VDSL2 ve Türkiye'de internete bağlanma sanatı
Çevirmeli ağdan VDSL'e. VDSL teknolojisi hakkında bilmek istediğiniz her şey bu çarpıcı makalede!
Ünlü programcı Serkan Polat, CHIP Online okurları için özel olarak derledi: Çevirmeli ağ kullanarak internete bağlandığımız günlerden VDSL'in performansını tartıştığımız bugünlere Türkiye'de internete bağlanmanın tarihçesi, komik olaylar ve teknolojinin vaat edip de başaramadıkları. Hepsi bu çok özel makalede...
İnternetle ilk tanışmalar
Geçenlerde Azerbaycan'dan bir misafirim geldi. Konuşma esnasında
bana bir soru sordu, dedi ki "İnternet'e bağlandığında telefon
hattı meşgul çalıyor mu?", bir an durdum , afalladım, anladım ki
dial-up bağlanıyorlar. Ve 90'lı yıllarda yaşadığımız çilekeş
internet dönemleri aklıma geldi. bir kısmınız hatırlar belki,
telefon hattı üzerinden dial-up bağlandığımız zamanlar vardı :)
14.400 bps modemlerle bağlanırdık, ilk bbslerle başladığımız maceranın sonunda internet ile tanıştığım ilk günü bugün gibi hatırlarım. aidata net ten internet paketi almıştım, ilk bağlandığımda, "ee şimdi ne oluyor, ne yapılıyor bu internetle" demiştim. Çünkü ne İnternet Explorer nede başka bir şey vardı. IRC'ye girdiğimizde, zurna denen kanalda o zamanlar 2 kişi vardı. Biri gumba(sevgili mennan kardeşimiz, acaba şimdilerde ne yapıyor), digeri eşşekherif'ti.
Windows 3.1 zamanında dial-up penceresi olmadığından trumpet isimli programla internete bağlanırdık. Beyaz bir pencere açılırdı, atdt 0822xxxyyzz şeklinde yazar, username: yazısı gelirdi, kullanıcı adımızı ve şifremizi girdikten sonra, karşımıza ppp> diye bi ekran gelirdi, pppd yazıp enter'a basınca, internete bağlanmış olurduk. Eğer internal bir modem kullanıyorsanız, irc de chat yaptığınız zaman, internet bağlantısının koptuğunu anlamazdınız. Kimseden bir cevap gelmiyorsa, koptuğunuzu anlar, trumpet ile tekrar bağlanırdınız. O yüzden bir kısım insan external modem alırdı, ve hatta o dönemlerin en popüler modemi usrobotics marka external modemdi. Çünkü bu modemlerin üzerinde yanıp sönen ışıklara bakarak koptuğunuzu anlardınız.
Windows 95 zamanları geldiği dönemlerde ise Windows'un kendisinde bağlantı penceresi vardı, ordan bağlanırdık. Hatta Linux kullanmaya başladığımızda, o zamanlar Murat Arslan'ın yazdığı dial-up scriptleri vardı, onlarla bağlantı kurardık.
33. 600 modemlerin kullanıldığı o zamanlarda, 2-3 kb ile
indirirdik, bir gün Doruknet'te datcrack 56kb lik hatların
açıldığını söylediğinde, gözlerimiz yaşlarla dolmuştu. Hatta bir
arkadaşımız 2 tane telefon hattı alıp , 2 tane usrobotics modemi
paralel bağlayıp, 2 kat hızlı bağlanırdı. ilk 56kb modemi o almıştı
ve 5.5 kb ile download yaptığını söylediğinde, evine doluşup
"vaaaay beee, hıza bak" derdik. (gerçi Amiga zamanlarında da ilk 20
MB - evet yanlış duymadınız 20 MB - hard disk çıktığında da aynı
tepkiyi vermiştik, "yir-mi mega byte, doldur doldur bitmez
derdik"). 56Kb modemler çıktığında, birde protokol diye bir
problemimiz vardı, k56flex ve v90 standartları vardı, bağlandığınız
servis sağlayıcıda karışık olurdu bu modemlerden, şansınıza
herhangi biri düşebilirdi. Modemin çıkarttığı ciijjt vııjt sesleri
dinleyip , "evet abi k56flex bağlandı" Ya da "v90 da handshake'i
tutturamadı, hız düşüyor, şimdi 33600'e indi", "ya anne yaaa
telefonu kapat yaa, düştüm" türünden konuşmalar yaşardık.
