Doğru ayarlar, kusursuz fotoğraflar - 1
Dijital fotoğraf kursumuzun 14. bölümünde, kulağınıza küpe olması gereken ipuçlarına başlıyoruz...
15 bölümlük dijital fotoğraf kursumuzun tamamına ulaşmak için tıklayın...
Yeni bir dijital fotoğraf makinesi satın aldınız ve kullanım kılavuzunu dikkatle okudunuz. Peki ama çekim için hazır mısınız? Zor motiflerle karşılaştığınızda veya küçük hileler gerektiren durumlarda, kılavuzda yazanlardan çok daha fazlasına ihtiyacınız olacak. Bu bölümde, kusursuz çekimlere giden yolda çok işinize yarayacak 50 ipucunu bir arada bulacaksınız.
1. Amaca uygun saklama biçimi
Fotoğraf verilerinin saklanmasında en sık kullanılan biçim olan
JPEG biçimi artık her dijital fotoğraf makinesi için standart hale
gelmiş durumda. Çok sayıda ve hızlı fotoğraf çekenlerdenseniz,
bellek alanından da tasarruf sağlayan bu biçim tam size göre. Eğer
sıkıştırma kalitesini de en yüksek seviyeye ayarlarsanız oldukça
iyi sonuçlar elde edebilirsiniz. Ama eğer bellek kapasiteniz biraz
düşükse sıkıştırma oranını artırmanız gerekebilir; tabii bu durum
aynı zamanda kaliteden ödün vermeniz anlamına gelir. Bellek
kapasitesinin yetersiz olduğu bu durumlarda makinenizin sunduğu tam
çözünürlüğün altında değerler kullanmanız, yani 10 megapiksellik
makinenizi 6 megapiksel çözünürlükte ve daha düşük JPEG sıkıştırma
seviyesinde kullanmanız çoğu zaman daha iyi sonuçlar verecektir.
RAW biçimi desteği ise genellikle yüksek seviye kompakt makinelerde
ya da DSLR'lerde bulunur. Eğer çektiklerinizi daha sonra işlemek
istiyorsanız, bu biçim tam size göre; çünkü bu biçimde
algılayıcıdan gelen veriler renk dengesi, keskinlik gibi standart
işlemlerden geçirilmeden, "ham" biçimleriyle olduğu gibi bellek
kartına aktarılır. Bunları daha sonra bilgisayarınızda bir RAW
dönüştürücüsü ile işleyip standart biçimlere dönüştürme şansınız
var. RAW biçimi hakkında ayrıntılı bir incelemeyi geçen sayımıza
bulabilirsiniz. Kimi eski makineler TIFF biçimini de desteklerler.
TIFF, JPEG'e göre daha yüksek kalite sunuyor olsa da, profesyonel
fotoğraf işleme konusunda bütün ihtiyaçları karşılayan RAW
biçiminin yerini tutamaz.
2. Renk karakterinin seçimi
Dijital fotoğraf makineleri renklerin yoğunluğunu seçmenize de izin
verir. Nötr renk ayarları çekimden sonra resim işleme
yazılımlarıyla daha fazla değişiklik yapmanıza olanak tanırken
"Vivid", "F-chrome" ve "Parlak" seçenekleri daha yüksek bir renk
doygunluğu elde etmenizi sağlar. Çoğu zaman kontrast ve renk
yoğunluğunu [+] ve [-] düğmeleriyle, daha "kamerada"
düzeltebilirsiniz. Ama doğruyu bulmak için referans olarak elinizde
sadece küçük bir görüntü olduğundan bunu bilgisayarınızda
monitörünüzün başında yapmanız daha doğru olacaktır.
3. Siyah-beyaz fotoğraflar
Fotoğraflarınızı çekimden sonra bilgisayar başında gri tonlarına
dönüştürmeniz gereken dönemler artık geride kaldı. Giriş sınıfı
DSLR makinelerde ve birçok kompakt makinede fotoğrafı RGB biçiminde
ve siyahbeyaz olarak kaydetme özelliği bulunuyor; yani renk
bilgileri dosyada saklanmış oluyor. Buna ek olarak çekim sırasında
kırmızı, sarı veya yeşil gibi renk filtreleri kullanmanız da
mümkün. Eğer siyah-beyaz yaptığınız bir çekimden sonra fotoğrafları
renksiz çektiğinize pişman olup başka tonlarda, örneğin "sepia"
tonlarında çekim yapmak isterseniz, fotoğraflarınızı daha sonra
bilgisayar başında düzeltebilirsiniz.
