Yeni internetimiz
İnternet durağanlıktan çok uzak ve gözlerimizin önünde sürekli değişiyor. Web kullanımını biçimlendiren yeni teknolojilere göz atıyoruz.
Çok değil, daha 2001 yılında, "dotcom" balonu patladı ve web için bir dönüm noktası oldu. Ama tökezleyip alaşağı olmak şöyle dursun, yepyeni uygulamalar ve düzenli bir şekilde çoğalan siteler sayesinde, Web önemini her geçen gün artırdı. Ama durağan (statik) sayfalar tarihe gömüldü artık. Şimdilerin anahtar kavramı üretkenlik ve yeni teknolojiler de bunun altından başarıyla kalkıyor. Günümüz kullanıcılarının emrine amade olan teknolojik seçenekler, alışageldiğimiz World Wide Web'in yüzünü değiştirebilecek potansiyele sahip. Web 2.0'a, eskisinin daha kıvrak, daha güçlü ve sezgisel sürümüne merhaba deyin.
Web'den yayın: Podcasting
Podcasting, internetten dağıtılabilen yeni video ve ses teknolojileri için kullanılan bir terim. Genel olarak iPod ve yayıncılık anlamına gelen "broadcasting" sözcüklerinden türediği inanışı yaygınsa da, podcast'leri dinlemek için iPod'a ihtiyacınız yok. Basit bir dille, podcast'lerin internetten indirilebilen, bir bilgisayar ya da taşınabilir oynatıcı aygıt üzerinde çalıştırılabilen ses veya video kayıtları olduğunu söyleyebiliriz. Video yayınları aynı zamanda "Vodcast" olarak da biliniyor. Dini konulu podcast'ler içinse "Godcast" tabiri kullanılıyor. Podcasting sizi amatör bir yayıncıya dönüştürmeyi hedefliyor. Yapmanız gerekenler, kayıtlarınızı hazırlayıp, "feed" denilen özel bir biçime dönüştürmek ve web'e yüklemek. Bunun için Audacity (www.audacity.com) gibi ücretsiz bir yazılım kullanabilirsiniz. Kayıtlarınızı dinlemek ya da izlemek isteyenler ise taşınabilir bir medya oynatıcıya ya da bilgisayara aktarmak için iPodder (www.ipodder.org) gibi bir yazılıma gereksinim duyacaklar. Podcasting yazılımları yeni podcast'ler olup olmadığını kontrol edip, varsa bunları indirebiliyor. Firmalar da bu kervana katılmaya başlıyorlar. Sözgelimi, Amerika Birleşik Devletleri'nin birçok eyaletinde ve şehrinde ya da Avrupa'da (örneğin BBC) birçok radyo istasyonu podcast işine giriyor. Hatta kimi radyo kanalları sadece podcast'lerden oluşuyor.
iPod ismiyle podcasting bu kadar yakı n ilgiliyken, Apple bilgisayarları konu dışında tutmak mümkün değil elbette. Firmanın podcasting'in başlangıcında parmağı bulunmasa da, Apple bilgisayarlar şu anda iTunes gibi podcast kayıt yazılımlarıyla, GarageBand ve Quicktime Pro gibi podcast yaratma araçlarıyla ve podcast dizinleriyle birlikte geliyor. iTunes müzik mağazasında 3.000'den fazla podcast abonelik seçeneği mevcut.
Podcasting'in kullanım olanakları neredeyse sonsuz. Çocukların ödevlerinden tutun da politik kampanyalara, dini konulardan konferans bildirilerine kadar uzayıp giden bir liste bu. San Fransisco Chronicle gibi bazı gazeteler, yaptıkları röportajları podcast biçiminde yayınlayarak bunu bir pazarlama aracı olarak kullanmaya bile başladılar. Podcast arama motorlarına www.podcast411.com ve video podcast listelerine www.vodstock.com adreslerinden ulaşabilirsiniz.
Yeni aydınlanma: Wiki
Wiki'ler kullanıcılara düzenleme (içerik ekleme, düzenleme ve güncelleme) olanağı tanıyan web siteleri. Wiki.org, "wiki" kavramını şöyle tanımlıyor: "Muhtemelen çalışabilecek en basit çevrimiçi veritabanı." Apple'ın HyperCard programlama ortamından ilham alan ilk wiki yazılımı, 1995'te, Ward Cunningham tarafından, bir sitenin içeriğini yönetmek üzere hazırlandı.
