TEST: Counter Strike GO
Counter Strike efsanesinin yeni üyesi olan Global Offensive'i A'dan Z'ye mercek altına aldık...
Oyun dünyası son on yılın belki de en hızlı büyüyen sektörlerinden bir tanesi. Bu durumdaki en büyük pay pek tabii insan taleplerini iyi bir şekilde karşılayan yapımlara ait. Daha doğrusu bir oyunun insanları nasıl etkileyebileceğini, ne yapılırsa dikkat çekeceğini iyi bilen beyinler, oyun dünyasını bugünlere kadar taşıdılar. Birbirinden farklı türler var pek tabii ve hepsine ait birden çok efsane yapım mevcut. Peki, efsane olmak için ne yapmak gerekiyor? Hiç yapılmamış bir şey mi? Yoksa bulunan bir oluşumu daha iyi bir hale getirmek mi? İşte bu iki soruya verilebilecek en iyi cevap Counter Strike olarak çıkıyor karşımıza. Half Life isimli efsane yapım için sadece bir mod olarak üretilen oyun, kısa bir süre içerisinde Half Life'dan daha çok oynanır hale gelmişti. Ardı arkası kesilmeyen yeni sürümleriyle sürekli canlı kalmayı başaran yapım, yıllarca beta olarak yayın hayatına devam etti. Condition Zero ismi altında çıkan oyunuyla yeni bir dünyaya merhaba diyen CS, son yıllarda source grafik motoru ile üretilen sürümüyle anılıyor.
Nitekim source motoru ile üretilen ilk CS çok fazla dikkat çekmediği gibi, CS oyuncuları hiçbir şekilde 1.6 versiyonundan şaşmadılar. Bir ileri adım atmak isterken, onlarca adım gerideki modele takılmış olan CS ise artık bambaşka bir oyun yapısı sunan Counter Strike: Global Offensive (CS: GO) ile karşımızda. Yeni yapım tamamen source motoru ile çalışıyor ve daha önceki versiyonda olmadığı kadar grafik motorunun nimetlerinden yararlanıyor. Bu duruma verebileceğimiz en net örnek, daha yumuşak grafiklerin oyunda kendilerine yer bulması olacaktır. Artık o eski keskin köşe modellemeleri yerine çok daha "normal" köşeler ve kesimler görüyoruz. Grafiklerle birlikte gelen bir diğer değişimse silahlarımızda olmuş. Eskinde "odun" misali duran silahlarımız artık çok daha gerçekçi ve belirginler. Şarjör değiştirirken ve ateş ederken çok daha kaliteli bir görüntü sundukları gibi, silahımızdan duman çıkıyor olmasıysa cabası.
Silahah ve vuruş mekaniklerinde değişim
Silahlarda değişen tek özellik görünüş ve animasyon olmamış pek tabii. Oyunun kalbinde yer alan vuruş hissiyatında büyük ölçüde değişim yaşanmış. "Aim" diye tabir ettiğimiz ve ateş ettiğimiz yeri gösteren imleç CS: GO ile çok daha farklı bir mekaniğe bırakmış kendisini. Özellikle eski oyunlarda ve spesifik olarak CS 1.6'da bulunan hareketsiz imleç, daha çok Battlefiled ve Call of Duty serilerinden alıştığımız bir modele dönüşmüş durumda. Koşarken fazlasıyla büyüdüğü için, bir anda durup ateş etmek artık imkansız. Yani sahip olduğumuz refleksin yanında, artık aynı zamanda çok daha taktiksel hareket etmek zorundayız. Hele koşarken ateş etmek tam bir kabus zira silahlarımız taşa toprağa ateş etmeye başlıyorlar. Nişan imlecindeki bu değişim, silahların kullanımını da değiştirmiş durumda; misal artık AK 47 kullanma mantığı bile eski oyunlarla aynı değil. Headshot dediğimiz ve kafa bölgesinden isabet alma mantığıysa hiçbir CS oyununa benzemiyor. İstemsiz headshot'ların havalarda uçuştuğu bir yapım CS: GO; sonradan sürpriz yaşayın istemem.
Eski oyunlarda oturma mantığı söz konusuydu ve oyuncular bunu farklı stratejiler için yaparlardı. CS: GO'da ise oturmak, artık çok daha iyi bir ateş etme pozisyonu demek. Karakterimizle oturduğumuz anda hedef imlecimiz çok daha ufak bir hal alıyor ve mermilerin saçılması minimum düzeye iniyor. Fakat oturmak, halen eski oyunlarda olduğu gibi kafamıza mermi yeme ihtimalimizi arttırıyor. Genel grafik yapısına bakacak olursak rengarenk bir oyun buluyoruz karşımızda. İlk başlarda çok güzel gibi gözüken bu özellik, birçok tur sonra yerini görünmeyen düşman birimlerine bırakıyor. Açık alanda teröristler, kapalı alandaysa anti teröristleri görmek gerçekten büyücülük gerektiriyor. Böyle can sıkıcı bir konu hakkında Valve ne yapabilir gerçekten merak ediyorum... Karakter modellemelerimizse tamamen source motorunun nimetlerinden yararlanmış durumda. Her ne kadar eski modellerin üzerine kaplama gibi olsalar da daha düzgün göründükleri bir gerçek. Yine de çok daha farklı karakter modellemeleri yapılması gerekiyordu; herhalde bunu da tıpkı yeni harita yapan oyunculara bıraktıkları gibi, başka hayran kitlesine bırakacaklar.