Doğru ayarlar, kusursuz fotoğraflar (4-6)
4. ISO duyarlılığı
DSLR ve üst düzey kompakt dijital fotoğraf makineleri dışında kalan
çoğu makinede ISO duyarlığı hep "Auto" seçeneğinde sabitlenir. Bu,
düşük ışık altında diğer ayarları zorladığınızda kameranızın sizden
habersiz ISO duyarlılığını yukarı çekeceği anlamına geliyor. Bu
şekilde istemeden grenli fotoğraflarla karşılaşmanız işten bile
değil. Eğer ISO duyarlılığını menüden kendiniz belirlerseniz,
grenlerin ne zaman çıkmamaları gerektiğiniz kontrol edebilirsiniz.
Tabii bu arada grenlerle karakterini bulan fotoğraflar
olabileceğini de asla unutmayın.
5. Mükemmel beyaz dengesi
Nötr bir beyaz dengesi ışığın sıcaklığı ile ilgilidir. Gündüz
yapacağınız manzara çekimlerinde ve bir şehir gezisinde yapacağınız
röportaj çekimlerinde otomatik beyaz dengesi ayarlarını kullanmak
doğru bir seçimdir. Keskin gölgeler oluşturan sert ışıklar veya
tungsten aydınlatmalı (akkor lambalı) odalardaki çekimler için ise
kameranızı uygun şekilde önceden ayarlamalısınız. Farklı ışıkların
birbiri ile karıştığı durumlarda doğru renk sıcaklığını yakalamak
için beyaz dengesini el ile yapmanızda büyük yarar var. Beyaz veya
nötr gri bir kağıtla yapacağınız deneme çekimi size olması gerekeni
gösterip kafanızın karışmasını engelleyecektir. Eğer mum ışığında
romantik bir akşam yemeğinde makinenizin
ayarı otomatik beyaz dengesinde veya tungsten ışığı ayarlarında ise
aynı ışık hissini fotoğrafınıza yansıtamazsınız. Bunun yerine beyaz
dengesini bilerek gün ışığı ayarında bırakırsanız, sıcak renk
uyumunu kolaylıkla sağlayabilirsiniz.
6. Renk uzayının seçimi
Dijital fotoğraf makineleri sRGB renk uzayı önseçimli olarak
gelirler. Aslında sRGB (standart kırmızı, yeşil ve mavi) uzayı
gerçek renk uzayları arasında en küçük olanıdır. Ama bu spesifik
renk uzayını TFT ekranlar, tarayıcılar ve yazıcıların dışında
Windows
ve Office (2000 sürümlerinden sonra) gösterebilir ve işleyebilir.
Fotoğrafların ekranda izlenmesi veya internette paylaşılması için
sRGB yeter de artar bile. Çoğu makinede seçilebilecek renk uzayları
arasında Adobe RGB renk uzayı da vardır. Adobe RGB uzayı daha geniş
renk yelpazesiyle özellikle profesyonel fotoğrafçılığa yöneliktir.
Fotoğraf daha soluk görünse de daha fazla bilgi ve ara ton içerir.
Eğer RAW biçiminde çekim yapıyorsanız, bu biçimdeki geniş renk
derinliği ve bundan kaynaklanan renk adımlarının çokluğu sayesinde
renk uzayı seçimini aklınızdan silebilirsiniz. Bu biçimde
olabildiğince çok bilgi bellek kartınıza kaydedilir.
Doğru ayarlar, kusursuz fotoğraflar (7-9)
7. Hızlı pozlama telafisi
Hızlı pozlama telafisi, yaratıcı fotoğraflar oluşturmak için güçlü
ama çoğu zaman gereğinden daha az değer verilen bir araçtır.
Örneğin yağmurlu günlerde +0,5 adımlık bir düzeltme, yağmurun
verdiği kasveti fotoğrafınızdan kaldıracaktır. Eğer güneşin ışıl
ışıl parladığı bir günde gökyüzünü de içeren bir kare çekmek
istiyorsanız, pozlama telafisini -0,5 veya -1 değerine getirerek
gökyüzünün maviliğini fotoğrafınıza yansıtabilirsiniz. Problematik
durumlarda ise doğru pozlamayı yakalayabilmek için bir pozlama
dizelemesi oluşturmanız gerekebilir.