İsim babalığını, Hawaii dilinde "çabuk" anlamına gelen "wiki-wiki" sözcüğünün yaptığı wiki'ler, temelde herkesin ya da en azından izni olan herkesin kolayca yaratıp düzenleyebileceği web sayfaları. Halka açık oldukları için, birkaç özel wiki haricinde herkes wiki'leri dilediğ i gibi düzenlemekte serbest. Bu internet forumlarına benzese de, moderatörlerin olmadığı hemen göze çarpıyor. HTML sayfa yaratım süreci wiki motoru tarafından kolaylaştırıldığından, akıl almaz boyutlara ulaşan bilgi paylaşımı ve serbest işbirliği sağlamak mümkün oluyor.
Wiki'lerin yaratılışının ve güncellemesinin kolaylığı, bilgisayar tutkunları arasında göz açıp kapayana kadar yayılmalarını sağladı. Eğer çocuğunuz dönem ödevi için araştırma yapmak istiyorsa, Türkçe sürümü de "Vikipedi" adıyla her geçen gün gelişmekte olan Wikipedia çok iyi bir başlangıç noktası olabilir (www.tr.wikipedia.org). Wikipedia'nı n İngilizce sürümü, büyük olasılıkla dünya üzerindeki en büyük wiki (www.en.wikipedia.org).
Wikipedia anlayışı çok açık. Yakın zamanda Almanya'nın Frankfurt şehrinde düzenlenen birinci Wikimania konferansında, Wikipedia'nın yardımcı kurucularından Jimmy Wales, misyonlarını 2015 yılına kadar, "dünyadaki herkese, kendi anadillerinde yazılmış, serbest lisanslı bir ansiklopedi yaratmak ve ulaştırmak" olarak açıkladı.
Wiki hazırlamak web tarayıcınızın metin kutusuna yazı yazmak kadar kolay ve HTML'in o kafa karıştırıcı kodlarıyla uğraşmanızı gerektirmeyen araçlar da bulunuyor. Üstelik form doldurup kayıt olmanıza da gerek yok. Wiki sayfasına gidin ve oradan başlayın. Günümüzde bazı wiki sayfaları tabloların, resimlerin, metin biçimlendirmenin (kalın, atık yazı vb.) kullanılmasına izin veren düzenleme sistemlerine sahip. Bunlar her wiki motoru için farklılık gösterse de, ortak standartlara varma çabaları sürüyor. Asıl hipermetin geleneğinde, bağlantı vermek, doğrusallıktan uzak bir şekilde yapılır ve bu da başka sayfalara giden bağlantıların rasgele serpiştirilmesi anlamına gelir.
Wiki'ler tüm metin aramanın yanı sıra basit başlık arama imkânı da sunuyor. Ayrıca wiki'nin de Google'a bir yanıtı var: Metawiki adında bir wiki arama sitesi (http://sunir.org/apps/meta.pl). Peki, neden wiki'lere geleceğin aracı gözüyle bakılıyor? Yanıt, wiki'lerin doğasına özgü o basitlikte yatıyor. Kararların alındığı, e-postaların uçuştuğu, hesap tablolarının ve dokümanların el değiştirdiği, çok mühim bir iş toplantısını düşünün. Şimdi de farz edin ki, toplantı tutanaklarının son halini elinde bulunduran kişi tatile çıkmış ve hiç kimse hesap tablosunun en güncel halini bilmiyor olsun. Halbuki eğer şirket intraneti üzerinde bir "wiki toplantısı" yapılmış olsaydı, her bilgi kırıntısı, kolayca erişilebilir ve güncellenmiş halde olacaktı.
Günümüzün vazgeçilmez kavramlarından biri "ortak çalışma" ve bunun için en basit ve en etkili mecra da wiki. Gelecekte içerik yönetim sistemleri wiki tabanlı olacak. Kurumsal wiki'ler internetteki kuzenleri kadar serbest olmasa da, temelinde aynı ilkeler yatıyor. Ağ donanımlarının fiyatı düştükçe, wiki motorları açık kaynak kodlu olmaya başladıkça, bunları bir şirket ağına dâhil etmek de ucuzluyor. Takımlar arasında ve içinde bilgi paylaşımını kolaylaştırmayı hedefleyen bu yöntem, çiçeği burnunda kullanıcılar tarafından bile kolayca kullanılabiliyor.