Farklı modlarla, farklı haritalar deneyim ediyoruz
CS: GO ile dört yeni oyun modu bizleri karşılıyor. Bunların birçoğu önceki oyunlara sonradan eklenen modların gelişmiş halleri ve her mod kendi içerisinde dört farklı temel özelliği kullanıyor. "Arms Race" karşımıza çıkan ilk yapım. CS tarihine sonradan eklenen oyun yapısında silah satın almak yer almıyor. Bunun yerine her oyuncu, hafif makineli kategorisinin en ufak silahı ile oyuna başlıyor. Tur içerisinde bir düşmanı ortadan kaldıran oyuncu, yeni tura bir sonraki silah ile devam ediyor. Bu işlem en sonunda tabanca kategorisine kadar ilerliyor ve bıçakla son buluyor. Bu modla birlikte oyuna iki yeni harita da eklenmiş durumda... "Demolition" moduysa oyuna yeni haritalar getiren bir diğer paket. Görevlerse çok basit; dar haritalarda bulunan spesifik bir notaya bomba koyup yok etmek. Bunu yapmaksa bir hayli zor çünkü haritalar gerçekten küçük. Silah sistemiyse yine düşman öldürdükçe farklı bir silah kullanma modeli üzerinden gidiyor ama bu sefer silahlar her tur başında size gösterilen sıraya göre ilerliyor. Sessiz olmanın çok değerli olduğu demolition modu, farklı bir CS deneyimi sunuyor. "Classical Casual" ve "Classical Competitive" modlarıysa bildiğimiz sevdiğimiz CS ruhunu taşıyor. Oyuna başlarken silah alıp, rehine kurtarma ya da bomba kurma görevlerine daldığımız oyun modeli, tüm CS'cilere kucak açıyor. Aralarındaki en büyük farksa birisinde dost birime zarar verme opsiyonun açıkken, diğerinde kapalı olması.
Yeni ve farklı silahlar da aramıza katılmış
Eh, yeni oyun olunca yeni silahların da olması muhtemeldi. Valve bizi bu konuda da unutmamış ve karşımıza az da olsa yeni silah ile çıkmayı uygun görmüş. "Zeus x27" 1000 dolarlık fiyata sahip olan, tek kullanımlık bir silah. En büyük özelliğiyse düşmana belirli bir yakınlıktan sıkıldığında onu anında yok etmesi. Ayrıca ikinci silah yerini kaplaması da büyük bir artı... Negev denen cihaz ise, ağır makineli kategorimizin yeni yıldızı. Çok hızlı mermi atmasının yanın, bolca mermi depolayabilmesi de önemi bir özelliği. Kendisini kullanmak içinse üç aylık komando eğitimi gerekiyor yoksa sabit bir düşmanı vurmak bile imkansız. Her iki taraf içinde yeni bir bomba türü gelmiş: Molotof Kokteyli. İstersek bir anda atılabilen, istersek de yakıp bir süre elimizde taşıyabildiğimiz patlayıcı, düştüğü yerden başlamak üzere büyük bir alanın alevlerle kaplanmasına sebep oluyor. Decoy isimli bombaysa, tüm CS oyunlarında bulunması gereken bir ürün. Atıldığı yerde sahte çatışma sesleri çıkaran bomba, tüm oyuncuların dikkatini bozmaya yetiyor.
Eski oyunlarda bulunan haritalardan tutun da yeni oyun için üretilmiş haritalara kadar uzanan yelpazeye, bir de "Browse Community Server" kısmı eklenince, CS: GO'daki harita ve oyun modeli inanılmaz rakamlara ulaşabiliyor. Evet, büyük bir ihtimalle CS 1.6 ve benzeri CS'lere kendisini verenler bu oyunun yüzüne bile bakmayacaklar ama Battlefiled ve Call of Duty severler için harika bir yapım CS: GO. Yeniliklerinin yanında birçok eksi de barındırıyor; bu da bir gerçek. Özellikle headshot dinamikler, silah kullanmadaki farklılıklar, grafiklerin gereğinden fazla renkli olması gibi sorunları mevcut ama tüm bunlara rağmen gerçekten eğlenceli bir yapım. Hele bir de tanıdığınız insanlarla oynayabilirseniz, değmeyin keyfinize...