Sanki tarih gibi. Ama hakikaten öyle günler geçirdik. çünkü telefon hatları o kadar kötü o kadar kötüydü ki, bazen bağlantı koptuğunda, 1-2 saat tekrar bağlanamadığımız olurdu. Millet internet kullanmak için telefon hatlarına hücum ettiği için, ortalama 40-50 saniye telefon konuşmasına göre tasarlanmış bu kablolar, böylesi bir yoğunluğu kaldıramıyordu.
Ve ADSL geldi…
Hani derler ya, "silah icad oldu mertlik bozuldu", bu ADSL icad oldu mertlik bozuldu. 20 yaşın altındaki gençlere bunları anlattığımda, dehşetle dinlediklerini fark edip, "acaba çok mu yaşlandık" diye düşünmeden kendimi alamaz oldum. Önceleri 128kb falan derken, hızlar geldi çattı 32mbit seviyelerine. Benim gibi eski dönemleri (kendime göre eski :) ) görmüş biri için, 9600 bps modemleri görmüş biri, 32 mbiti duyunca, NASA'da roket mühendisi gibi hissediyor kendini.
Gerçi bu ADSL'e geçiş te öyle çok basit olmadı. yetersiz port, her bölgede olmayan hizmet, problem çıktığında muhattap bulamadığınız kurumlar. Çok sancılı ADSL abonelik başlangıcı yaşayan insanlar bilirim, ki bunlardan biri de benim. Oyun oynamak için bağlattığım ADSL aboneliği, 2 gün çalıştıktan sonra, tam tamına 28 gün çalışmadı. Her gün ama her gün telefon açmama rağmen, karşıma çıkan görevlilerden şöyle yanıtlar aldığımı, çeşitli forumları o dönemler takip eden bir çok arkadaşımız, yazdığım "iyi niyet" yazılarımdan hatırlar.
Telefondaki bayan: Beyefendi siz ADSL kullanamazsınız, sizin ADSL aboneliğiniz yok, hatta siz hiç ADSL abonesi olmamışsınız.
Ben: Ama nasıl olur hanımefendi, 2 gün çalıştı, sonra çalışmadı.
Tb: mümkün değil, lütfen hattı meşgul etmeyin (telefonu yüzüme kapattı)
Ya da başka bir gün aradığımda
Telekom görevlisi: Beyefendi burada çok komik bir durum var
Ben: neymiş söyleyin de beraber gülelim
Tg: şimdi solumdaki bilgisayarda varsınız, ama sağımdaki bilgisayarda yoksunuz. ha ha ha
Ben: insan dediğiniz kuş misali, bir gün orda bir gün burada. Peki ne demek bu?
Tg: şimdi sizin ADSL bağlantınız var, ama ADSL aboneliğiniz görünmüyor. Yani aboneliğini henüz işleme alınmamış ama biri hattınızı açmış bizden.
Ben: peki nasıl olur da 2 gün bağlandım?
Tg: işte bende onu soruyorum, aboneliğinizi onaylamadan nasıl size internet verdiler
Ben: ooof offff...
Bu aşağıdaki de gerçektir...
Tg: Beyefendi bu bizi aradığınız numaradan mı interente bağlanıyorsunuz?
Ben: Evet, bu hattı kullanıyorum
Tg: Ama beyefendi, telefonla konuşurken internete
bağlanamazsınız ki.
sessizlik
Ben: Hanımefendi ben Telekomu aradım, manavı değil. ADSL kullanıyorum ben yaa...
