The Outlast Trials İncelemesi: Koş, saklan ya da öl!
Video oyunlarındaki en popüler korku serilerinden biri bir değişiklikle geri döndü: şimdi çok oyunculu modda hayatta kalmanız gerekiyor. The Outlast Trials oynamaya cesaretiniz var mı?
Korku, gerilim ve hayatta kalma türünde oyun dünyasında popüler marka haline gelmiş birçok seri var. Birçoğunu da mutlaka oynayıp incelemişizdir. Ancak aralarında bir tanesi var ki serinin çıkan her yeni oyununa başlamaya imtina etmişizdir. Oyuncuyu bu kadar çaresiz bir hale düşüren bir başka oyun var mı bilmiyoruz. Evet The Outlast’tan bahsediyoruz. İlk iki oyunu bitirecek kadar oynayamadığımızı da itiraf edelim. The Outlast Trials’a başlamak için de bir üç ay beklemiş olabiliriz. Bu rötarlı inceleme için özür dileyip hemen konuya geçelim. Öncelikle Outlast serisinin kronolojisine kısaca bir göz atalım. Yeni oyun önceki iki Outlast oyununun daha öncesinde geçiyor ve bizi Murkoff Corporation'ın çok rahatsız edici nitelikteki çeşitli testlerde kullanılmak üzere insanları kobay olarak topladığı Soğuk Savaş'ın derinliklerine götürüyor.
Temelde yatan fikir aynı: deneklerin beyinlerini yıkamak ve onları toplumun geri kalanına geri göndermeden önce zihinsel ve fiziksel zorlamaların neden olduğu psikolojik sonuçları analiz etmek ve bunun beraberinde getireceği tüm aşırı sorunları çözmek. Hayranlar, serinin uzun süredir devam eden hikayesine eşlik etmek üzere Murkoff Corporation'ın bu sürüme eklenmesinden ve aynı dünyada daha önce hiç görülmemiş bir şeyle hikayeye ek içerik katmasından dolayı şüphesiz minnettar olacaklardır. Geçen yıl PC'deki erken erişim çıkışının ardından Mart başında Xbox'a gelen bu bölümün de başarısız olması pek mümkün değil.
Korkma yanında biz varız :P
The Outlast Trials, önceki iki oyundan farklı olarak oyuncuyu
sadece tek değil artık çok oyunculu modda da farklı türde testler
ya da görevlere yolluyor. Birinci şahıs bakış açısında oynadığımız
bu oyunda elbette birincil olarak odaklanılan çok oyunculu mod
oluyor. Oyuna başladıktan sonraki ilk birkaç dakika, ekranlardaki
garip ifadeler ve 70'lerin epik robotları tarafından yönlendirilen
temel hareketleri öğrendiğimiz rahatsız edici bir ev turunu
geçmemiz gerekiyor. Gece görüş gözlükleri ve geleneksel görüş
arasında sürekli geçiş yapmamızın gerektiği, kahramanın psikolojik
hasarının bile hissedileceği ateşli bir kabustan alınmış gibi
görünen bu senaryolar oyuna alışmak için gerçekten biçilmiş
kaftan.
Aslında her oyunda tamamlanması gereken görevler; belli engeller içeren ve belli hedeflere sahip olduğumuz deneylerden başka bir şey değil. Alien Isolation gibi oyunlarda olduğu gibi, görevler oyuncuyu sürekli hareket etmeye ve saklanmaya yönlendiriyor. Bu arada genellikle tuğla ya da şişe gibi farklı dikkat dağıtıcı unsurları kullanmak zorunda kalıyoruz ve çeşitli düşmanlardan gizlemek için umutsuzca varil, dolap ve hatta araba bagajları arıyoruz. Her zaman tersini söylerim ama burada keşke yapay zekâ biraz daha az yetenekli olsaydı demekten kendimi alamadık. Çünkü çok dikkatli olmazsanız fark edilmeniz ve en basitinden bir temiz dayak yemeniz içten bile değil. Senaryolar boyunca; acilen bir panzehirle kontrol edilmesi gereken bir psikoz durumu yaratan narkotik gazlar salan tuzaklardan kaçınmak ve yalnızca bu durumda ortaya çıkan gizemli bir figür tarafından saldırıya uğradığınızda sinirlerinize hâkim olmanız gerekiyor.
