Yeni Veriyolu Teknolojileri
Paralel veriyolu teknolojisini kullanan PCI ve AGP, yerlerini 3GIO’ya bırakacaklar. CHIP Test Merkezi önümüzdeki yıllarda gerçekleşmesi beklenen bu görev değişiminin ardında yatan teknolojiyi inceledi.
3GIO teknolojisinin temel özelliği, bu teknolojiyle birlikte noktadan noktaya olan veri iletiminin seri bir şekilde gerçekleştirilecek olması. Bunlar chip’ler arasında, kartlar arasında ve chip ile kartlar arasındaki bir veri iletimi olabilir. Bu teknolojinin mimarisine baktığımızda, geriye dönük PCI desteğinin yanı sıra beş katmandan oluşuyor: En alttaki katman, fiziksel yani, Physical Layer olarak adlandırılıyor. İki adet birbirinden bağımsız sinyal iletim yoluna sahip olan bu katman, verileri alıp iletiyor. Onun üstündeki katman ise, veri iletiminden sorumlu ve Data Link olarak adlandırılıyor. Transaction katmanı ise protokolleri içeriyor. Onun üzerinde de Software Layer, yani yazılım ve sürücülerin yer aldığı katman var. Son katman ise plug and play fonksiyonunu içeren Config/OS katmanı. Gördüğünüz gibi bu yeni veriyolunun altında oldukça ciddi bir çalışma yatıyor. Hatta bu yeni veriyoluna o kadar çok önem veriliyor ki, AGP veriyolu bu yeni veriyolundan epey etkileneceğe benziyor. Söylentilere göre Intel’in isteği ile AGP 8X bu paralel veriyolunun son gelişmesi olacak. AGP 8X’den sonra ise 3GIO ile seri bağlantıya geçilecek.
Bant genişliğinde müthiş artış:
Saniyede 1.5 Gbyte’lık transfer hızı PCI Express olarak da
adlandırılan bu yeni teknoloji, paralel PCI veriyolu ile
karşılaştırıldığında seri olarak çalışıyor. Yani bu veriyolu aynı
anda 32 adet noktadan noktaya bağlantı kurabiliyor. 3GIO’nun 3.2
GHz’lik bir çalışma frekansı ve her bir veriyolu ile saniyede 200
Mbyte’e ulaşması bekleniyor. Daha sonra ise, bakır iletkenlerinin
sınırları zorlanarak, 3GIO’nun 12 GHz’lik bir çalışma değeri ile
1.5 Gbyte/saniyeye, yani 10 Gbit/saniye’lik bir hıza ulaşılması
hedefleniyor. 32 bit ve 33 MHz’de çalışan PCI veriyolu, buna
karşın, maksimum saniyede 133 Mbyte’lık bir veri transfer oranına
çıkabiliyor. Tabii bu hıza ulaşabilmek için Hot Plug özelliğine
sahip olan PCI Express’in, yüksek bir performansın yanı sıra daha
düşük bir gecikme zamanı ve daha iyi bir veriyolu kontrolüne sahip
olması gerekir. Ayrıca PCI’dan bildiğimiz 84 pin yerine daha düşük
bir pin sayısı kullanmanın sayesinde, workstation, server ve
desktop sistemlerin bu teknolojiye entegresi kolaylaşmakla
kalmayacak, özellikle mobil cihazlar için bu yenilik çok cazip bir
hale gelecek. Tabii veriyolu kontrolünü daha
da sağlamlaştırmak için pin ve kablo sayısı da artırılabilir.
PCI Express’te yaşanan bu yeniliklere karşın PCI veriyoluna uyumluluk ve geliştirilen sürücülerin de geriye dönük yazılımlarla sorunsuzca çalışabilmesi öngörülüyor. Benzeri bir durumu, VIA seneler önce V-Link ile denemişti. Via, V-Link teknolojisi ile veriyolu protokolleriyle sürücülerini PCI arabirimi ile uyumlu hale getirmişti. Ama bu yöntem o zamanlarda istenen etkiyi yaratmamıştı.