8. Flaşın kullanılması
Aydınlatma flaşı normalde gündüz kullanılır. Güçlü kompakt flaşlar
aydınlatma uzaklıkları nedeniyle avantajlıdır, ama bütünleşik
flaşlarınızla da iyi sonuçlar elde edebilirsiniz. Aydınlatma flaşı
ile motifin aydınlık kısımlarını aşırı pozlamadan karanlık
kısımlardaki detayları öne çıkarabilirsiniz. Bu özelliği
kullanabileceğiniz tipik motifler karşıdan gelen ışıkların veya
gölgede kalmış insanların bulunduğu motiflerdir. Aydınlatma flaşı
kullandığınızda gece çekimlerinde olduğu gibi uzun pozlama
sürelerine ihtiyaç duymazsınız. Objenizin çok aydınlanıp renk
uyumunun bozulmaması için flaşınızın telafi ayarını -0,5 veya -1
seçeneğine getirin. Objenizin sizden beş metreden daha uzak olduğu
durumlarda ise flaşın etkisinin mesafeyle azalması yüzünden
aydınlatma flaşını kullanamayabilirsiniz.
9. Çekim modları
Olabildiğince kolay bir şekilde göze hoş gelen fotoğraflar elde
etmek için makine ayarlarını "A" yani otomatik ayarlara veya "P"
yani otomatik programa getirmek işe yaramayabilir. Bunun yerine
kameranızın uygun motif programlarını kullanırsanız daha güzel
fotoğraflar elde edebilirsiniz. Fotoğraflarınız yine eskisi gibi
otomatik pozlanır, ama motifinize uygun diyafram veya enstantane
değerleri ile... Motif programlarınızın ne kadar iyi sonuçlar
verdiğini görmek için uygun motif programını kullanarak karlı bir
fotoğraf çekerek deneme yapabilirsiniz. Program otomatik olarak
gerekli pozlama telafisini uygular ve daha güzel fotoğraflara imza
atmanızı sağlar.
Doğru ayarlar, kusursuz fotoğraflar (10-12)
10. Hızlı erişim tuşları
Üst seviye kompakt makinelerde veya DSLR makinelerde belirli ayar
menülerine doğrudan ulaşmanızı sağlayan kısayol tuşları bulunur.
Kullanıcı tarafından ayarlanabilen bu kısayol tuşları belirli bir
ayarı sürekli yapmanız veya değiştirmeniz gereken durumlarda çok
işinize yarayabilir. Örneğin bu tuşlara ISO değeri menüsünü
atayarak istediğiniz zaman hızlıca ISO değerinin otomatik olarak
belirlenmesinin önüne geçebilir ve kendiniz bir değer
atayabilirsiniz. Kimi üreticiler ise dijital fotoğraf makinesine
belirli konumlara ulaşmanızı sağlayan sabit kısayol tuşları
yerleştirirler. Örneğin Pentax markalı makinelerde menüde gezinmeye
gerek kalmadan "Fn" tuşu ile doğrudan flaş, pozlama dizisi,
duyarlılık veya beyaz dengesi gibi önemli fonksiyonlara ulaşmanız
mümkün.
11. Ölçüm yönteminin seçimi
Kontrast açısından zengin veya çok bileşenli motifler farklı ışık
ölçüm yöntemleri gerektirirler. Bu motiflerin otomatik olarak
belirlenmesi zor olduğundan, böyle durumlarda fotoğraf makinenizin
ışık ölçüm yöntemini el ile değiştirmelisiniz. Örneğin birçok
bileşenden oluşan manzara çekimleri için matris ölçüm yöntemi
uygundur. Bu yöntemde makineniz olabildiğince çok noktada ışık
ölümü yaparak en uygun pozlamayı belirler. Eğer motifinizdeki en
önemli eleman merkezde bulunuyorsa merkez ağırlıklı ölçüm yöntemini
kullanabilirsiniz. Bu yöntemde ise merkezde bulunan bileşenin
pozlama sonuçlarına kenarlardakilerden daha fazla ağırlık verilir.
Spot ölçüm yönteminde tam merkezdeki bileşenden yansıyan ışık
değerine göre pozlama ayarları belirlenir. Spot ölçüm özellikle
ters ışığın olduğu motiflerde kullanılabilen son derece etkili bir
yöntemdir.
