Türkiye'deki Oyun Sektörünün Değişimine Tanık Olun
İnternet kafelerden dünya çapında düzenlenen eSpor turnuvalarına doğru.
Trailer'ları ezberlenip ekran görüntüleri akıllara kazınmıştır. E kolay değil, Bethesda'nın yeni gözbebeğidir oyun ve bir de Lovecraft dünyası vardır işin ucunda. Evet, çıktığı dönemde büyük ses getiren Call of Cthulhu: Dark Corners of the Earth oyunundan bahsediyoruz. Takvimler 2006 yılını gösterdiğinde biz de on binlerce genç gibi korsan CD satıcılarının yolunu tuttuk ve kendilerine "Call of Cthulhu geldi mi?" sorusunu yönelttik. Aldığımız yanıt manidardı "Kol ofun kutulusu yok poşetlisi var..." Korsan CD'cinin bize satmaya çalıştığı, 2005 çıkışlı Call of Duty 2'nin kutusuz ve poşete konmuş haliydi. Call of Cthulhu oyunundan ise maalesef haberi yoktu.
İnternet kafelerden eSpor turnuvalarına doğru
Türkiye'de oyunculuğun, oyuna erişimin ve oyun kültürüne gösterilen değerin ne denli değişim gösterdiğini anlatmamız için çok eskilere gitmemize gerek yok. Az önce bahsettiğimiz ve tamamen gerçek olan olay gibi daha niceleri yaşanmıştır o yıllarda. Bunu belki bugün itibariyle garipseyebilirsiniz ancak 2000'li yılların başlarında internet, şimdiki gibi yüksek hızlara sahip değildi. 2005 yılında ülkemizde yaygın olarak kullanılmaya başlanan ADSL temelli internetin maksimum download hızı 1 Mbps idi; fiyatı dolayısıyla sıklıkla tercih edilen tarifenin hızını söyleyelim de şaşırın: 256 Kbps. Bu durumda, 2003'te devreye giren Steam'den oyun almak şöyle dursun, indirmeniz bile günler sürebilirdi. Öte yandan zaten Steam'de de, 2005 yılı itibariyle çoğu Valve yapımı olan 15 oyun vardı, bugünse bu sayı 16953. Yani sözün özü, 2006 çıkışlı Call of Cthulhu: Dark Corners of the Earth'ü oynamak için ya korsan kopya edinecektiniz ya da... Ya da internet kafelere gidip oyunu orada oynayacaktınız; elbette çok sabırlı ve akciğerleri sağlam biriyseniz.
2000'lerin başlarında internet kafeler, işletmeciler için "Yeni Nesil Atari Salonu" olarak görülüyordu şüphesiz ve internet kafeye gelenlerin birçoğu, internete girmekten çok oyunlarla zaman geçiriyordu. Bunda kızılacak bir yan yok evet; kafeye gelenlerin evlerinde bilgisayarları olmayabilir, bilgisayara meraklı olabilirler, yeni nesil oyunlara ulaşmak da isteyebilirler. Bunların hepsi makul gerekçelerdi ama takım tabanlı oyunlarda, bilhassa Counter-Strike'ta yaşanan curcuna, bağırış çağırış, insanda sabır bırakmazdı. Hele bir de kulaklık yerine sadece masaüstü hoparlörler olan internet kafeler vardı ki sormayın gitsin. Silah sesleri müzik seslerine karışırdı, bu da yetmezmiş gibi internet kafeye gelenlerden bazıları sigara üstüne sigara yakıp havasızlık yüzünden zaten idareli kullanılması gereken oksijenin kalitesini iyice aşağıya çekerdi. Bu ara oyun mu oynayacaksınız, yanınızdaki yaşı küçük ağzından çıkan sözler büyük olan "oyuncu"ları sessize almaya mı çalışacaksınız, yoksa internet kafe programının, sanki normalden daha hızlı ilerleyen zaman sayacına mı bakacaksınız... Zihniniz allak bullak olurdu genellikle. Gelin de bu ortamda, senaryo temelli bir oyunu odaklanarak oynamaya çalışın, tabii ne mümkün.