Bilgisayar sistemlerinin boyutu değişiyor:
Form faktöründe devrim Artış sadece transfer hızı ile sınırlı
kalmayacak, genişleme oranı da artacak. 1X ve 2X’in ardından 4X,
8X, 16X ve hatta 32X
veri yolları ile karşılaşacağız. Arttırılan bant genişliği ile
doğru orantılı olarak 3GIO ile değişik ürün tasarımları da
görebileceğiz. Bu seneki IDF Fuarı’nda Intel, PC endüstrisinin yeni
trendlerini göstermişti. Bu trendlerden biri çok küçük boyutlu PC
sistemleri idi. 3GIO arabirimine sahip olan bu sistemler, küçük
yapılarına rağmen bir Pentium 4 işlemcisini taşıyorlardı ve ısınma
sorunu da çekmiyorlardı. Hatta bu sistemlerde fansız bir soğutma
yeterli olduğundan, gürültü sorunu da ortadan kalkmıştı. Kapalı
kapılar ardından bize gösterilen bazı sistemlerde kart yerine kutu
şeklinde modüller kullanılıyordu. Bu modüller sayesinde bilgisayar
sistemlerinin donanım özellikleri çok hızlı bir şekilde
değiştirilebiliyordu.
Intel bu veriyolu ile yeni ve genel bir genişleme konseptini ortaya koyuyor. Çünkü modemden tutun Gigabit Ethernet Controller’ına kadar bu yeni teknoloji desteklenecek. Kısaca genişlemelerin artık bu veriyolu ile yapılması sağlanacak ve bu nedenle, bundan sonraki ürün gelişimi, tek bir arabirim olduğundan dolayı, çok daha sağlıklı olabilecek. Ayrıca maksimum performansın yanı sıra kullanım kolaylığı da artacak.
AMD, Intel’e karşı sessiz:
Hypertransport’un 3GIO benzerliği 3GIO’nun geliştiricileri olan
Arapahoe Working Group, Intel’in gözü önünde olan bir çalışma
grubu. Buna karşın
AMD’de Hypertransport Technology Consortium’u gözlüyor. Kısaca AMD
Hypertransport teknolojisini destekliyor. Daha önce Lightning Data
Transport, yani LDT olarak adlandırılan bu teknoloji 3GIO’da olduğu
gibi çeşitli sistemlerdeki chip’lerle önceki metotlara göre daha
etkili bir veri iletişimi sağlıyor. Yani 3GIO ve Hypertransport
teknolojisi birbiri ile çakışıyor. Çünkü birinin desteklediği
fonksiyonu diğeri de teorik olarak destekleyebiliyor. Bu
teknolojiyi eski sistemlerle kıyasladığımızda, teorik olarak tam 40
katı bir fark olduğunu görüyoruz. Bu sonuç da bize bu teknolojinin
ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. AMD ile Intel yeni bir
veriyolu savaşına girebilirlerdi, ama AMD’nin yeni I/O teknolojisi
olan Hypertransport’un aslında Intel’in 3GIO teknolojisinin bir
parçası olması, bu savaşı başlatmadan bitirdi. Gerçi her iki taraf
da bu gelişmeyi doğrulamıyor. Ama gidişata baktığımızda bu tür bir
değişimin her iki tarafın da işine geleceğini görüyoruz.
Sonuç:
3GIO diğer veriyolu teknolojilerine rakip gösterilmiyor Seri
bağlantı teknolojisi ile bire bir bağlantıyı kuran bu yeni
veriyolu, sistemin ihtiyaç duyduğu bant genişliğine daha esnek
davranabiliyor. Ayrıca PCI mimarisi ile aynı yazılım uyumunu
sağlayan veriyolu, her bir veri iletimi için farklı bir yol da
izleyebiliyor.
3GIO veriyolu paket yönlendirme protokolüne sahip olduğundan dolayı, CRC denetlemesi de yapılabiliyor. Bu sayede yüksek bir veri güvenliği ortaya çıkıyor. Bu da özellikle server sistemler için aranan bir özellik. 3GIO’nun diğer önemli bir özelliği ise, Hot-Plug fonksiyonunu desteklemesi. Bu sayede sisteme bağlı olan 3GIO birleşenleri, sistem açıkken bile takıp çıkartılabilirler. Yüksek bir performansa sahip olan bu yeni teknoloji ile çok yakında karşılaşacağımızı düşünmeyin. PCI Express 1.0 teknolojisi entegre edilmiş ürünler, önümüzdeki seneden sonra bekleniyor.Hatta bu yeni teknolojinin ilk olarak workstation’larda yer alması düşünülüyor. Server sistemlerinde bu teknolojiyi görmemiz içinse birkaç yıl daha zaman var. Tabii bu teknolojik gelişmeye şimdiden ayak uydurmak isteyen üreticiler de yok değil. Örneğin grafik chip üreticilerinin bu teknoloji ile yakından ilgilendiklerini söyleyebiliriz.
