sahip. Şimdi bilmeyenler için bu modları sıkıcı bir şekilde anlatmak istemiyoruz. O yüzden birkaç örnekle hangi mod, ne zaman kullanılır kısaca üzerinden geçeceğiz. Ayrıca daha iyi sonuçlar alabilmeniz için de birkaç ipucu vereceğiz.
İlk olarak bir polaroid makine alıyorsanız, arkadaşlarınızla birlikte çok fazla portre fotoğrafı çekeceğiniz aşikar. Güzel bir portrenin sırrıysa, iyi bir alan derinliği yakalamak. Bunun için I-2’de seçilebilecek 2 adet mod var. Bunlardan biri işin oldukça kolaylaştıran Otomatik Mod. Burada tek yapmanız gereken kendinizi odağa yerleştirmek. Daha sonrasında deklanşöre yarım bastığınızda I-2 her şeyi kendi otomatik ayarlıyor. Geriye de sadece fotoğrafı çekmek kalıyor.
Alan derinliğini daha efektif kullanmak istiyorsanız da seçmeniz gereken mod Diyafram Öncelikli Pozlama. Yalnız burada diyafram açıklığını sizin seçmeniz lazım. Bizim önerimiz f/8 gibi geniş bir diyafram açıklığı. Uygun deklanşör hızıysa, I-2 tarafından kendi ayarlanıyor. Sonrasında odağı yine deklanşöre yarım basarak kilitledikten sonra, netlikten emin olmak için vizördeki odak mesafesini kontrol etmek gerekiyor. Eğer ki vizörde el işareti varsa, ya deklanşör hızı çok yavaş demek ya da pozlama sırasında bir sorun olmuş demektir. O yüzden kamerayı ya sabit bir yüzeye koyun ya da tripod kullanın.
Gelelim Çoklu Pozlama’ya. Çoklu pozlama, en basit anlatımıyla iki fotoğrafın aynı fotoğraf karesinde elde edilmesi diyebiliriz. Aslında yabancı olduğunuz bir teknik değil. Eminiz internette birçok örneğini görmüşsünüzdür. Hatta daha iyi anlamanız için ekrana birkaç örnek de koyuyoruz. Bu modu nasıI kullanacağınızı anlatmayacağız, zira daha çok yaratıcı bir teknik olduğu için her şey sizin hayal gücünüze kalmış.
I-2’nin sahip olduğu son modsa Enstantane Öncelikli Pozlama. Ne işe yarıyor derseniz; hareket halindeki nesneleri de daha saydam ve bulanık bir şekilde çekmek ya da pan tekniği uygulamak için tercih edilen bir mod. Özellikle belgesel, aksiyon, spor ve doğa fotoğrafçılığında sıklıkla kullanılıyor. Belgesellerde avının peşinde koşan bir aslan gördüğünüzde anlayın ki bu mod ile çekilmiş. I-2’de Enstantane Öncelikli Pozlama’yı kullanacaksanız deklanşör hızını 1/250 ila 30 saniye arasında seçmeniz lazım. Diyafram açıklığınıysa makine kendi seçiyor. Sonrasında eğer çekeceğiniz özne hareket ediyorsa, kamera bulanıklığı kendisi yakalıyor.
Bunların yanında güzel çekimler yapmak istiyorsanız çok fazla ışığa ihtiyacınız var. İster kapalı bir alanda olun ister dışarıda gündüz veya gece çekim yapıyor olun, ekstra bir ışık kaynağına ihtiyacınız olması muhtemel. I-2 ise bu konuda size oldukça yardımcı oluyor. Eğer vizörde bir şimşek işareti görürseniz anlayın ki ortamda yeterli ışık yok. İşte bu noktada gösterge panelinin altındaki düğmeden flaşı açmanız lazım. Ancak I-2’nin flaşı 2,5m menzile sahip, dolayısıyla geniş alanları tam olarak aydınlatabilecek güçte değil. Bu nedenle nesneye yakın olmanız şart. Öte yandan kameranın üstünde 2,5 mm’lik harici bir flaş senkronizasyon portu mevcut. Buraya harici flaşınızı takıp da kullanabilirsiniz.
Fotoğraf Kalitesi ve Filmler
Modları bir kenara bırakırsak, çoğu kişi için bu modlardan daha önemli bir konu var; o da fotoğraf kalitesi. Açıkçası bu konuda I-2, hemen hemen beklediğimiz gibi çıktı. Renkler canlı değil, zaten beklentimiz de bu yönde değildi. Polaroidlerin karakteristik soluk vintage görünümü aynı şekilde korunmuş. Yalnız diğer polaroid makinelere göre daha keskin fotoğraflar çektiğini söyleyebiliriz.
