İNCELEME: GoW: Judgment

Xbox 360'ın en büyük kozlarından Gears of War serisi, yeni oyun ile efsaneyi yaşatabiliyor mu?

Microsoft ve Xobx 360 anıldığı zaman akla gelen ilk isim şüphesiz Halo serisi belki ama hemen akabinde yer alan oyunsa Gears of War serisi olacaktır. İlk oyunuyla konsolda TPS ya da daha basit bir lisanla, hedef alıp düşman öldürebilmeyi mümkün kılan seri, bu tutumunu halen devam ettirmekte. Kullandığı "cover" sistemi ile oyunu hem cephe savaşıymış gibi nakleden, hem de tüm bu kaosun arasında düşmanlarımızı rahatça öldürmemizi sağlayabilmesi, onu oyun camiasının en önemli yapımları arasına çoktan koymuş durumda. GoW serisinin bir diğer önemli noktası ise kesinlikle senaryosu ve bu senaryo içerisinde yer alan karakterleri. Marcus Fenix'in başrollerde olduğu yapımda, Emergence Day isimli büyük olayın içerisinde bulunuyorduk kendimizi. Akabinde çıkan ikinci ve üçüncü oyunlarsa bizi bu tanıdık dünyadan hiç mi hiç uzaklaştırmadılar. Her yeni oyunla zaman diliminde birazcık daha oynayan Epic Games ise, Gears of War: Judgement (GoW: J) ile karşımıza çok daha farklı bir senaryo ile çıkıyor.

Aynı savaş ama farklı yüzler

Marcus Fenix yerine Demon Braid

GoW: J, Marcus Fenix ve Dominic Santiago isimli görmeye alıştığımız ve sürekli kontrolümüzde olan karakterlerimizden mahrum olduğumuz ilk yapım. Onların yerine artık Kilo Squad ile yolumuza devam ediyoruz ki ekibimizin liderliğini Demon Braid yaptığı gibi, Augustus Cole'u da kontrol edebiliyoruz. Senaryo olarak, oyunun hemen başında gerçekleşen bir mahkemede buluyoruz kendimizi. Emergence Day'den sonra geçen bu sahne, Kilo Squad'ın tüm olaylar gerçekleşirken yaptıkları yüzünden yargılanmasını ele alıyor. İlk olarak Demon Braid'in ifadesi ile başlayan sahne, anında oyun içi modele dönüyor ve bir yandan yaşadıklarımızı anlatıyorken bir yandan da oyuna dahil oluyoruz. Old Town ve Halvo Bay kısmında başlayan görev sillemizse, Seashore Hills'e oradan da Onyx Point'e gidiyor. Yani uzun denebilecek bir tek kişilik senaryo var demek mümkün. Tabii tek bir şartla...

Kısa ve tekrar edilebilir görevler

İşte bir Declassified Mission örneği

Tek kişilik senaryo bölümleri, genel olarak bakıldığı zaman uzun gibi gözüküyorlar ama kendi içlerinde ziyadesiyle kısalar. Onarlı uzun yapansa "Declassified Mission"lar. Bu görev modeli, hali hazırda bulunan görevleri çok daha zor hale getiriyorlar. Göreve başladığımız esnada duvarda gözüken "GoW" sembolü aracılığı ile açabildiğimiz Declassified Mission'lar, birazdan yapacağımız görevde ne gibi bir zorluk seviyesi yaratacağını önceden bize açıklıyor ve istediğimiz taktirde kabul edebiliyoruz ki bu ince bir ayrıntı. Daha da önemlisi, görevi kabul edip yok olsak bile, yeniden denemek istediğimizde illa ki Declassified Mission yapmak zorunda bırakılmıyor olmak... Kendilerini seçtiğimizdeyse karşımıza çıkan zorluklar bir hayli ilginç; misal, bir görev modelinde her yeri sis basıyor ve düşmanlarımız bir anda karşımıza çıkıyor ki oyunun temel prensibinin menzilli silahlar olduğunu düşünürsek ziyadesiyle zor bir durum. Farklı bir görevdeyse sadece verilen belirli silahları kullanarak görevi geçmemiz isteniyor ki bu silahlar biz görevi kabul ettiğimiz anda üzerimizde beliriyor. Belki de en zor olan Declassified Mission modeliyse zamana karşı olanlar. Genelde beş dakikada etrafı temizlememizi istiyor olması, özellikle sağda solda kalan düşman birimleri yüzünden çok can sıkıcı bir hale gelebiliyor.

