Yıllar önce Voyager ile "uzaylılara" gönderilen altın plaklar için yenileme zamanı

Uzun yıllar önce Voyager araçları ile uzaya gönderilen ve uzaylıların bulması beklenen altın plaklar için yeni sürüm planlanıyor. Peki bu altın plakların içinde neler var?

Voyager 1 ve Voyager 2 gemileriyle orijinal altın plakların derin uzaya fırlatılarak yabancı türlerle iletişim kurmaya yönelik ilk çabalarımızdan birinin üzerinden kırk yıldan fazla zaman geçti. Şimdi bilim insanları, potansiyel dünya dışı yaşamlar için Dünya gezegeninin 21. yüzyıldaki başka bir anlık görüntüsünü sağlamak amacıyla bu mesajın yeni bir sürümünü bir araya getirmenin yollarını arıyor.

Orijinal altın plaklar, dünya dışı yaşam formlarına günümüz insan toplumuna ve gezegenimizin hikayesine dair içgörüler sağlama umuduyla evrene gönderilen, hedefi olmayan bir mesaj gibiydi. Bu plaklar, 1977’de her iki Voyager uzay aracına yerleştirilen, Dünya’daki yaşamın nasıl bir şey olduğunu tasvir etmek için tasarlanmış ses ve görüntüler içeren iki altın kaplamalı fonograf kaydından oluşuyordu.

Kaydın içeriği Carl Sagan tarafından yönetilen bir komite tarafından seçildi. 55 dilden sözlü selamlaşmalar, çeşitli kültürlerden müzikler, bilimsel diyagramlar, doğal dünyanın ve insan kültürünün görüntülerinin yanı sıra matematiksel tanımlardan oluşan bir koleksiyon oluşturulmasına karar verildi.

Yeni bir araştırma makalesi, Şişedeki Mesaj (MIAB) adını verdikleri bir proje aracılığıyla, insanlık altın plakların yeni bir sürümünü yayınlasaydı, 1970’lerde oluşturulan orijinal mesajın hangi kısımlarının değişeceği sorusunu cevaplamayı hedefliyor.

Ekip, henüz başlangıç aşamasında olan bu proje ile daha geniş bir vizyonun ana hatlarını çiziyor. Bu yüzden kesin içerik henüz tartışılmadı. Ancak projenin nihai amacı, MIAB’ın bir kopyasını gelecekteki bir uzay görevinde uzaya fırlatmak ve ikinci bir kopyasını Dünya’da tutmak olarak belirtiliyor.

Çalışmanın yazarları, “Bildirimizi dünya dışı bir varlığın alma ihtimali zayıf olsa da, Dünya’da korunan kopyalanmış versiyon, uygarlığımız ve onun gelecek nesillere veya potansiyel olarak bir gün gezegenimizi ziyaret edebilecek akıllı türlere mirası hakkında paha biçilmez bilgiler sunacaktır” diye yazıyor.

Voyager 1, neredeyse 50 yıldır uzayda.

Yeni mesaj, orijinal plaklardan farklı olarak “dışarıdakilerin” insanlığı sabit bir görüntü veya ses kaydından çok daha derin bir şekilde gözlemlemesine olanak tanıma imkanı sunan videoları da içerebilir. Aynı zamanda bu mesaj, oyunlar veya bilgisayar kodları gibi diğer modern medya biçimlerini de içerebilir.

Peki ama uzaylılar mesajı nasıl anlayacak?

Ancak evrensel olarak anlaşılır bir mesajın nasıl oluşturulacağı sorunu hala devam ediyor. Bu mesajın dünya dışı zeki bir tür tarafından görülme ihtimali çok düşük olsa bile, onlarla nasıl iletişim kuracağımız büyük bir problem olarak öne çıkıyor. Başka bir yaşam formunun da çevrelerini bizim gibi görsel ve işitsel bilgilerle algılama ihtimali olsa da, evreni hayal bile edilemeyeceğimiz bir şekilde algılama ihtimali de bulunuyor. Yani, müzik ile bir çocuğun “merhaba” demesi arasındaki fark onlar için anlaşılması zor bir bilimsel soruya dönüşebilir.

Araştırmacılar, bu engelin üstesinden gelmek için, bilgilerin Dünya üzerindeki yaşamın temellerinden başlayarak insan toplumu ve bilimin daha karmaşık yönlerine doğru ilerleyerek kademeli aşamalarda çözülebileceği bir sistem oluşturulmasını öneriyor: “Mesaj hiyerarşik olacak: Her katman, her birinin anlaşılır ve bilgilendirici olması gerektiği ilkesiyle yönlendirilen, bir sonraki daha karmaşık katmanın kilidini açacak anahtar görevi görecek. Bu şekilde, videonun önceki katmanları daha sonraki katmanlar için bağlam sağlıyor.”

Sonuçta MIAB, türümüz ve başarıları için cazip bir reklam olabileceği gibi, deneyimlerimizi belgeleyecek bir zaman kapsülü de olabilir. Sagan’ın 1970’lerdeki altın plaklarının orijinal ruhu da tam olarak buydu.

Çalışmanın yazarları, “Amacımız, kolektif bilgimizi, duygularımızı, yeniliklerimizi ve özlemlerimizi, insan toplumuna, Dünya üzerindeki yaşamın evrimine ve geleceğe dair umutlarımıza ve kaygılarımıza ilişkin evrensel ancak bağlamsal olarak anlamlı bir anlayış sağlayacak şekilde paylaşmaktır” diye belirtiyor ve ekliyor: “İnsanları, bir tepkiyi başlatmak için gereken mesafe, zaman ve enerjiye bakılmaksızın etkileşime girmeye değer entelektüel, duygusal, şefkatli bir tür olarak göstermek çok önemlidir.”

Ancak bu, insanlığın karanlık tarafı konusunda da dürüst olmamız gerektiği sorusunu gündeme getiriyor. Muazzam kayıplara sebep olan yıkıcı savaşlarımızı, doğal dünyaya olan saygısızlığımızı ve psikolojik eksikliklerimizi de karşılaşmadığımız bu uzaylılara anlatacak mıyız? Henüz bu soru tam olarak cevaplanmış değil.

Araştırma makalesi AGU Earth and Space Science dergisinde yayınlandı.

Sonraki Haber

Forum