Ekipmanları doğru seçmek gerek
Oyunun farklı bölümlerinde, gece görüşünün çalışması için hayati
önem taşıyan pil şarjları ve adrenalini artıran bir enjeksiyon,
sadece sahip oluna n avatarı canlandırmanıza izin veren diriliş
hapları, belirli sandıkları açmak için anahtarlar ya da kazmalar
gibi diğer öğeler yer alıyor. Başlangıçta, eşya stoğu üç ile
sınırlı, bu nedenle neyi taşıyacağınızı dikkatli seçmenizi
öneririz. Seçimler oldukça stratejik ve hem koşullara hem de testin
asıl amacına uygun olması gerekiyor. Oyun bir ekiple oynandığında
çok daha basit hale geliyor. Ancak bence kovalamacalar,
etkinleştirmek veya devre dışı bırakmak için sürekli jeneratör
arayışları ve grup üyeleri arasında paylaştırılacak farklı
görevlerle deneyimin bir ekiple çok daha keyifli hale geldiğini de
belirtelim. Red Barrells gizlilik ve kovalamaca konusunda gerçekten
harika bir iş çıkarmış ve oyuncuların dikkatini her zaman ekranda
olup bitenlere odaklamasını sağlamış.
Korku düzeyinde, serinin bu özelliğini sevenler için, dolaylı olarak da olsa The Outlast Trials’ın vaat ettiklerini yerine getirdiğini söyleyebiliriz. Elbette oyun tek başına oynandığında bu çok daha fazla göze çarpıyor. Çünkü grup oyunlarında, atmosferi kaybetmenize neden olan bir güven hissi baskın olabiliyor. Haritalar oldukça çeşitli. Yani oyuncuları uğursuz yetimhanelere, polis karakollarına, eğlence parklarına, konaklara götürecek temel korku paketi burada eksiksiz bir şekilde yer alıyor. Farklı görevleri tamamladıkça, düşmanları duvarlardan algılama yeteneği ve benzeri, size yardımcı olacak becerileri elde etmek için deneyim puanları kazanabiliyorsunuz.
Karakter kişiselleştirme daha çeşitli
olabilirdi
Grafiksel olarak ise harika bir tasarıma sahip olduğunu
söyleyebiliriz. Geçtiği dönemi çok iyi tasvir eden bir tasarım
diline sahip. Ayrıca oyuncuyu; bir terör, uyanıklık ve sürekli
depresyon atmosferine maruz bırakan canlı renklere de sahip. Sadece
keşke karakter kişiselleştirilmesi konusunda daha geniş bir
kütüphaneye sahip olsaydı... Oyun alanını sürekli diğer oyuncularla
paylaştığımız için daha farklı yüzler görmek daha iyi olabilirdi.
Oyuncunun kendi odasında bile çok fazla kişiselleştirme yapmasına
izin veriliyorken, karakter kişiselleştirme bize yetersiz
geldi.
Sesler konusunda ise önemli anlardaki vurucu melodiler; mutlak sessizlik gerektiği zamanlardaki sadece ayak sesleri, damlama, kalp atışı ve genel olarak çevrenin ses efektleri ile kesintiye uğrayarak görkemli bir atmosfer yaratılıyor. Oyunda artık alıştığımız üzere Türkçe seslendirme olmasa da Türkçe altyazılar var ve arabirim de yine Türkçe.
Performans noktasında ise oyunu oynadığımız Series S üzerinde herhangi bir sorun yaşamadığımızı belirtelim. Aksiyon anlarında ihtiyaç duyacağınız akıcılık için optimizasyon çok iyi yapılmış. Grafik kalitesi ve keskinliği noktasında da Series X ve PS5’in pek arkasında kalmıyor. Tek oyunculu mod için tüm görevleri tamamlar, tüm koleksiyon posterlerini elde etmeye çalışırsanız bu ortalama olarak 20 saatinizi alacaktır. Ancak Trials özellikle çok oyuncu odaklı bir oyun olarak planlandığı için aslında sınır sizin ne zaman sıkılacağınız ile doğru orantılı. Eğer birlikte oynamaktan keyif aldığınız bir ekip varsa bu süre çok uzayacaktır.
Sonuç
Evet belki Outlast Trials, serinin hayranlarının çok uzun zamandır
beklediği Outlast 3 değil, ancak bu, özellikle ilk iki oyunu
oynayanlar için kaçırılmaması gereken bir oyun olmadığı anlamına
gelmiyor. Bir prequel olarak, seriye yeni dahil olanların da
yabancı hissetmeyeceğine eminiz. Böylelikle üçüncü oyundan önce bir
ısınma turu olabilir. Bence bugün piyasada olanlara göre daha
başarılı ve orijinal bir, çok oyunculu oyun olarak farklılaşıyor.
Outlast serisine çok korkunç olduğu için giriş yapamadıysanız belki
bu oyunda ekip arkadaşınız ile birlikte bunu yenebilirsiniz.
80
Yayıncı
Red Barrels
Geliştirici
Red Barrels
Platform
Xbox Series
S/X, Xbox One, PC PS5, PS4
Tür
Korku, gerilim, hayatta
kalma
Web
https://redbarrelsgames.com/games/the-outlast-trials/