Duman altı internet kafelerde, Counter-Strike haricinde çok kişiyle oynanan başka oyunlar da vardı: Quake III Arena, Unreal Tournament (bilgisayarların gücüne göre 200X versiyonu ya da eskisi), Age of Empires II: The Age of Kings, Warcraft III: Reign of Chaos ve niceleri. Ancak bir süre sonra, elit sayılabilecek internet kafeler açıldı ve oyun dergilerinde, ödüllü turnuvaların düzenlediği haberleri yayılmaya başladı. 1970'li yıllarda Stanford Üniversitesi'nde Spacewar isimli oyun aracılığıyla gerçekleştirilen turnuvalarla başlayan eSpor kavramının, Türkiye'deki ilk ayak sesleriydi bu turnuvalar. Sonrasını zaten aşağı yukarı biliyorsunuz; League of Legends, Counter-Strike: Global Offensive, Dota 2 ve Hearthstone: Heroes of Warcraft oyunları, eSpor kavramının sadece dünyada değil, Türkiye'de de yakından tanınmasına ortam hazırladı. Sizi istatistiki değerlere boğmayacağız fakat şunu söylersek eSpor olayının artık hangi noktaya geldiğini net biçimde anlayabilirsiniz.
Bu yazının hazırlandığı tarih itibariyle League of Legends'ta ülkemizi temsil eden en güçlü takımlarından BAUSupermassive ve 1907 Fenerbahçe, LoL Şampiyonluk Ligi 2017 Türkiye Büyük Finali'nde kıyasıya bir maç yaptılar. Bu karşılaşmayı Ülker Spor ve Etkinlik Salonu'nu dolduran 15 bine yakın izleyicinin yanı sıra internet üzerinden de milyonlarca oyun tutkunu nefeslerini tutarak izledi. Bundan 15 yıl öncesine gittiğimizde ve dönüp 2014 sonrası gelişmeleri dikkate aldığımızda, ülkemizin bu alanda hiç de yabana atılmayacak derecede gelişim gösterdiğini ifade edebiliriz. Unutmadan, 1907 Fenerbahçe eSpor takımını gösterdiği başarıdan dolayı kutlarız.
Oyunculukta yüksek performanslı bilgisayarların önemi
Türkiye'de ve dünyada dijital oyunculuk kendi içindeki devrimini yaşarken donanım geliştirici markaların buna kayıtsız kalması düşünülemezdi. Kısa zaman içerisinde klasik yapıdaki ve genellikle beyaz renkli klavye-farelerin yerlerini, oyuncular için özel olarak geliştirilen çevre birimleri aldı. Klasik klavye-fare setlerinden farklı olarak daha yüksek DPI seçenekleri ve programlanabilirlik sunan fareler, nişan alma temelli oyunlarda başarı elde etmek isteyen oyuncuların gereksinimlerini karşılıyor. RGB arka aydınlatmalı ve mekanik tuşlu klavyeler de, oyundaki karakterlerin milisaniyeler düzeyinde etkin yönlendirilmesine katkı sunuyor. Tabii ekrandaki görüntülerin en iyi şekilde takip edilebilmesi de son derece önemli. Zira oyuncular online ya da LAN üzerindeki rakipleriyle kapışırken yaptıkları her hamleyi anında görüntüleyebilmeyi istiyorlar. NVIDIA'nın G-SYNC ve AMD'nin FreeSync teknolojili monitörleri, dikey senkronizasyondan kaynaklı girdi gecikmeleri olmadan hem kaliteli hem de kusursuz bir oyun deneyimi yaşatıyor.
Yalnızca masaüstü bilgisayarlarda değil, oyuncular için geliştirilen gaming laptop modellerinde de bu teknolojiler kendine yer bulabiliyor.
Oyun Sektörünün Destekçisi ve Oyun Canavarlarının Yardımcısı Monster
Bilgisayar oyunlarıyla ilgileniyorsanız ve oyuncu bilgisayarı markalarını tanıyorsanız, Monster'ı duymuşsunuzdur.
Abra, Tulpar ve Semruk gibi serileriyle hem fiyat performans kapsamına giren hem de ileri düzey performans gösteren ürünlere imza atan Monster, kesinlikle sıradan bir bilgisayar üreticisi değil.
Monster, Türkiye'deki oyun kültürünün gelişmesine katkı sağlayan çeşitli organizasyonları hazırlıyor ve farklı aktivitelere destek veriyor. Ayrıca, BAU Supermassive eSpor takımına sponsor olan marka, Steam Greenlight'tan yeşil ışık alan Türk yapımı oyunların daha iyi koşullarda geliştirilmesi için bilgisayar temin ediyor. Bir oyun bilgisayarı markası olmaktan çok daha fazlasını yapan Monster, oyun tutkunlarıyla Facebook ve YouTube gibi ortamlar aracılığıyla samimi bir bağ oluşturarak düzenlediği birbirinden eğlenceli yarışmalarla da takipçilerinin gönlüne taht kuruyor.