... ve bu da gerçek...
Tg: Beyefendi aylık ücretinizi ödememişsiniz görünüyor, o yüzden hattınız kesik
Ben: Ya kardeşim nasıl olur, topu topu 2 gün çalıştı zaten, 10 gün oldu toplam, nasıl ödememiş olabilirim kullanamadığım şeyi. Üstelik haftada bir mi fatura yolluyorsunuz?
Bazen perşembe-cuma günleri çalıştı, ama cuma akşamı oldu mu, tüm hafta çalışmaz oldu. Üstelik telekomu aradığınızda , "ee nöbetçi benim, teknik kimse yok, pazartesi arayın" şeklinde cevaplar aldım.
Neyse 28 günün sonunda, gidip dilekçe ile aboneliğimi iptal ettirdim, ve aynı akşam ADSL çalışmaya başladı.
Ve mutlu son - VDSL2
Abarttığımı düşünenler olabilir, isteyen Gani Müjde'nin o dönemlerdeki ADSL abonelik maceralarını yazdığı makalelere internetten ulaşabilir. Onunki benden de vahim. Böyle ADSL zamanları oldu tabi, ama her sancılı dönemin sonunda güzel günler de geldi tabi. (tübitak'ta serbest bölgeye bağlattığımız ADSL aboneliği var ki, onu anlatsam tek başına kitap olur).
Bir dönem de, yeterli port yok diye aylarca ADSL abonesi olmayı
bekledik, ama hepsi geldi geçti.
Neyse sonuçta olay geldi dayandı 32mbit'lere. Sürekli internette
reklamlarını duyuyoruz, yer gök VDSL2. . Peki şimdi bu VDSL2 ne
acaba? Bunca tarihi yaşamış biri olarak biraz şüphe ile yaklaşıp,
"bakalım bundan ne çapanoğlu çıkacak" diyerek başladım araştırmaya.
Önce ADSL2 sonra VDSL2.
ADSL ve VDSL teknolojileri
Google'da araştırınca şöyle diyor:
ADSL2:
ADSL2 adlı yeni bir standartla; ADSL ailesi performansını ve
sunulan özellikleri daha üst seviyelere çıkarmak üzere. ADSL2
olarak adlandırılan G. 992 3 ve G. 992, 4 standartları ITU
(International Telecommunication Union = Uluslararası
Telekomünikasyon Birliği) tarafından onaylanmış durumda. Bu yenilik
ile birlikte veri aktarım hızlan artacağı gibi kontrol özellikleri
ve uyku modu gibi yeniliklerde ufukta görünüyor. Diğer can
alıcı yenilik ise santrale olan uzaklıkların eskisi kadar sınırlı
olmaması. Yenilikler bu kadarla da bitmiyor Bu yeni
standartları takip edecek olan bir sonraki nesil gelinme ise ADSL2+
olarak adlandırılan G. 992. 5 standardı olacak. ADSL2+ standardının
getireceği hız limiti ile birlikte şu an kullanmış olduğumuz ADSL
bağlantısı hız limiti 3 katına ulaşacak.
Bilindiği gibi ADSL standardı ile elde edilebilen en yüksek indirme hızı 8 Mbit/saniye. ADSL2+ ile vaat edilen en yüksek indirme hızı ise 25 Mbit/saniye, Bu değer ADSL2 içinse 12 Mbit/saniye. Santrallere olan uzaklıklar ile ilgili gelişmeler de sevindirici.
