Neden dört yapraklı yoncaların şans getirdiğine inanıyoruz? Peki bu inancımız ne kadar doğru?

Dört yapraklı yoncaların şans getirdiğine inanmamızı sağlayan şey ne? Belki de sadece nadir olduklarını düşündüğümüz içindir. Peki ama bu yoncalar gerçekten ne kadar nadirler?

Sıkça duyulan bir istatistiğe göre, 10.000 yoncadan sadece bir tanesi dört yaprağa sahip. Bu da onları yoncalar arasında yaklaşık 500 kat daha nadir yapıyor. Ancak bu ne yazık ki tam olarak doğru değil.

2017 yılında Share the Luck adlı bir web sitesi için çalışan bir araştırma ekibi, 5,7 milyon yoncanın analizini yaptı ve bir dört yapraklı yonca bulma olasılığının aslında 5.000’de 1 olduğunu keşfetti. Buna göre, geleneksel olarak kabul edilen "10.000 yoncadan biri" istatistiğine göre iki kat daha fazla bulma şansımız olduğunu varsayabiliriz.

Ancak burada başka etkenler de devreye giriyor. Bazı yonca türleri ve dikkatli bir çevresel planlama ile ek yaprağın büyüme şansı çok daha yükseltilebilir. Delaware Üniversitesi Botanik Bahçeleri direktörü John Frett Martha Stewart'ın söylediğine göre; yetiştirilen yoncanın türüne göre bu şans artabiliyor. Ayrıca, yoncanın yeraltı gövdeleriyle yayılma özelliği birleştiğinde normalden dört kat daha fazla dört yapraklı yonca üretilebiliyor.

Örnek vermek gerekirse; 2014 yılında, Suzi Mekhitarian’ın bahçesinde 21 tane dört yapraklı yonca çıkıyor. Eğer tipik bir çim alanına sahip olsaydı, böyle bir şeyin gerçekleşme ihtimali imkansıza yakın olurdu. Bu bize ne kadar imkansız gibi gelse de Avustralya Botanik Bahçesi Bilim Direktörü Brett Summerell, bunu her beş ya da altı ayda bir duyduğunu söylüyor.

Genel olarak, yoncalarda dört yaprağa sahip olmak çekinik bir özellik olarak kabul edilir ve bitkilerde bu tür özellikler hayvanlara kıyasla daha zor aktarılır. Dört yapraklı yoncayı sağlayan gen ise çekinik gendir. Bunu anlayacağımız dilde açıklamak gerekirse; bitkinin sadece dört yapraklı geni, dört kromozomunda da taşıması durumunda dört yaprak üreteceği anlamına gelir, ki bu da nadir bir durumdur.

Mekhitarian’ın durumunda ise çok olağandışı bir şey olmuştu. Bitkinin baskın gen karakteristikleri üç yaprak yerine dört yapraktı. Bu da böyle bir durumun gerçekleşme olasılığını artırdı.