Siteleri yasaklamak çözüm olabilir mi?
Türkiye'de uygulanan internet politikası doğru mu? Yoksa kendi kendimize zarar mı veriyoruz?
Cem Sinanoğlu
Son zamanlarda sık sık yaşadığımız site kapatma olayları, konunun
aslında enine boyuna tartışılması gerektiğini gösteriyor.
YouTube'a defalarca uygulanan yasakları ele
alalım. Bu site tüm dünyada akla mantığa sığmayacak kadar çok
ziyaretçiye sahip, site içerisinde insana dudak uçuklatacak kadar
çok sayıda video bulunuyor. Bir gün birileri bu videolara bir video
daha ekliyor. Ancak bu video, her Türk vatandaşını
rahatsız edecek bir içeriğe sahip.
Peki ama daha sonra ne oluyor? Mahkeme kararıyla tüm YouTube
sitesini Türk internet kullanıcılarına yasaklıyoruz. Bu yasak ilk
bakışta doğruymuş gibi görünebilir, hatta bu yasağı savunanların da
haksız oldukları söylenemez. Sonuçta orada bir video var ve bizim
vazgeçilmez değerlerimize hakaret ediyor. Ama olayın farklı bir
boyutu daha var ve bunu hiç kimse göremiyor. Bu video ya da buna
benzer birkaç video, kumsaldaki birkaç küçük kum tanesinden farklı
değil. Ancak biz ortalığı ayağa kaldırıyoruz, fark etmeden bu
videoyu eşe dosta duyuruyoruz. İşin komik kısmı videoyu sadece biz,
kendi içimizde engelleyebiliyoruz, tüm dünya
kolaylıkla erişebiliyor.
Videoyu eşe dosta kendimiz duyuruyoruz, ama site nasılsa yasaklı...
İşin aslı ne yazık ki böyle değil. Bugün internet kullanan küçük
bir çocuk bile, alternatif yöntemler yardımıyla yasaklı sitelere
giriş yapabiliyor. Bir site mahkeme kararıyla yasaklandığında,
neredeyse tüm yayın organları bu sitelere nasıl giriş
yapılabileceğini anlatmaya başlıyor. Bu yanlış bir hareket mi?
Tabii ki değil. Sonuçta ortada bu videolarla ilgisi olmayan ve bu
siteye giriş yapıp video izleyen çok sayıda kullanıcı var, doğal
olarak internet sansürünü nasıl aşabileceğimizi bilmek istiyoruz.
Daha sonra ne mi oluyor? Siteye girenler yasağa yol açan videoyu
arıyor, buluyor ve izliyor. Sonuç: Bizi haklı
olarak rahatsız eden bir videonun, hiç istemeden de olsa reklamını
yapmış oluyoruz.
Aynı durum, hala yasaklı olan Google grupları için de geçerli.
Google gruplarında köpeğine nasıl bakması gerektiğini
tartışanlardan tutun da, bir müzik grubu fanatiklerinin tanıştığı
çok sayıda grup var. Bu kadar çok grubun arasında bize ters gelen
gruplar bulunması da kaçınılmaz. Ama mahkeme kararı, tüm Google
gruplarına erişimin kısıtlanması yönünde. Böylece aykırı gruba
Türkiye'den giriş yapılamıyor; tabii siteye doğrudan girmeye
çalışılırsa... Ama bu durumda asıl cezalandırılan, köpeği ya da
sevdiği müzik grubu hakkında arkadaşlarıyla iletişim kuranlar
oluyor.
Hedef hatalı mı seçiliyor?
Düşündürücü olan diğer bir nokta ise, koskoca YouTube birkaç
video yüzünden kapatılıyor. Google grupları birkaç rahatsız edici
grup yüzünden komple ortadan kaldırılıyor ama yasadışı birçok
yapılanmanın sitesine rahatlıkla, hiçbir engelleme ile
karşılaşılmadan girilebiliyor. Üstelik bu sitelerin içinde sadece
birkaç rahatsız edici kelime ya da video yok, tam tersine, site
bütünüyle rahatsız edici. Ama her nedense YouTube ya da Google'a
hakkında gösterdiğimiz hassasiyeti bu tip siteler için
gösteremiyoruz.
Sonuç olarak internet sitelerine erişimin kısıtlanması konusunda
ortada tek bir haklı yok. Hatta işin aslı herkes kendine göre
haklı. Bazılarımız bir siteden rahatsız olup yasaklanmasını
destekliyoruz, bazılarımız internette ifade özgürlüğünü savunmak
adına kısıtlamalara karşı çıkıyoruz. Sonuçta her iki kesim de
fikrini savunurken Türkiye'nin menfaatleri doğrultusunda hareket
ediyor. Yasağı savunanlar, rahatsız oldukları site içeriğini
ortadan kaldırdıklarını düşünüp mutlu oluyor, yasağa karşı çıkanlar
ise ülkenin olumsuz yönde reklamı yapıldığını düşünüyor. Onlar da
haksız değil, zira yabancı basında Türkiye Çin, İran ya da Küba
gibi yasakçı ülkelerle aynı kefeye koyuluyor.
Ne yapılabilirdi?
Ortada rahatsız edici bir durum olduğunu kimse inkar edemez; ancak yapılan uygulamanın ne kadar doğru olduğu da kesinlikle tartışılmalı.
İlk seçenek doğru düzgün çalışan bir kontrol ve filtreleme mekanizması oluşturmak. Böylece birkaç kum tanesi için tüm kumsalı kapatmamıza gerek kalmaz, ayrıca kumsalın tam ortasında duran büyük kayayı da kolaylıkla görebilir ve önlem alabiliriz.
İkinci seçenek ise interneti komple kapatıp bizi rahatsız eden hiçbir şeyle karşılaşmamak. Yani kafamızı kumsaldaki kumlara gömüp hiçbir şeyi görmeyiz, böylece ortada bizi rahatsız eden birşey de kalmaz...