Türkçe meali: ADSL teknolojisine benzeyen bir teknoloji. eskiden evinizin telekoma uzaklığı bağlantı hızınızı etkilerken, kabloların yapısındaki eksiklik ve düşük kalite malzeme yüzünden bağlantı problemliydi. Şimdi ise kablolar bir miktar değişti, bu teknoloji mesafelerin problemini azaltmakta. . Ama tamamıyla engellememekte. ADSL de hız maksimum 8mbit. ADSL2+ ta ise 25mbit. O da simetrik değil. Yani indirme hızınız ile gönderme hızınız eşit değil. Arada ses bilgisi vs de gidiyor. Yukarılarda bahsettiğim v90 lar ve k56flex ler gibi yeni standartlar kullanılıyor. Bu standartlar sayesinde veriler iyice sıkıştırılıyor ve aynı hat üstünden daha çok veri gönderilebiliyor.
VDSL2:
Very High Speed Digital Subscriber Line 2 (Çok Yüksek Hızlı Dijital
Abone Hattı 2) olarak açılan VDSL2, günümüzde DSL teknolojisinin
ulaştığı zirve noktası.
VDSL teknolojisinin ilk zamanlarında uzun mesafelerde iletim hızı
yüksek düşüşler gösteriyordu; fakat VDSL2 ile 1km mesafede bile
iletim hızının 50Mbit'e kadar korunabildiği, ayrıca 1. 5km
üzerindeki mesafelerde de ADSL2+ ile aynı performansa sahip olacağı
belirtiliyor. Mevcut telefon hatları üzerinden internete ADSL' den
daha hızlı erişim imkanı sunar. VDSL2 hizmeti, saniyede 16 megabite
kadar download/1 megabite kadar upload ve saniyede 32 megabite
kadar download/1 megabite kadar upload imkanı sunar.
Türkçe meali: Verileri iyice sıkıştırdık. Çok zorlamayın, Telekoma uzaklığınız 1.5 km den fazla ise, ADSL2+ performansı alırsınız. Yani kablolar hala iyi değil. Her ne kadar büyük bir kısmında fiber kablolama olsa da...
Fiber kablo nedir diye merak edenler için
Bir adamın Einstein'a sorduğu gibi: 'sayın Einstein, ben bir
ticaret adamıyım, fizikten falan anlamam, bu genel görecelik falan
filan zırvalarını bilmem. Lütfen benim anladığım dilden,
bulduğunuzu iddia ettiğiniz şeyi basitleştirerek anlatır mısınız?',
Einstein'ın cevabı ise "bir şey bulmadım. Sadece bir şeyler
kıpırdanıyordu. Ben de onu gördüm". Ben de size öyle anlatmaya
çalışacağım, sanmayın ki ukalalık edip kendimi Einstein'ın yerine
koydum. Alelade basit bir internet kullanıcısıyım ben.
),
Basitçe, saç telinden daha ince bir cam borunun etrafı, daha yüksek indisli (yani ışığın dışarı çıkmasını engelleyecek) bir kılıfla kaplanır. Hafif esnek bir yapıya sahip olan bu kablo, öyle komple düğüm atacak kadar da esnek değil. Bu borunun bir ucunda, gelen elektrik sinyallerini, ışık sinyalleri haline dönüştüren bir verici, diğer ucunda ise bu ışığı alıp tekrar elektrik sinyallerine dönüştüren alıcısı olan bir teknoloji.
Yani kablo içinde ışık gidip geliyor, yanıp sönerek 1-0 şeklinde veri gidip geliyor. Giden verinin hızı her ne kadar ışık hızında da olsa, göndericinin kodlama hızı ve alıcının çözme hızı yüzünden kısıtlamaları olan, aslında süper hızda bir teknoloji. Teorik olarak bir kablodan binlerce kişi aynı anda telefon görüşmesi yaparken, binlerce kişi internet bağlantısı kullanabiliyor (hatta hatırlarsanız bu kablolardan bir demeti bir grayder operatörü kazı yaparken koparmıştı da, 1-2 gün istanbul Anadolu yakası ile Avrupa yakası arasındaki iletişim komple kopmuştu).
