Uzaydan Geldiği Tespit Edilen Yeni Sinyal, Diğerlerine Hiç Benzemiyor
Araştırmalar tamamlanmadan internete sızan gizemli "sinyal" bulgusu bir kez daha kafaları karıştırdı. Bu sinyal, daha önce Uzaydan gelen diğer sinyallere hiç benzemiyor. İşte ilginç durumla ilgili bilinenler
Search for Extraterrestrial Intelligence'ın
(SETI – Dünya Dışı Akıllı Yaşam Araştırması) bir parçası olan
Breakthrough Listen projesi, henüz
açıklayamadıkları bir sinyal keşfedildiğini açıkladı. Bu sinyal,
gökyüzünün Proxima Centauri'yi de içeren kısmından
geliyor. Araştırma içerisindeki pek çok kişiyi muhtemelen rahatsız
edecek bir şekilde, bu bulgunun haberi analiz devam ederken
internete sızdı ve (normal olarak) pek çok kişi muazzam bir şekilde
kendi sonuçlarına ulaştı. Verileri araştıran kişiler bu sinyalin
uzaylı bir uygarlıktan gelme ihtimalinin çok düşük olduğunu, ancak
1977'den beri aldığımız tüm radyo örneklerine de benzemediğini
söylüyor.
Bir yıldan uzun bir süre önce Parkes Radyo teleskobu 982 megahertz frekansında üç saatlik bir süre içerisinde beş kez radyo dalgası belirledi. Bu ünlü cihazın devasa miktarlarda veri topluyor olmasından dolayı analizler genellikle gecikmeli olarak gerçekleştiriliyor. Bu yüzden de ancak bu yıl Ekim ayında Breakthrough stajyeri Shane Smith bu sinyallerin ne kadar sıra dışı olduğunu fark etti.
Doğal kaynaklardan gelen radyo belirlemeleri oldukça geniş bir dalga boyu aralığına yayılıyor. Ancak bu sinyal, sadece bir frekans aralığında gözlemlendi. Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley'den Dr. Andrew Siemion'un Scientific American'a söylediğine göre "elektromanyetik enerjiyi tek bir frekans (aralığına) sıkıştıracak doğal bir yol bilmiyoruz."
Radyo teleskopları sıklıkla doğal olmayan sinyaller alıyorlar ancak bu sinyallerin Dünya veya insanlığın uydularından biri kaynaklı olduğu hızlı bir şekilde ortaya çıkıyor. Örneğin Parkes teleskobunun garip olan sinyal bulgularından birinin, mikrodalga fırının erken açılması kaynaklı olduğu ortaya çıkmıştı.
Ancak 982MHz, spektrumun pek kullanılmayan bir kısmında yer alıyor ve az miktarda yükselen frekans, Dünya kaynaklı bir sinyal için sıra dışı oluyor.
Bu bulgunun ortaya çıkmasından beri Breakthrough araştırmacıları sıkı bir şekilde araştırma yaparak cihaz hatası, 982MHz'de yayın yapan uydular veya doğal olan eşsiz bir şekilde dar emisyon frekanslarını inceliyorlar. Henüz alternatif bir açıklama bulunmuş değil ancak incelemeler devam ediyor.
Breakthrough, daha fazla analiz tamamlanana kadar bu bulguyu
duyurmayı planlamıyordu. Ancak bu haber geçtiğimiz hafta sızdı ve
Scientific American makalesi aracılığıyla cevap verilmesini
gerektirdi. Henüz tam detaylar yayınlanmış değil ama bu
sinyallerden beri benzer başka bir sinyalin bulunmadığını
biliyoruz.
Doğal olarak başka hiçbir alternatif açıklamanın henüz sunulmaması ile beraber insanların düşünceleri uzaylı ihtimaline kayıyor ve Breakthrough Listen'ın da bu amaçla gökyüzünü dinliyor olması bu sonuca atlama akımına yardımcı olmuyor. Bu tür araştırmalar uzun zaman alsalar da sızıntı, sonuca ulaşılması için gereken bu zamanın erken sonlanmasına sebep oldu. Breakthrough'dan Peter Worden'ın Scientific American'a söylediğine göre "Çok yüksek ihtimalle bunun sebebi insan kaynaklıdır. Ve çok yüksek ihtimalle derken, [yüzde] 99.9 gibi diyorum."
Twitter üzerinde ise Worden, insanların yorumlarından çok daha fazla rahatsız olmuş bir dil kullanıyordu: "Söylediğimizi okuyun! Kimse bunun bir tekno işareti olduğunu iddia etmiyor. Kabul edilmiş protokolleri takip etme sürecindeyiz. Şu anda girişim olduğunu düşündüğümüz bazı ilgi çekici sinyaller var ancak henüz kaynağını bulabilmiş değiliz."
İnsanların tüm olasılıkları atlayarak uzaylı sonucuna varmalarında terminolojinin de etkisi var. Radyo astronomları, rastgele gürültü dışındaki her şeyden – örneğin geçtiğimiz hafta kesinlikle yaşanılamaz olan bir gezegenden gelen gibi – sinyal olarak bahsediyorlar. Ancak alan dışındaki kişiler için sinyal kelimesi, bilinçli bir şekilde gönderilmiş bir mesaj anlamını taşıyor.