Farklı bir sistem ile yeni tek kişilik oyun modeli

Ölmeden öldürmek büyük önem taşıyor

Peki, neden Declassified Mission diye bir oyun modeli söz konusu? GoW: J içerisinde, her bölümde alabildiğimiz toplamda üç adet yıldız bulunuyor. Bu yıldızlarsa bölüm içerisinde yaptığımız her türlü hareket hesaplanarak hanemize yazılıyor. Hızlıca bölümü bitirmek, az süre mevzide kalmak, düşmanlarımızı "execute" etmek ve daha nice farklı noktadan bonuslar alarak, oyun sonunda toplam yıldız sayımızı elde etmiş oluyoruz. Fakat tek kişilik senaryoda bile takım olarak koşturduğumuz GoW: J'da genellikle karakterimiz ağır yaralı bir şekilde yere düşebiliyor. Yaşam ile ölüm arasındaki bu mücadeleyi ancak takım arkadaşımız bize yardım ettiği taktirde kazanabiliyoruz. Burada iki önemli nokta var; ilki roket ya da benzeri ağır silahlar tarafından isabet almak sureti ile hava uçmuşsak, direk olarak "öldü" kısmından eksi yiyor olmamız. Eğer yaralı şekilde yardım bekliyorsak, oyun içerisinde kaç defa "düştü" kısmına eksi almamız. Pek tabii "düşme" yani ağır yaralanma daha az eksi almamıza sebebiyet veriyor ama yaralı olarak süründüğümüz her saniye, topladığımız yıldızların resmen erimesine sebep oluyor ki kalabalık savaşların arasında yapay zeka bize ulaşıncaya kadar kazandığımız her şeyi kaybetmiş oluyoruz. İşte bahsi geçen bu yıldızları en hızlı şekilde kazanmanın yolu Declassified Mission yapmak. Bu şekilde tamamlanmış olan görevler otomatik olarak bir buçuk yıldızdan fazlasını hanemize yazıyorlar.

Bambaşka karakterler ve skin'ler

Oyun içerisinde envai çeşit achievement bulunuyor

Yıldızların önemi ise, GoW: J'ın etrafına dağılmış olan birçok farklı enstantaneyi kullanmamıza imkan tanımaları. Özellikle seviye atlayan karakterlerimize farklı eşyalar almak, ilginç "Skin"lerle kendilerini donatmak büyük keyif. Pek tabii en önemli noktalardan bir tanesi, online model olarak tasarlanmış bu yapımda, farklı insanlara karşı kullanılabilecek, farklı görünüşlere kavuşmak.  Toplamda 50 seviye bulunan yapımda, bolca düşman öldürmek sureti ile kazandığımız yetenek puanlarıyla uzun bir maceraya çıkabiliyoruz. İşin ilginç yanı, en üst seviyeye ulaştığımızda "Re-Up" seçeneği sayesinde tüm bilgilerimizi ve geçmişi saklamak sureti ile, karakterimizi sıfırlayabiliyor ve bu sayede "gamertag"ımıza en güzelinden bir yıldız alabiliyor olabilmek. Unutmadan; "Let's Do This," "Fearless," ve "Unstoppable" gibi üç yeni "achievement"ta oyuna ekleniyor. Yani gerçekten GoW hayranları için özel olarak tasarlanmış bir sistem bu fakat aynı zamanda konsolda uzun süre farklı ve zorlayıcı görevleri yapmak isteyenler için de harika bir seçim gibi gözüküyor. Yıldızları bir kenara bırakacak olursak, oyun içerisinde toplanmayı bekleyen "Ribbons," "Madal" ve "PrizeBox" gibi birçok farklı parça da mevcut.