Fakat bu iki uçtan sonra yine bakır kablo olduğundan yine veri kayıpları söz konusudur. Kaldı ki telefon kabloları bakırdan olduğu için, kendisi de bir direnç kaynağıdır. Dolayısı ile fiber olan yerlerde bağlantı problemi olmazken, bakır kablonun doğası gereği, belli bir mesafeden sonra bu kablolardan geçen veri, belli bir mesafeden sonra özelliğini kaybediyor. Analog sistemlerde (televizyon ve telefon konuşmalarında) biz buna parazit ve "adana aradan çık" diyorduk, lakin internette böyle bir şey söylemek mümkün olmuyor. Yani telekom her ne kadar heryerde fiber döşedik dese de, bir noktadan sonra bakır kablolara dönüyor işin ucu.
Yani bu teknolojiler ne kadar iyi olsa da eğer şanslı iseniz, eviniz modern telekom santral ya da pop noktalarına yakınsa, problemsiz olarak bunları kullanıyorsunuz. Enfes hızlarda internete bağlanıyorsunuz.
Performansı etkileyen faktörler
Kısaca açıklamak gerekirse VDSL, kısa mesafede hattın uzunluğuyla ters orantılı olarak yüksek hız data transferi sağlayan bir teknolojidir. Upstream olarak 300 metrede maksimum 51 ila 55Mbps hız desteklerken, 1500 metre sınırında 13 Mbps civarı hızlar elde edilebilir.
Mesela:
13. 8 Mbps 1500 m
27. 6 Mbps 1000 m
55. 2 Mbps 300 m
Öte yandan, "VDSL, hata düzeltme olmaksızın data aktarımına da izin vermektedir. Bu sıkıştırılmış video transferi yapılmasına izin veren bir data iletişim tekniğidir" deniyor. Bunu şöyle açıklamak mümkündür; mevcut veri transferinde, mesela bir arkadaşınıza bir dosya yolladığınızda, bu dosya bir sürü ufak paketlere bölünür, her pakette "kimden geldiği, kime gideceği, toplam paket sayısı, bu paketin numarası, her paketin büyüklüğü, gönderilme zamanı" gibi bilgiler eklenerek yollanır.
Bunu en basit şöyle düşünebilirsiniz, apartmanda çatıdan bir borunun içinden, 2. kattaki Ahmet beye bir kilo baklava yolluyorsunuz, ama baklavaları tek tek atıyorsunuz, ama boru her eve açılıyor. Ahmet beyin baklavayı yemesi için, kimin gönderdiğinin, kime gideceğinin, kaç tane baklavanın olduğunun, bu gelenin kaçıncı baklava olduğunun bilgilerinin her baklavaya eklenmesi gereklidir ki, Ahmet bey 8 numaralı baklavayı almadığında "hoop bi dakka 8 numaralı baklava gelmedi" diyebilsin. Ayrıca borunun ucunda bekleyen diğerleri, paketi açıp "haa bu bize gelmemiş" diyip, paketin devam etmesini sağlaması gerekir. İşte aslında internette gönderdiğiniz dosya da bu mantıkla gider. Buna TCP/IP protokolü diyoruz. Gerçi uyanık birisi "aha bu paket bana gelmiş" diyerek, gelen paketleri kendine de alabilir ve içindeki cevizi fındıkla değiştirip paketi aynen gönderebilir. Ki buna da paket dinleme ve paket değiştirme diyoruz. Bu da ayrı bir yazı konusudur.
Neyse sonuçta tcp/ip güvenli olarak paketlerin karşı tarafa iletildiğinden emin olmak ister, karşı taraftan da sürekli paketlerin vardığına dair onay bekler. Bu da ekstra vakit ve ekstra pakette büyüme, yavaşlama yaratır.
Ama siz giden paketin gidip gitmediği ile ilgilenmiyorsanız, olduğu gibi paketi iletiyorsanız, yani televizyon görüntüsü, radyo, film vs gibi (ki bazen televizyonda renkler kutu kutu olur ve hafif kayma olur, işte bu aradaki bazı paketlerin kaybından dolayı oluyor) buna da UDP deniyor, böylece daha fazla miktarda veriyi aynı yoldan yollayabiliyorsunuz.