Bilgisayarlarda, bundan birkaç sene öncesine kadar, ISA slot’ları kullanılıyordu. Ama Industry Standart Architechture olarak adlandırılan bu kart yuvası, teknolojinin gelişmesiyle birlikte, emekliye ayrıldı. Bu slot’un görevi, donanım birleşenlerinin işlemci ile haberleşmesini ve veri transferini sağlamaktı. ISA veriyolu 16 bit’lik bir yapıya sahipti. Yani veriler, bilgisayarı oluşturan parçalar arasında 16 bit’lik gruplar halinde aktarılıyordu. Buna ek olarak her veri iletim işlemi de 8 MHz veriyolu hızında 2 saat çevrimi kadar sürüyordu. Kısaca bir hesaplama yaptığımızda 16 bit x 8 MHz / 2 = 64 Mbit/saniye, yani yaklaşık 8 Mbyte/saniye değeri ile karşılaşırız. Bu değer ISA slot’un hız değeriydi. Tabii işlemciler ve diğer donanım bileşenleri geliştikçe, bu değer düşük gelmeye başladı ve yeni mimariler geliştirildi.
Intel, ISA ve ardından geliştirilen Eisa veriyollarındaki zayıflıkları aşmak için 1992 yılında bir endüstri grubunun oluşumuna öncülük etti. PCI Special Interest Group adındaki bu kuruluş, tanıdığımız Peripheral Component Interconnect ya da diğer bir adı ile PCI mimarisini geliştirdi. Bu mimari günümüzün anakartlarında hala kullanılıyor. 8 MHz ISA 33 MHz PCI slot’u ile karşılaştırıldığında bu veriyolunun oldukça yavaş kaldığını söyleyebiliriz. Ama PCI mimarisinin tek avantajı bu değildi tabii ki! PCI veriyolunun işlemciden bağımsız çalışabilmesi, onu özel kılıyor. Bu sayede veriyolundaki veri aktarımı sırasında işlemci başka işlerle ilgilenebiliyor. Bu üstünlük sayesinde, PCI hala vazgeçilemezler arasında. Tabii PCI veriyolu da zamanla ufak tefek gelişmelere uğradı. İlk olarak 33 MHz’de çalıştırılan bu veriyolu, daha sonra 66 MHz’de çalıştırıldı. Buna ek olarak, artık 32 bit ve 64 bit değerlerde de bu veriyolunu görmek mümkün. Bu veriyolunun da özellikle ekran kartları için yetersiz gelmeye başlaması sonucu, AGP slot’u geliştirildi.
Accelerated Graphic Port, Intel tarafından özellikle yüksek performanslı grafik ve video desteği için özel olarak tasarlanmış bir veriyolu. AGP, PCI tabanlı olmasına rağmen, PCI’dan farklılaşan özelliklere sahip. Ayrıca, fiziksel, elektriksel ve mantıksal açıdan PCI’dan bağımsız. Birden fazla yuvaya sahip PCI’ın aksine, AGP daha çok bir sistemdeki video kartı için tasarlanmış yüksek performanslı bir bağlantı. Çünkü sistemde bir ekran kartı için sadece tek bir AGP portu bulunur. Bilgisayar sektörünün hiçbir zaman var olan teknolojilerle yetinmemesi, bizi yeni teknolojilerle karşı karşıya getiriyor.
Yeni bir veriyolunun geliştirilmesi:
3GIO, Arapahoe ve PCI Express Intel yine yapacağını yaptı ve
çeşitli üreticileri de arkasına alarak, yeni bir standart
geliştirdi. Bu yeni standardın adı 3GIO, Arapahoe ya da başka bir
deyişle Third Generation I/O. Compaq, Dell, Hewlett Packard, IBM,
Intel ve Microsoft gibi dev kuruluşlardan oluşan özel bir grup,
PCI’ın veliahdı olan 3GIO’yu PCI-SIG endüstri organizasyonuna
sundu. PCI-SIG donanım üreticilerini temsil eden ve 1992’den beri
PCI Local Bus’ı geliştiren bir kuruluş. Bu kuruluş, 3GIO gelişimini
yakından incelemekle kalmıyor, aynı zamanda standartlaşma
çalışmalarını da yürütüyor. Bu alışılagelmiş bir durum değil, çünkü
JEDEC adında bir grup da bellek modüllerinin standartlarını
denetlemesi ile ünlü. 3GIO ya da Arapahoe olarak da adlandırılan bu
veriyolu ile PCI ve AGP veriyollarının gelişiminin sonuna gelindi.
Bunun nedeni PCI arabiriminin Gigabit Ethernet ve Infiniband
teknolojilerinin gelmesi ile birlikte bant genişliğini
karşılayamayacak olması. Ayrıca chip’ten chip’e direkt bağlantıda,
3GIO ve HyperTransport teknolojilerinin daha iyi sonuçlar verdiğini
söyleyebiliriz.