Multiplayer ile yepyeni bir GoW deneyimi

Birbirinden farklı yeni silahlar mevcut

GoW: J yarattığı ilginç ve farklı tek kişilik senaryosunun yanı sıra, onu çok daha önemli yapan multiplayer opsiyonları ile görenleri mest ediyor. Serinin belki de en büyük açığı konumunda bulunan multiplayer seçenekler iki ana başlık altında karşımıza çıkıyorlar. Bunlardan ilki "Survival." Tamamen co-op olarak tasarlanmış olan mod, multiplayer "Overrun"nun neredeyse aynısı. Oyunun multiplayer mod başlığı altında ise Overrun, Free For All, Execution, Domination ve Team Deathmatch ile karşılaşıyoruz. Tamamı 5 vs 5 maçlardan oluşan modlardan Overrun, hem Survival mod'a çok benziyor, hem de Gears of War 3'deki Beast Mod'un bir benzeri. Belirli dakika aralıkları ile üzerimize saldıran Locus'ları, harita üzerinde bulunan üç noktayı yok etmeden durdurmaya çalıştığımız haritada, iki adet Emergence Holes ve bir adet Generator bulunuyor. Free For All ise alabildiğine karambol bir mod. Kimin kime ne sıktığını anlayana kadar ölmüş oluyorsunuz. Execution mode Haven DLC paketi ile karşımıza çıkıyor ve diğer modlara göre çok daha zor ölünen bir yapı sunuyor. Tek seferde patlayarak yok olmayan düşmanlar, "Down but not out" isimli duruma düşüyorlar ve eğer 15 saniye içerisinde execute edilmezlerse yeniden diriliyorlar. Domination ise bölge kontrolü üzerine kurulu bulunuyor. İlk olarak 250 puana ulaşan takımın kazandığı modda üç farklı noktanın kontrolünü ele geçirmeye çalışıyoruz. Team Deathmatch ise sizlerin de hesaplayabildiği gibi iki takımın birbirini yok etmesi üzerine kurulu. Kazanmak içinse 50 "kill" sayısına ilk ulaşan takım olmak gerekiyor.

Dört farklı sınıf ve yetenekleri

Engineer'ın en önemli özelliği: Tamir ve bakım

Multiplayer'ın en önemli olan noktalarından olan haritalarsa şimdilik limitli olsa da yakın zamanda artacak. Estate, Gondola, Island, Junkyard, Library, Rig, Skyline, Streets gibi bölümlere, yeni DLC ile Heaven da eklenmiş bulunuyor. Bir diğer önemli nokta ise GoW: J içerisinde bulunan dört farklı sınıf. Engineer, elinde bulunan Repair Tool ile haritalar üzerindeki spesifik parçaları tamir edebiliyorken, Medic sadece kendisine özel olan Stim-Gas Grenade ile tüm takımını canlandırabiliyor, eksilen canlarını doldurabiliyor. Scout, hem bomba mantığı ile çalışan Throw Beacon ile attığı bölgedeki düşmanları, haritanın herhangi bir yerinden gözükebilecek şekilde kırmızı ile işaretleyebiliyor ve yetmezmiş gibi sadece kendisine has olan "Climb" özelliği ile olmadık yerlerden düşmanlarına ateş edebiliyor. Son olarak Soldier ise oyuna en hakim iki silah olan Lancer ve Booshka ile ölüm saçabildiği gibi bir de takımının mühimmat sorununu ortadan kaldıracak Throw Ammo ile karşımıza çıkıyor.

Bazı eksiler hala can sıkıyor

Yeni düşmanlarımızdan sadece birisi

GoW: J tek başına bir oyun olacak kadar iyi mi bu tartışılır zira serinin en büyük eksikliği olan multiplayer sistemi gerçekten harika bir şekilde kendisine yer bulurken, tek kişilik senaryoda yaratılan kısa bölüm mantığı, sanki onu çok aceleye getirilmiş bir oyun konumuna sokuyor. Özellikle önceki oyunlarda olan sorunların bazılarının aynen devam ettiğini de görebiliyor ki en çok göze batan yapay zekanın "cover" sistemini halen adam gibi kullanamıyor oluşu. Saklı olduğunu zannedip vücudunun yarısının dışarıda olması ya da kimi zaman hiçbir zaman ateş üstünlüğümüze aldırış etmeden yanımıza kadar koşması... Pek tabii bu ve benzeri durumlar, oyuna eklenen yeni düşman birimleri ve silahlarla ortadan kaldırılmaya çalışılmış ama yine de bu eksik, özellikle seriyi başından beri takip edenlerin kesinlikle rahatsız edecektir. Onun haricinde GoW: J, tam teşekküllü bir TPS oynamak isteyenler için biçilmiş kaftan.

Sonraki Haber

Forum