Ayrıca Google diyor ki:
VDSL teknolojisi büyük bir oranda ADSL teknolojisine benzemektedir.
Fakat ADSL daha uzun mesafelerde de çözüm getirebilmesiyle beraber,
çok daha karmaşık bir teknolojidir.
VDSL, telefon hatlarının karakteristikleri halen tam olarak anlaşılamadığı için, araştırma aşamasında bir teknolojidir. En büyük bilinmeyen ise VDSL 'in güvenli olarak gönderilen paketleri ne kadar uzaklıktaki bir mesafeye taşıyabileceği. Bu sorun ADSL, ISDN ve telefonlaşmada herhangi bir sıkıntı çıkarmazken, VDSL 'in kullanacağı frekansta sorunlarla karşılaşılmaktadır.
Yani. . . yukarıda anlattıklarımızı onaylıyor :) diyor ki, VDSL o kadar yüksek miktarda datayı sıkıştırıyor ki, arada voltaj gidip gelmesi, voltajda azalma ya da artma, kabloların geçtiği yerdeki ısı farklılığı, yakınlarından yüksek frekans yayan cihazların geçmesi, kablo döşeme tekniği vs kritik önem taşıyor. Yani, bazen 1. 5 km de 13 mbit alıyorken, şu işe bakın ki 500 metrede 2 mbit alamayabilirsiniz! Çünkü tamamıyla size gelen kablonun yolda geçirdiği çetin yol koşulları, verilerin güvenli ve doğru gitmesine etki ediyor. Oysa bu problem ADSL, ISDN ve normal telefonlaşmada yok.
VDSL'in video ve asimetrik veri iletişiminde ATM hücre biçimini kullandığı varsayılmaktadır. Esas zor olan VDSL 'in non-ATM biçiminde (mesela geleneksel PDH yapısında) ve genişband hızlarda (T1/E1 hızından daha yüksek) simetrik kanallar arcılığıyla nasıl veri taşıyacağıdır. VDSL üst seviye iletişim kurallarından tamamıyla bağımsız değildir; şöyle ki birden fazla uçbirim cihazını bağladığınızda bağlantı düzeyi biçimini bilmek zorundasınız
İşler iyice kızışıyor ve karmaşıklaşıyor.
VDSL2 sayesinde, kullanıcılar Triple Play denilen ses, görüntü, veri, yüksek çözünürlüklü HD Video interaktif oyunlardan kesintisiz faydalanabilecekler. 30Mbit'lik internet hızı saniyede yaklaşık 8MB'lık indirme hızına olanak sağlarken upload yani yükleme hızı 1Mbit ile sınırlandırılmış. 8Mbit'ten 32Mbit'e kadar olan bütün bağlantı seçeneklerinde upload hızı 100KB/s seviyesinde tutularak internet kullanıcılarının PC'lerini sunucu gibi kullanmaları engellenecek. Torrent ve E-Mule gibi paylaşım platformlarının yanı sıra, oyun ve web sunucusu kurmak isteyen kullanıcılar yine Telekom'un 10Mbit'lik direkt hatlarını fahiş fiyattan kullanmaya mecbur kalacaklar.
Yani Telekom diyor ki, ben sana bu hızı verdim, sen ses görüntü, veri, video indir. Ama kimseye yollama. . Kimse ile Bir şey paylaşamazsın. Bu hızı verdik diye abartma, evde sunucu falan kurmaya kalkma.
Ayrıca, ADSL kullanıcıları mevcut modemlerini VDSL de kullanamayacaklar, yeni modem almak zorunda kalacaklar. Küçük Optik Ağ Ünitesi (ONU), fiber kablolama, arayüzler ve gerekli cihazlar düşünüldüğünde VDSL maliyetinden çok daha pahalı bir sistemdir.
