Bilim insanları, efsanevi fil Nancy'nin gizemini çözmek için çalışmaya başladı
Tarihi yaklaşık 130 yıl eskiye dayanan efsanevi fil Nancy'nin gizemini çözmek isteyen bilim insanları, İngiltere'de çalışma başlattı.
Arkeologların Afrika’nın savanlarında veya Asya’nın ormanlarında bir filin iskeletini aramaları garip bir durum değil. Ama bu arama çalışmaları İngiltere topraklarındaysa, işte o zaman işin içine ilginç bir hikaye girmiş demektir..
Viktorya dönemi Britanya’sında, aslanlar, kaplanlar, ayılar, develer ve filler de dahil olmak üzere imparatorluğun uzak diyarlarından yağmalanan egzotik hayvanları sergilemek için seyahat eden hayvanat bahçeleri ülkeyi boydan boya geziyordu. Efsaneye göre gezici bir gösteriden bir fil 1891’de Güney Gloucestershire, Kingswood civarında bir yere gömüldü.
Kısa bir süre önce yerel meclis, bu gizeme ışık tutma umuduyla Wessex Arkeolojisini filin devasa mezarını bulmaya yardım etmesi için görevlendirdi.
Filin, zehirli porsuk ağacı yapraklarını yedikten sonra öldüğü ve Whitefield’de Tabernacle veya Holy Trinity Kilisesi civarında bir yere gömüldüğü söyleniyor. Gömüyle ilgili resmi kayıtlar bulunmadığından, dev mezarının aranması geniş çaplı olarak başlatılacak ve arkeologlar geniş arazi alanlarını taramak için jeofizik araştırmaları kullanacaklar.
Wessex Archaeology’den Karasal Jeofizikçi Tom Richardson, açıklamasında “Viktorya dönemine ait fil mezarlarını aramak her zaman yaptığımız bir şey değildir, ancak bu büyüklükte bir mezar büyük bir delik bırakır ve alanı araştırmak için kullanacağımız Yere Nüfuz Eden Radar ekipmanı ile kesinlikle tanımlanabilir” dedi.
Söz konusu fil, yerel bir gazetenin Şubat 1891’de Güney Gloucestershire'da olduğunu bildirdiği Bostock and Wombwell's Menagerie’nin bir parçasıydı. Bu gazete haberi şunları söylüyordu: “Koleksiyondaki büyük hayvanlar arasında dokuz yaşında güzel bir fil olan Nancy, dört deve, on veya bir düzine güzel aslan, üç Bengal kaplanı, kutsal bir Hint boğası, agnu veya boynuzlu at, bazı leoparlar, kutup ayısı ve boz ayılar, bir sırtlan ve bir sürü Rus kurdu var […] Hayvanların hepsi harika durumda.”
Doğal dünyanın Romantik ideallerinden ve filizlenmekte olan Darwinizm kavramından esinlenen Victorialılar, klinik ve biraz mesafeli bir şekilde de olsa doğadan büyülenmişlerdi. Nadir ve harika hayvanların kafeslerde ve zincirlerde tutulduğu hayvanat bahçeleri, o dönemde hem eğitim hem de eğlence biçimi olarak oldukça popüler hale geldi.
Geçmiş yüzyıllarda hayvan refahına yönelik tutum göz önüne alındığında, fil iskeleti kazıları bazı tatsız içgörüleri ortaya çıkarma potansiyeline sahip olabilir.
Wessex Archaeology zooarkeoloğu Lorrain Higbee “Bir hayvanat bahçesi fili söz konusu olduğunda, hayvanın nereden geldiğini ve yaşını anlamanın yanı sıra, onun bir gösteri hayvanı olarak yaşamının etkisini görebiliriz, bu, hayvanın zincirlenmesinden kaynaklanan travma ve artrit de dahil olmak üzere hapsedilme kanıtlarını içerebilir. Tekrarlayan hareketler gibi performans görevlerinden kaynaklanan yaralanmaları veya gerilmeleri tespit etmek de mümkün olabilir” dedi.