12. Her motif için flaş seçimi
Otomatik flaş çoğu durumda en doğru flaş yöntemi olmaz. Bu yöntem
flaşı patlamaya zorlar ve aynı zamanda fotoğraf makinesinin
enstantane süresini senkronizasyon süresine göre değiştirir. Bu
yüzden fotoğrafınız 1/60 veya daha hızlı bir enstantane ile
pozlanır. Sonuçta fotoğrafınızda arka plan kapkaranlık, flaşla
aydınlatılmış olan ön plandaki objeniz ise çoğu zaman aşırı parlak
çıkar. Makinenizin enstantane süresini bilerek aşağı çekerek bu
hatayı düzeltebilirsiniz. 1/15 veya 1/2 saniye gibi enstantane
sürelerinde arka plandaki ışıkların titreme riski olsa da ön planda
bu etki oluşmaz. Flaşın patladığı kısa süre ön plandaki objelerin
pozlanma süresi olur. Sonuç ise daha anlamlı ve uyumlu
fotoğraflardır. Kırmızı gözlerin engellenmesi için patlayan ön flaş
da istenmeyen sonuçlar doğurabilir. Örneğin bir aile toplantısında
veya bir partide anlık bir motifi çekmek istediğinizde ön flaş
çekimi geciktirerek o güzel anı kaçırmanıza neden olabilir. Bu
yüzden fotoğraflarınızı çekerken kırmızı gözleri dert etmeyin, çoğu
resim işleme yazılımı kırmızı gözleri otomatik olarak bile
giderebiliyor.
Doğru ayarlar, kusursuz fotoğraflar (13-15)
13. Belleğin biçimlendirilmesi
Eğer yeni bir dijital fotoğraf makinesi satın aldığınızda eski
bellek kartınızı kullanma devam etmek istiyorsanız, çekeceğiniz
fotoğrafları garanti altına almak için bu kartı öncelikle yeni
makinenizde biçimlendirmelisiniz. Biçimlendirme sırasında bellek
kartınız yeni makineniz tarafında kaydedilir ve gerekli klasörler
oluşturulur. Fotoğraflarınızın numaralanması ise böylece baştan
başlar. Eğer fotoğrafmakineniz için her zaman aynı bellek kartını
kullanıyorsanız, bu kartı arada sırada biçimlendirerek eski
fotoğraflardan kalan dosya parçalarını temizolduğundan leyebilir,
böylece kartın performansını artırabilirsiniz.
14. Diyaframın ayarlanması
Diyafram ön ve arka planın fotoğraftaki durumunu belirlemek için
kullanılan en önemli donanım olarak kabul edilebilir. Diyafram
sadece algılayıcı üzerine objektiften geçerek düşecek ışık
miktarını ayarlamakla kalmayıp ne kadar çok net alan derinliği
(kapalı diyafram, örneğin 16) veya ne kadar az alan derinliği (açık
diyafram, örneğin 2,8) oluşması gerektiğini belirleyen araçtır.
Bütün DSLR makineler diyaframı el ile belirlemenize (M veya AV)
izin verir. Ama artık çoğu kompakt makinede de, diyaframı el ile
ayarlamanız için gerekli çekim seçeneklerini sunuyor. Bu yüzden
kompakt makine kullanıcısı olsanız bile diyaframın kullanımını
bilmenizde yarar var. Örneğin portre veya moda fotoğrafçıları
çekimlerini oldukça açık diyaframlarla gerçekleştirirler. Net alan
derinliğinin azalmasıyla arka plan bulanıklaşır ve modelin
bulunduğu düzlemden ayrışarak önem kazanır. Ürün çekimlerinde ise
ürünün bütün ayrıntılarıyla net gösterilebilmesi için küçük bir
diyafram açıklığı önemlidir.
15. Doğru odak uzaklığı
Uzun bir odak uzaklığı ile uzaktaki objeleri yakınlaştırmakla
kalmaz, motifinizdeki derinliği de yoğunlaştırırsınız. Buna en
güzel örnek, aynı hizada olmayan ama ters yönde ilerleyen ve her an
birbirine çarpacakmış gibi görünen iki yelkenlidir. Böyle bir tele
- etki 200 milimetrelik (Full Frame – FF: 35mm film boyutuna göre)
bir odak uzaklığında ve ötesinde oluşur. 35mm (FF) ve altındaki
odak uzaklıklarında ise bunun tam tersi bir etki gözlenir. Arka
plandaki objeler daha uzak ve daha küçük görünür. Bu şekilde
örneğin küçük odaların daha büyük olduğu hissi yaratılabilir. 45
ile 65mm (FF) arasındaki normal odak uzaklıkları insanın normal
bakış açısına en yakın odak uzaklıklarıdır. Belgesel ve röportaj
fotoğrafçıları tarafından sıklıkla kullanılan bu odak uzaklıkları
hayatı gerçekte olduğu gibi gösterir. Normal odak uzaklıkları hızlı
çekimler ve kısmi büyütmeler için de teknik açıdan en uygun
koşulları sunar. Çoğu kompakt makine, kullanıcısına normal ve tele
odak uzaklıkları arasındaki belirli bir odak bölgesini sunar.