Wikiler bir firmanın kullandığı her türden kurumsal verinin, örneğin Word belgelerinin, PowerPoint slayt gösterilerinin, PDF'lerin, hesap tablolarının ya da tarayıcı penceresinde görüntülenebilen her şeyin merkezileştirilmesi için kullanılabilir. Aynı zamanda e-posta ya da anında mesajlaşma gibi standart iletişim ortamlarına eklenmesi de mümkün. PHP tabanlı wiki'ler doğrudan şirket veritabanıyla bağlantı kurup ses ve görüntü dosyalarını çağırabilir. Bir wiki'nin işlevselliğinin tek bir sınırı var, o da uygulamayı yapan kişinin programlama becerisi. Kurumsal wiki çözümleri şu anda Atlassian (www.atlassian.com), Jotspot (www.jot.com) ve Socialtext (www.socialtext.com) tarafından sunuluyor. Firmalara gelince, wiki'lerden Nokia bilgi değişimi için, Michelin ise bir bilgi yönetim aracı olarak faydalanıyor. Kodak, Cingular, Disney ve Motorola da wiki kullanan şirketlerden. Uzun lafın kısası: Wiki'ler ucuz, esnek ve uygulaması kolay çözümler ve devasa bir yazılım yatırımı da gerektirmiyor.
Buluşma noktası: AJAX
AJAX'ın açılımı Asynchronous Javascript And XML ve web'de hızla yayılan birden çok teknolojinin birleşimini ifade ediyor. Google, yaptığı her şeyde bu teknolojiyi kullanmaktan çekinmiyor. Gmail'in neden Yahoo ya da MSN'den hızlı çalıştığını hiç düşündünüz mü? Ya da neden Google'dan yaptığınız tüm aramalar aynı sürede yanıt buluyor? Peki, Google Maps'in harita üzerinde gezinirken tüm haritayı yenilemediği dikkatinizi çekti mi hiç? (Görüntüyü sola kaydırmak için düğmeye bastığınızda sunucudan bu bilgi isteniyor, alınıyor ve görüntü güncelleniyor; üstelik sayfa yeniden yüklenmeden.)
Geleneksel Web uygulamaları, kullanıcının doldurduğu formların web sunucularına iletilmesi temeli üzerine kuruludur. Sunucu, yeni bir web sayfası göndererek yanıt verir. Sunucunun her seferinde yeni bir sayfa göndermesi zorunluluğu, yazılımların yerel yazılımlara göre daha yavaş çalışmasına yol açar. Hâlbuki AJAX uygulamaları web sunucusundan sadece ihtiyaç duyulan verileri alabilir. İstemci tarafındaysa JavaScript, web sunucusundan gelen yanıtı işler. Sonuçta daha tepkisel bir arabirim ortaya çıkar zira web tarayıcısıyla web sunucusu arasında değiş tokuş edilen veri miktarı büyük oranda azaltılmıştır. Sunucunun veri işleme süresi de azalır çünkü işin büyük kısmı istemci üzerinde yapılır.
Ne ilginçtir ki, AJAX aslında uzun bir süredir mevcut ama tarayıcılar arasındaki uyumsuzluk yüzünden neredeyse gözlerden uzak kaldı. AJAX uygulamalarıyla geleneksel web geliştirme arasındaki büyük fark, istemci tarafında JavaScript'in web sayfasını yenilemeksizin bir sunucudan veri isteyebilmesini sağlayan "remote scripting" özelliği. Bu sayede işlemlerin bir kısmı istemciye aktarılırken web sunucusunun yükü azalıyor. AJAX ile ileride çok daha hızlı web siteleri ve uygulamaları görmemiz mümkün olacak. AJAX'ı kullananlar sadece Google değil elbette. Microsoft da ATLAS adını verdiği kendi AJAX araç kitini yayınlamak üzere. Amazon'un A9 (www.a9.com) arama motoru ve Netflix'in (www.netflix.com) DVD kiralama platformu da AJAX'tan faydalanıyor. AOL da kullanıcıların fotoğraf albümlerini yeniden düzenlemesini, görüntülemesini ve değiştirmesini birkaç tıklamaya indirgemek için AJAX'a geçti. Dow Jones Market Watch'ta haber makalelerinin altında saniyede birkaç kez güncellenen, fiyatlar dalgalandıkça renkleri kırmızı ile yeşil arasında değişen hisse değerleri görüntüleniyor.
