Shadow of the Tomb Raider İncelemesi
Her zaman kıyameti engelleyecek değil ya. Bu kez kıyametin kendisini Lara getiriyor. İşte Shadow of the Tomb Raider incelemesi!
Lara ile tanışmamızın üzerinden tam 22 yıl geçmiş. Dile kolay... O zamanlar Core Design tarafından geliştirilen Tomb Raider, o günden bugüne çok yol kat etti ve Lara ile beraber bizler de öyle. Lara'nın evrimine şahit olduğumuz yıllar boyunca, çok hayat kurtardık, çok kan akıttık, çok bulmaca çözdük, çok yer gördük ve elbette çok mezar dolaştık. Daha da ötesi, bunca yıl içinde Tomb Raider evreninde 3 çağı geride bıraktık.
1996 yılında 2003'e kadar olan kısım ilk çağ, içinde Anniversary'nin de bulunduğu 2008'e kadar olan kısım ikinci çağ ve şu an ise serinin üçüncü çağındayız. 2013 yılında, tıpkı 1996'daki gibi ilk ismiyle, yani Tomb Raider olarak başa saran seri, 3'üncü çağında bir üçlemeyle karşımıza çıktı. İkinci oyun 2015 yapımı Rise of the Tomb Raider olurken, şimdi de Shadow of the Tomb Raider bizlerle.
Hayır, çok daha derine inmeden hemen hızlıca Shadow of the Tomb Raider'a geçiyoruz. Shadow of the Tomb Raider'da, Rise of the Tomb Raider'ın hemen hemen 2 ay sonrasındayız. Ekran karanlık, yalnızca kalp atışlarını duyuyor ve elinizdeki gamepad'den titreşimi hissediyorsunuz. Gerilim yavaş yavaş artarken birden sahne açılıyor; Lara, Jonah ile beraber düşmekte olan bir uçağın içinde. Ve bam! Uçağın arkası kopuyor, sonrası ise tamamen karanlık...
"Her şey seninle ilgili değil Lara!"
Sizler için oyunun sürprizini kaçırmamak adına hikayeden çok fazla detay vermek istemiyoruz, ancak kısaca bahsetmemek de olmaz elbette. Giriş sahnesinin hemen akabinde, geri sarıp 2 hafta öncesine dönüyoruz. Kaderin ağlarını nasıl ördüğünü öğrendiğimiz bu bölümde Lara, Jonah ile beraber The Key of Chak Chel adında bir bıçağın peşinde. Ölen babasıyla da ilgili olan bu Maya hazinesini Trinitiy'den önce bulmaya çalışıyor. Buluyor da! Zaten ne olursa burada oluyor. Lara, The Key of Chak Chel'i tüm "antik uyarılara rağmen" yerinden çıkartıyor ve kelimenin tam anlamıyla kıyameti başlatıyor. Evet, bu defa kıyameti Lara getiriyor. (Bu kısımda neler oluyor neler...)
Daha da kötüsü The Key of Chak Chel, sonrasında Trintiy'nin lideri Pedro Dominguez'in eline geçiyor. Dominguez, tüm hayatını The Key of Chak Chel'i aramak için adamışken, The Key of Chak Chel'i adeta altın tepside ona uzatan Lara, elbette bunun acısını çok ama çok fazla hissediyor. Bu noktada oyunun duygusal kırılma anlarını size hissettirebildiğini söyleyebiliriz.
Peki, ya sonra? The Key of Chak Chel'i ele geçiren Dominguez'in, namıdiğer High Priest of the Cult of Kukulkan ve Prince of Paititi'nin tek yapması gereken The Key of Chak Chel'in "ikiz kardeşini" bulmak. Silver Box of Ix Chel, Kukulkan'ı uyandırmak ve her şeyi baştan yaratmak için Pedro Dominguez'e güç verecek. Tabii kii Lara izin verirse.
İşte bu yüzden Jonah ve Lara, uçağa atlayıp soluğu Paititi'de alıyorlar. Zira Silver Box of Ix Chel buralarda bir yerlerde...
Silver Box of Ix Chel'in peşinde...
Açıkçası oyunun girişi bir hayli etkileyici. Ancak görsel açıdan özellikle Rise of the Tomb Raider, daha etkileyici gelmişti bizlere. Zira oyunun dağlarda başlayan prologue bölümü, büyük bir görsel şölen sunuyordu.
Öte yandan oyunun tamamında da hissettiğimiz, hep bir şeylerin eksik olduğu yönünde. Hikaye anlatımı konusu için sonda söyleyeceğimizi başta söyleyelim; oyun bu konuda içinizde bir ukde bırakıyor diyebiliriz. Yani, kendinizi ne yazık ki nasıl oluyorsa tam olarak hikayeye veremiyorsunuz.
Shadow of the Tomb Raider zaten genel olarak Rise of the Tomb Raider'ın devamı niteliğinde. 3'leme olarak planlanan seride, hele ki kronolojik sırası birbirine bu kadar yakın olan serinin 2'inci ve 3'üncü oyununda çok da büyük bir fark aramamak lazım belki. Ancak yine de yeni bir oyun umuduyla Shadow of the Tomb Raider'ı alacaklar, genel olarak uzatılmış olan bir Rise of the Tomb Raider ile karşılaşacaklar, bunu da söylemek lazım. Bu anlamda bizim genel kanımız, daha önceki oyuna gerçek manada devam ettiğimiz yönündeydi. Kaldı ki hikaye bazında bu doğru.
