"İçi Boş Dünya" teorisi: Bazı insanlar, neden Dünyanın içinin boş olduğuna inanıyor?

Dünyanın içi gerçekten boş olabilir mi? İnsanlığı uzun yıllar meşgul eden "İçi Boş Dünya" teorisi nedir, nasıl ortaya atıldı? Bunu kanıtlamak için neleri göze aldılar?

2007’de bir adam, aslen 1774’te çürütülmüş olan “İçi Boş Dünya” teorisinin kendi yorumladığı sürümünü kanıtlamak için, Dünya’nın merkezine giden “geçidi” bulmak amacıyla Kuzey Kutbu’na bir yolculuğa çıkmayı planladı. Hollow Earth kitabının yazarı, 2007’de buz kıran bir gemi kullanarak gizli girişi bulmak için Kuzey Kutbu’na gidecekti, ancak daha sonra bu proje iptal edildi.

Bilimin gelişme süreci boyunca gezegenimiz ve evrenimiz hakkında pek çok farklı teori önerildi. Astronom Edmond Halley, 1692 yılındaki bir makalesinde Dünya’nın içinin boş olduğunu iddia etti. Halley, Dünya’nın manyetik alanını incelediğinde değişken olduğunu fark etti. Bunun, Dünya’nın içinin boş olması ve manyetik alanların, her biri kendi manyetik kutuplarına sahip olan Dünya içindeki üç iç “kabuk” tarafından oluşturulmasından kaynaklandığına inanıyordu.

"Dünyanın içi boş" teorisi

Halley, dış kabukların parçalanıp yerçekimi ile iç çembere inebileceğini ve yeryüzünü aşağıdaki "köstebek insanlara" açabileceği de dahil olmak üzere teoriyi eleştirenlerin itirazlarını reddederek teorisini savundu. Halley, kabukların “manyetik madde ile kaplı olduğuna veya daha doğrusu büyük bir içbükey mıknatıs olacağına” ve bu nedenle, manyetik alanın yerçekiminden daha güçlü bir kuvvet olması sayesinde kabuğun havada tutulduğuna inanıyordu.

Bu teoriye sıkı sıkıya bağlanan Halley, aksinin anlamsız olacağını savunarak "Dünyanın içinde" yaşam olabileceğini öne sürdü: “Artık Dünya’nın gezegenlerden biri olduğu kabul edildiğinden ve hepsinin makul bir şekilde yaşanabilir olduğu varsayıldığından... Öyleyse neden bu olağanüstü madde kütlesinin yüzeyini desteklemek için var olması gerektiğini garip bulalım? Neden onun yüce güç tarafından canlıların kullanımına, bütünün rahatlığı ve güvenliğinden oluşabileceği kadar büyük bir yüzey verecek şekilde düzenlendiğini düşünmeyelim” dedi, “biz kendimiz, yer bulmaya zorlandığımız şehirlerde, genellikle birbiri üzerine birçok kat inşa ediyoruz ve böylece çok daha fazla sayıda sakini barındırıyoruz” diye ekledi.

Agartha Krallığı, saklanan Naziler...

Halley ve İçi Boş Dünya teorisinin daha sonraki savunucuları yanılıyordu. Halley’nin verileri tam değildi ve bazı eksikler vardı. Dünya’nın manyetik alanı hakkında daha iyi verileri olsaydı, elindeki verileri açıklamak için Dünya’yı içi boş bir kütleye çevirmek zorunluluğunu hissetmeyebilirdi.

Zaman içerisinde pek çok farklı İçi Boş Dünya teorisi önerildi ve bir kanıt olmamasına rağmen, bunlardan bazıları Agartha adında bir yeraltı krallığı olduğunu veya saklanarak doğru zamanın gelmesini bekleyen Nazilerin olduğunu öne sürmek gibi ilginç fikirlere sahipti. Bazı versiyonlar, bizlerin gezegenin içinde yaşadığımızı ve gördüğümüz yıldızların kabuğun diğer tarafında olduğunu söylüyor.

Elbette bu önerilerin tamamı çürütüldü. Artık gezegenimizin içinde neler olup bittiğine dair oldukça iyi bir fikrimiz var; ne olduğunu tam olarak çözemediğimiz iki garip kütle gibi istisnalar dışında... Dünya’nın içi boş değil, kabuk, manto ve bir dış ve iç çekirdekten oluşuyor.

Dünyanın içinin boş olmadığını kanıtlayan ilk deney, bilim insanlarının Dünyanın yoğunluğunu hesaplamak için İskoçya’da bir dağı kullandıkları 1774’te gerçekleşti. Ekip, Schiehallion Dağı’nın saf kütlesinin sarkaçları kendisine doğru çektiğini gösterdi. Bunu kullanarak ve dağı inceleyerek, Dünya’nın kaba bir yoğunluğunu hesaplayabildiler.

Dağ deneyinden bu yana, sismik tomografi olarak bilinen bir teknikte depremleri kullanarak gezegenimizin içine bakmanın çok daha karmaşık yollarını bulduk. Depremler meydana geldiğinde, her yöne enerji dalgaları yayılır. Bilim insanları, yüzeydeki çeşitli konumlardan gelen sarsıntıları ölçerek, Dünya'nın iç kısmının bir haritasını oluşturabilirler. Dünya’daki kayalar ve sıvılar farklı yoğunluklarda olduğundan, dalgalar bunların içinden farklı hızlarda hareket ederek jeologların dalgaların ne tür bir malzemeden geçtiğini anlamalarına olanak tanır. Bu yöntemi kullanarak bazı harika ve sıra dışı özellikler bulundu, ancak içi boş bölgeler veya gizemli yeraltı krallıkları bulunmadı.

Sonraki Haber

Forum