İstanbul Kadıköy ve Kıbrıs Lefkoşa'daki mağazalarıyla oyun tutkunlarına, gereksinim duydukları oyun bilgisayarlarını sunarken sanal gerçeklik (VR) alanlarında hoşça zaman geçirmelerini de mümkün kılan Monster, yetkili servis olanaklarıyla da farkını ortaya koyuyor. Konusunda uzman teknik servis yetkilileri sayesinde, gerçekleşebilecek arızalara kısa sürede müdahale eden ve müşterilerini mağdur etmeyen marka, ürün çeşitliliği noktasında da her ihtiyaç ve bütçeye göre bir seçenek oluşturuyor. Ayrıca geliştirdiği bilgisayarları, oyun meraklılarının isteğine göre şekillendirebilen Monster, bilgisayar kasası toplama alışkanlığını mobil platformda sürdürmek isteyenlere, bu alanda da hareket imkanı yaratıyor. Şimdi dilerseniz isimlerini Türk mitolojisindeki canlılardan alan ve teknik kabiliyetleriyle ön plana modellere şöyle bir bakalım.
Full HD çözünürlüğündeki mat yapıdaki ekranıyla mükemmel bir kullanım deneyimi yaşatan Abra A5 V12.1 15.6" Oyun Bilgisayarı, ilk konuğumuz. Monster'ın, oyunculardan aldığı geri bildirimler neticesinde konfigüre ederek Intel Core i5-7300HQ işlemcisi ve NVIDIA GeForce GTX 1050 ekran kartıyla güçlendirdiği model, yeni nesil oyunların akıcı şekilde oynanabilmesini sağlıyor. 8 GB kapasiteli belleği sayesinde, en yoğun kullanımlarda bile darboğaz yaşatmayan oyun bilgisayarı, SSD formundaki 240 GB kapasiteli depolama alanıyla da performans odaklı olduğunu kanıtlıyor.
İkinci konuğumuz olan Abra A5 V9.2.2 15.6" Oyun Bilgisayarı ise kısıtlı bütçesine karşın yüksek performanstan taviz vermek istemeyenlerin öncelikli tercihi oluyor. Full HD IPS ekranı ve RGB LED arka aydınlatmalı klavyesiyle eğlenceli ve verimli bir oyun süreci vadeden model, donanım gücüyle kullanıcılarını memnun ediyor. Intel Core i7-7700HQ işlemci ve NVIDIA GeForce GTX 1050 Ti ekran kartına sahip gaming laptop, 16 GB'lık belleği ve 256 GB'lık SSD yapısındaki depolama alanıyla yüz güldürüyor.
Yüksek performansıyla takdiri hak eden ve en az donanım gücü kadar görünümüyle de oyun tutkunlarının hayallerini süsleyen Tulpar T5 V13.1 15.6" Gaming Laptop, üçüncü ve son konuğumuz. Oyunlardaki tüm ayrıntıları eksiksiz görmeyi hedefleyenlerin tercih edebilecekleri model, Full HD IPS ekranla geliyor. Oyuncular için motivasyon kaynağı olan ve hamlelerin daha etkili yapılabilmesine yardım eden RGB arka aydınlatmalı klavyeyle zenginleştirilen Intel Core i7-7700HQ işlemcisi ve NVIDIA GeForce GTX 1060 ekran kartıyla beğeni topluyor. 8 GB kapasiteli belleğe ve 256 GB kapasiteli SSD yapısında depolama alanına sahip olan ürün, performans alanındaki beklentileri fazlasıyla karşılıyor.
Gaming laptop tercihinizde size rehberlik edecek Monster'ın oyun bilgisayarı sayfası üzerinden Abra, Tulpar ve Semruk gibi serilerini yakından inceleyebilir, onlarca oyun pc modeli arasından bütçenize uygun bir seçim yapabilirsiniz.
Monster, sosyal ağlardaki aktifliğini YouTube kanalı üzerinden de sürdürüyor ve kısaca bahsettiğimiz modeller de dahil olmak üzere birçok oyun bilgisayarını detaylı biçimde inceleyerek oyun tutkunlarını bilgilendiriyor.
Türkiye'deki oyun sektörüyle ilgili gelişmelerden ve markanın düzenlediği etkinliklerden haberdar olmak için www.monsternotebook.com.tr web sitesi dışında Monster'ın Facebook ve Twitter adreslerini takip edebilir, YouTube kanalına abone olabilirsiniz.