Türkiye'de kablonun elverişli olduğu şehirlerde sunulan VDSL2 hizmeti ilk etapta 73 il 450 lokasyonda verilecek. Yani dediğim gibi, altyapı müsaitse olacak.
Elektrik hatları ve fiber optik internet?
Bazılarınız sorabilir, İngiltere'de elektrik hattından internet kullanılıyor diye. Evet o ülkelerde, elektrik hattı tüm şehri çevrelediği ve elektrik kabloları da çok sağlam ve düzgün döşendiğinden, bu kablolar üstünden yüksek hızda internet bağlantısı mümkün ve uygulanmaktadır. Lakin ülkemizde bunu kullanmamız söz konusu bile olamaz, çünkü santralde üretilen elektrik, şehirlere kadar gelene kadar %10-12 civarı doğal sebeplerden kayba uğrarken, şehirden evlere gidene kadar %70 civarı kayba uğruyor. . :)) komik mi geldi? Kaçak elektrik işte. . O yüzden elektrik kaçıranların çaldığı enerjinin parasını %20 zamlar halinde ödüyoruz. Düşünün ki bu hattın üzerinden veri geçecek bir de. Bazı bölgelerde kablolar birbirine değmeyebiliyor, elektrik geçiyor (ark yapıyor) fakat data geçemiyor. Bir dönem Tedaş (dağıtım aş), Teiaş (iletim aş), Teüaş (üretim aş), enerji hattı üzerinden haberleşip, evlerdeki elektrik kullanımını bu yolla ölçmek, merkezi bir sistemde bunu depolamak istiyordu (gerçi halen istiyorlar). Fakat altyapı eksikliği yüzünden bu bile henüz mümkün olamadı. O yüzden şimdilik elektrik hattı üzerinden interneti de unutun.
Birde fiber internet hizmeti veren firmalar var ülkemizde, onlar da yeni yeni başladılar. Bunda da bilinmesi gereken şey, fiber kablo altyapısının bulunduğunuz semtlerde ve mahallelerde olması gerekli, şimdilik Ataşehir ve Ataköy'ün bazı bölgelerinde olduğunu duydum. Bu da alternatif bir çözüm. Üstelik bu çözümde 100mbit'e kadar hız isteyebiliyorsunuz. Fakat burda da yine özel modemler ve kablo maliyetleri vs var.
Cenk Tarhan'ın notu: Eve bağlattım, denemeler
yapıyorum. Bir süre sonra deneyimlerimi okurlarımız ile
paylaşacağım zira o konuda da konuşulacak çok ama çok şey
var...
Sonuç olarak...
Peki bu kadar VDSL2 ile ilgili olarak bir sürü karamsar tablo çizdik, peki bize ne tür avantajlar getirecek?
Buna göre 700 MB büyüklüğündeki bir VCD filmi 1mbit bağlantı ile
2-3 saat, saniyede 4 megabitlik internet hızıyla bilgisayara
indirmek 29 dakikayı bulurken, 32 mega bit hızındaki VDSL2
teknolojisiyle 4 dakika sürecek (telefon hattından dial-up
bağlansaydınız, kaç gün süreceğini söylemek bile istemiyorum).
Yüksek hızda internet olduğu için, canlı Tv yayınları, kişisel
televizyon yayınları (kişiye özel yayın), yüksek kaliteli video
konferans, kaliteli ve çok ucuz telefon görüşmeleri
yapılabilecek.
Öte yandan, korsan piyasası yaşadı! Artık her yerde HD korsan
filmler bulmak kolaylaşacak.
Yazıcıoğlu pasajının etrafında gizlice yanınıza yaklaşan "CD var,
oyun var" dedikten sonra uzaklaşan arkadaşlar bundan böyle "full
eyçdi film var abi" diyecekler. Kalın sağlıcakla...
Serkan Polat