Rise of the Tomb Raider'ın izleri
Shadow of the Tomb Raider, hikayeye kaldığı yerden devam ederken, oynanış olarak da büyük fark yaratmıyor. Ancak yeni oyunda gizlilik biraz daha önem kazanıyor diyebiliriz. Düşmanlarınızla yüzleşmeden önce doğayı kullanarak kendinizi gizlemeniz büyük önem arz ediyor. Bu şekilde strateji kurabiliyor ve düşmanlarınızı alt edebiliyorsunuz. Ha korakor mücadeleler yokmu? Fazlasıyla var. Bu anlarda gamepad başında fazlasıyla strese girdiğinizi söyleyebiliriz. Özellikle oyunu zor ayarlarda oynuyorsanız, Trintiy ekibi size adeta kök söktürüyor.
Shadow of the Tomb Raider'da yine ok ve yay temel silahınız kuşkusuz. Ancak diğer silahları da çevreden topluyor ve silahlarınızı geliştirebiliyorsunuz. Bu geliştirmeleri de XP ve çevreyi araştırarak bulduğunuz parçalarla yapıyorsunuz. Bu anlamda oyun sizi sürekli olarak çevreyi araştırmaya itiyor.
Kazandığınız XP'leri kullanabileceğiniz yetenek ağacı her zamanki gibi var. Deneyim puanlarınızla farklı yetenekleri açabiliyor ve bunlarla oyundaki mücadele başarınızı arttırabiliyorsunuz. Bazı yetenekleri ise XP'lerle açmanıza gerek kalmıyor, karşılaştığınız durum neticesinde kendiliğinden açılıyor.
Bu noktada, çevreyi araştırarak yalnızca kendinize yarayacak malzemeler toplamıyor, aynı zamanda hikayeyi pekiştirici anlatılarla da karşılaştığınızı söyleyelim. Elbette muhtemelen bir tek oyunu derinden oynayanlar bu yazıtları okumaya zaman ayıracaklar. Aksi halde çevreden topladığınız kalıntılar olarak envanterinizde yer tutmaktan öteye geçmeyecekler.
Dipsiz mezarlar, soluksuz bulmacalar
Oyunun görselliğine de değinecek olursak, açıkçası PlayStation 4 versiyonu bizleri çok etkilemedi desek doğru olur. Oyun size grafik noktasına iki farklı ayar sunuyor. Bunlardan biri grafiğin önde olduğu, diğeri ise kare sayısının hızlı olduğu senaryolar. Tercihinizi kare sayısından yaparsanız, evet, çok akıcı, ancak çizgisel bir görsellikle karşılaşıyorsunuz. Grafikler daha iyi olsun derseniz ise, evet, çok daha iyi, fakat yine de düşündüğünüz denli etkileyici değil doğrusu. Bu anlamda oyunun özellikle PC versiyonu çevreden daha fazla tat almanızı sağlayacaktır kanaatindeyiz.
Bu arada grafiklerden bahsetmişken, oyun içinde kostüm seçimlerinde güzel bir nostaljik yolculuk sizleri bekliyor diyelim ve susalım. Bu anlamda geliştirici ekip, özellikle 90'lı yıllardaki Tomb Raider'ları oynayanlara tebessüm ettirebiliyor.
Ha, incelemeyi noktalamadan elbette bahsetmemiz gereken bir iki şey daha var. Bunlardan biri bulmacalar, bir diğeri ise çevredeki mezarlar. Her ikisinden de büyük keyif alacaksınız ki Tomb Raider'ı Tomb Raider yapan unsuların başında bu ikisi geliyor. Mezarlar dipsiz kuyu; çevrede bulduğunuz mezarları keşfetmekten kesinlikle geri durmayın. Bulmacalar ise gayet iyi şekilde tasarlanmış. Zorluk derecesini ise, oyun sizin ellerinize bırakıyor.
Sonuç
Şimdi bir de sonuç olarak Shadow of the Tomb Raider'ı değerlendirelim. Açıkçası oyunun hikaye anlatımı bizleri çok tatmin etmedi. Oynanış ve diğer dinamikler noktasında Rise of the Tomb Raider'ın devamı niteliği taşıyan oyun, hikayeyi yakalayabildiğiniz anlarda duygusal kırılma anlarını size iyi şekilde aksettirebiliyor. Ana hikayenin yanı sıra yan görevler de genel hatlarıyla çok tatmin edici değil. Bulmacalar ve mezarların keşfi ise sizi soluksuz bırakabiliyor. Yine ana hatlarıyla gizlilik teması önde olsa da, korakor mücadelelerde gerçekten fazlasıyla heyecanlanabiliyorsunuz. Son nokta olarak, Shadow of the Tomb Raider'ın bizleri çok etkilediğini söyleyemeyeceğiz. Oyun ne yazık ki potansiyelini karşılayamıyor. Fakat yine de Lara'nın 3'lemesine başlayanların bitirmesi gereken bir oyun. Yolculuğa başladıysanız, yolun nereye vardığını görmelisiniz.
Puan: 77
ARTILAR
+ Bulmacalar ve mezarlar
+ Gizlilik teması keyif veriyor
+ Oynanış ve kontroller
+ Duygusal performans
+ Keşfedilecek geniş alan
EKSİLER
- Hikaye anlatımı zayıf
- Yan görevler sarmıyor
KÜNYE
Tür: Aksiyon / Macera
Platform: PlayStation 4, Xbox One, PC
Yayıncı: Square Enix
Geliştirici: Crystal Dynamics, Eidos Montréal
Dağıtımcı: aralgame
Web: www.aralgame.com