Kurumsal blog'lar
Blog'ları tanıtmaya hiç gerek yok. Birçoğumuzun ya kendi blog'u var ya da başkalarının blog'larına yorum bırakı- yor. Kimileri de pasif okuyucular olarak sadece blog'ları ziyaret etmekle yetiniyor. Teknik konulara yabancı olmayanlar için tekrarlayalım: Blog'lar (ya da weblog'lar) bir web sitesi biçiminde tutulan elektronik günlüklerdir. Kişiler ya da gruplar tarafından idare edilen blog'lar genellikle sıkça güncellenir. İçerik akla gelen her biçimde olabilir: Metin, fotoğraf, ses dosyası, bağlantı ya da yüklenebilen herhangi bir şey.
Blog olgusu dünyayı bir anda sardı ve bundan büyük şirketler de nasibini aldı. İster en sevdiğiniz pop yıldızının şu an neler yaptığından bahsedin ister endüstri alanınızdaki yenilikleri potansiyel müşterilerinize ulaştırın, bu iş için doğru ortam blog. Blog teknolojisi ayağa kalkıp sesinizi duyurma fırsatı sağlıyor.
Nike, Macromedia, Google, Yahoo ve General Motors girişimcileri de bunu uyguluyorlar. GM'in kurumsal blog'una gidip (http://gmblogs.com) ne demek istediğimizi daha iyi görebilirsiniz. Blog hem GM hisse sahiplerine hem de potansiyel müşterilere firmadan benzersiz bir görünüm sunuyor, böylece hem kendilerine hem de banka hesaplarına ek değer kazandırıyor.
Windows Live şaşırtıyor
1 Kasım 2005 tarihinde, Microsoft iki yenilik duyurdu: Windows Live ve Microsoft Office Live. Hiç olmadığı kadar güvenlik özelliğiyle donatılan bu ürünler ile firma daha kesintisiz ve zengin bir çevrimiçi deneyim sunmayı hedefliyor. Windows Live, tüm cihazlar ve internete bağlantı için ihtiyaç duyacağınız tüm yazılımların buluşma noktası olacak. Daha çok bireysel kullanıcılara hitap eden Live'ın neler sunduğuna http://ideas.live.com adresinden bir göz atabilirsiniz. Bu yeni sitede Windows Live beta servislerini denemek mümkün (soldaki kutuya bakınız). Windows Live, kullanıcılara bedava olarak sunulacak ve reklâmlarla desteklenecek. Ama abonelik ve işlem tabanlı hizmetler de bulunacak. Microsoft Office Live ise kurumsal kullanıcılar için tasarlanmış ve bir işyerini çevrimiçi yönetmek için gereken hizmetleri içeriyor. Office Live'ın birden çok sürümü olacak: Office Live Basics küçük çaplı bir işletmenin internette mevcudiyetini duyurması için gereken şeyleri içerecek: Bir alan adı, 30 MB kapasiteli depolama alanı ve reklâm destekli bir model sayesinde, ücretsiz beş adet Web e-posta adresi.
Google rekabeti ateşliyor
Office Live'ın 20'den fazla iş uygulaması içeren abonelik bazlı servisleri de var ve bunlarla proje, satış, müşteri yönetimi, harcama raporları, zaman ve hesap yönetimi, güvenli iç ve dış birlikte çalışma gibi günlük iş görevlerini otomatize etmek mümkün olacak. Office Live hizmetleri 2006'nın ilk aylarında, ilkin sadece ABD içinde ve davetiye esaslı bir şekilde duyurulacak. KOBİ müşterileri www.officelive.com adresinden kayıt yaptırabiliyorlar.
İçinizde bir déja vu hissi oluştu mu? Belki de Microsoft'un tüm kanalları tek bir platformda buluşturma girişimi, Google'a meydan okuma çabasının bir ürünü. Ama bu şimdiye kadar Google'ı n az ya da çok başardığı bir şey. Bu yüzden de ileride göreceklerimize şekil veren Microsoft değil de Google. fiöyle ya da böyle, nihayetinde Web 2.0'a giden taşları döşeyen bu savaştan kârlı çıkanlar kullanıcılar olacak.
Savaş Murat Alkım