65.000 yaşındaki ilk "İsviçre çakısı" insanlık tarihi için önemli bilgiler veriyor
Hemen her işe yarayan İsviçre çakısının 65.000 yıl öncesine dayanan "atası", insanlık tarihi hakkında önemli bilgileri de açığa çıkartıyor.
Sahip olduğumuz yaygın iletişim ağlarını çoğu zaman hafife alıyoruz. Zira sadece yüzyıl önce bile ülke içerisinde bir mektup almak haftalar sürerdi ve mektubun hedefine ulaşacağının garantisi olmayabiliyordu.
Ancak dünyanın dört bir yanından araştırmacıların yaptığı yeni bir keşif, iletişim ve teknoloji transferinin aslında insanlık kadar eski olduğunu kanıtladı. Ve bu iletişimi çözmeleri temel olarak "sırtlı eserler" olarak bilinen belirli bir taş alete ya da daha az resmi adıyla "taş İsviçre çakısı"na bağlı.
En fazla beş santimetre uzunluğundaki bu küçük taş alet inanılmaz derecede çok yönlü. İncelemelerin gösterdiğine göre atalarımız bu aleti kemik ve deri işlemek, ahşap nesneleri delmek ve şekillendirmek dahil hemen hemen her şey için kullanıyordu. Bu aletlerin çeşitli örnekleri, Çin'den Avrupa'ya ve Avustralya'ya kadar tüm dünyada çok farklı şekillerde bulundu.
Ancak şimdi, yaklaşık 65.000 yıl öncesine ait ilginç bir durum keşfedildi. Güney Afrika'nın her yerinde, sırtlı eserler aynı tasarımı izlemeye başladı. Scientific Research dergisinde yayınlanan çalışmada “Howiesons Poort [tarih öncesinin teknolojik dönemi] sırasında, Güney Afrika'da muazzam sayılarda sırtlı eserler üretiliyordu. Morfometrik analizimiz, Howiesons Poort destekli eserlerin büyük mesafelerde ve çok sayıda biyomlarda benzer bir şablonla yapıldığını gösteriyor."
Bu araçların bu kadar uzak mesafelerde bu kadar benzer olabilmesinin tek yolunun, ilk insanların birbirleriyle iletişim kurması olduğu açık. Bu nedenle de keşif büyük bir öneme sahip.
Cambridge Üniversitesi McDonald Arkeolojik Araştırma Enstitüsü Kıdemli Araştırma Görevlisi ve araştırmanın ortak yazarı Paloma de la Peña yaptığı açıklamada “Taş aletin yapımı özellikle zor olmasa da, tutkal ve yapıştırıcılar kullanılarak taşın sapa yapıştırılması zordu, bu da birbirleriyle karmaşık bilgileri paylaştıklarını ve ilettiklerini vurguluyor” dedi.
Keşif, eski atalarımızın ağ oluşturma yeteneklerini göstermekten daha fazlasını yaparak insanlığın neden küresel olarak bu kadar başarılı olduğuna dair bir diğer gösterge oluyor. Avustralya Müzesi ve Sidney Üniversitesi arkeologu Amy Way, konu hakkında “insanlar yüz binlerce yıldır Afrika'nın dışına çıkıyorlardı ve yaklaşık 200 bin yıl öncesinden Yunanistan ve Levant'ta erken Homo sapiens bulunduğuna dair kanıtlarımız var. Ancak bu erken çıkışlar, yaklaşık 60-70 bin yıl önce gerçekleşen ve bugün Afrika dışında yaşayan tüm modern insanların atalarını içeren büyük çıkış tarafından bastırıldı” diyor.
Başka bir deyişle, Afrika’nın dışına göç ve bu sırtlı eserlerin kıtaya yayılması yaklaşık olarak aynı döneme denk geliyor (tabii ki burada birkaç bin yıllık bir dönemden bahsediyoruz). Way, "Bu analiz ilk kez bu sosyal bağlantıların Güney Afrika'da büyük göçten hemen önce mevcut olduğunu gösteriyor" diyor.
Böylece, dramatik iklim değişikliği ve inanılmaz göç karşısında, insanlığı bir arada tutan şeyin, işbirliği yapma yeteneğimiz olduğu ortaya çıkmış oluyor. Bu sadece geçmişi anlamak için değil, belki geleceği de anlamak için önemli.