Bunu daha net bir şekilde görebilmeniz için hem ofiste hem de açık alanda fotoğraflar çektik. Fotoğrafların kalitesi sizin de ekranda gördüğünüz gibi. Eğer ki retro fotoğrafları seviyorsanız, büyük ihtimalle hoşunuza gidecektir. Bu arada bizim kullanıldığımız filmler i-Type serisine ait renkli filmler. Aynı serinin bir de siyah-beyaz olan alternatifi var. Ayrıca I-2’de kullanabileceğiniz tek film seçeneği bu değil. Polaroid 600 ve Polaroid SX-70 serisi filmler de aynı şekilde destekleniyor.
Tasarım ve Kontroller
Tasarım açısından I-2, genel olarak markanın daha gösterişli duran Now serisinin aksine sade bir çizgide. Ancak üzerindeki koyu gri ve kırmızı vurgularla birlikte mat siyah gövdesi, kesinlikle Now serisinden daha şık duruyor. Gövdesi neredeyse tamamen plastik, ancak ucuz bir plastik değil; sağlam bir his veriyor. Üzerinde metal olan tek yerse lensin dış kısmı. Ağırlık olarak diğer Polaroid makineler gibi hafif değil. Elbette onlar kadar kompakt bir yapıda da olmadığından gayet normal bir durum.
Kontroller içinse I-2’nin üzerinde 3 adet düğme mevcut. Bunlar güç düğmesi, flaş düğmesi ve modlar arasında geçiş yapmaya yarayan ince bir düğme. Diğer taraftan öndeki kontrol tekerleğinin işlevi çekim moduna göre değişiyor. Örneğin manuel moddayken başta diyaframı ayarlasa da hızlı bir şekilde basıldığında enstantane hızını kontrol edecek şekilde değişiyor. Bunların haricinde üst tarafta diyafram açıklığını ayarlamak için bir tekerlek daha bulunuyor. Her iki tekerleğin de kullanımı kolay ve hassaslar.
Öte yandan I-2’ye film yerleştirmek oldukça basit. Yan tarafa konumlandırılan kaydırmalı tuş, lensin altındaki film kapağını açıyor. Buradaki film tepsisine yeni filmleri yerleştirip geri ittirmeniz yeterli. Sonrasında kamera otomatik olarak algılıyor.
I-2’nin vizörüyse belki de kameranın en kötü yanı. Zira parlamaya karşı çok hassas; bazen ekrandakileri görmekte zorlanıyorsunuz. Ayrıca vizörden baktığınızda alttaki bilgi ekranını görmek çok zor. Bununla birlikte vizör lensi iyi hizalanmış, yani görüntüleri kadraja tam olarak yansıtabiliyor. Eğer bizim gibi vizörden her şeyi görmekte zorlanırsanız Polaroid’in mobil uygulaması da mevcut. Kamerayı Bluetooth ile kolayca bağlayıp anında uygulama üzerinden kontrol sağlayabiliyorsunuz. Uygulamadan modlar arasında geçiş yapabilmek, diyafram açıklığını veya enstantane hızını ayarlayabilmek mümkün.
Son olarak I-2’yi devamlı yanınızda gezdireceğiniz için pil konusu da önemli. Polaroid kaç mAh olduğunu belirtmese de içerisinde 15 pakete kadar çekim ömrü sunan lityum-iyon bir pil barındırıyor. Bizim elimizde tek bir paket olduğundan bu ne kadar doğru test etme fırsatı bulamadık. Ancak devamlı açık tutmadığınız sürece bu süreyi bile aşabileceğini tahmin ediyoruz.
Sonuç
Toparlayacak olursak, Polaroid I-2 2023 yılında alınabilecek en yetenekli şipşak fotoğraf makinelerinden biri olmuş. Gerek sunduğu lens kalitesi gerek sunduğu özellikler açısından şimdilik karşılaştırabileceğimiz herhangi bir alternatifi yok. Fiyatı, başta da söylediğimiz gibi 24 bin lira, ancak oldukça niş bir kitleye hitap ettiğini, kalitesini ve bu alanda alternatifi olmadığını da bu fiyatın karşısına yazmak gerekiyor.