Oldukça uzun odak uzaklıkları ise genelde gerçek geniş açı odak
uzaklıklarını da içeren mega zum makinelerde ve bazı üst sınıf
makinelerde bulunur. Buna ek olarak üreticiler makinelerinde
kullanılabilecek mercek eklentileri de üretmektedir. DSLR'larda ise
hangi odak aralığının olacağı tamamen fotoğrafçı tarafından
belirlenir.
Doğru ayarlar, kusursuz fotoğraflar (16-18)
16. Perspektif kullanımı
Fotoğrafçılıkta üç klasik perspektif tipi bulunur: "Normal", yani
göz hizası, kurbağa perspektifi ve kuşbakışı. Güzel fotoğraflar
çekmek için bunlar arasından doğru perspektifi de seçmelisiniz.
Örneğin geniş açılı bir objektif ile kurbağa perspektifinden ve
kuşbakışından oldukça ilginç fotoğraflar çekebilirsiniz: Aşağıdan
insanlar dev gibi, yukarıdan ise küçük ve komik görünürler, çünkü
kafaları büyük bacakları ise kısa ve ince çıkar. Eğer hedefinizde
bu kadar fantastik fotoğraflar elde etmek yoksa normal bir odak
uzaklığı ve normal bir bakış açısı ile de çok güzel tatil
fotoğrafları çekebilirsiniz. Örneğin fonda güneşin batarken
motifinizin ön planına bir şarap bardağı yerleştirin ve deklanşöre
basın. Ön planın mı yoksa arka planın mı net olacağı ise tümüyle
size ve hislerinize kalmış. Genel olarak şarap bardağı gibi
motifinizde ön plana yerleştirdiğiniz objeler fotoğrafa
derinlik katarlar ve fotoğrafın diğerleri arasından kolayca
sıyrılmasını sağlarlar. Uzun odak uzaklıklarında da aynı tekniği
uygulayabilirsiniz. Örneğin ağaçtaki bir kuşu çekerken ön plana
gelmesini sağlayacağınız birkaç dal size yeterli derinliği
sağlayacaktır.
17. Ölçüm değerleri
Kontrast açısından zengin motifleri yukarıda belirttiğimiz ölçüm
yöntemleri ile doğru pozlamanız oldukça zordur. Bunun için dijital
makinelerde pozlama değerlerini saklayan bir "AEL" tuşu (kimi zaman
"AE/L" veya "AE-L" olarak da geçer) bulunur. Bu tuş sayesinde
motifinizdeki belirli bir kısmın pozlama ölçüm değerlerini
saklayabilirsiniz. Bunun için istediğiniz bölgenin değerlerini
ölçtürüp bu tuşa basmanız yeterli. Bu ölçüm değerleri siz bir daha
bu tuşa basana kadar makinenizin hafızasında tutulur. Kimi
modellerde ise ölçüm yaptıktan sonra AEL tuşunu deklanşöre basana
kadar basılı tutmanız gerekebilir. Eğer fotoğraf makinenizde bu
özellik yok ise, otomatik çekim modunda istediğiniz bölgenin
değerlerini ölçüp daha sonra makinenizi manuel moda getirerek bu
değerleri girebilirsiniz. Pozlama değerlerini deklanşöre yarım
basılı tutarak saklamak ise hiç beklemediğiniz şekilde
sonuçlanabilir. Çünkü bu şekilde makineniz pozlama değerlerinin
dışında netlik ayarlarını da sabitler. Eğer ölçüm yaptıktan sonra
makinenizin yönünü değiştirirseniz, fotoğrafınız istediğiniz
pozlama ayarları ile çıksa da bulanık görünür.
18. Işık için geçiş filtreleri
Fotoğrafçılar kamera çantalarında yapacakları çekime göre farklı
filtreler taşırlar. Ama gri ve renkli geçiş filtrelerini
çantalarından eksik etmezler. Gökyüzünü ve karlı dağları içeren bir
manzaraya baktığınızda gözünüz parlak gökyüzü ile koyu yeryüzü
arasındaki
kontrast farkını problemsizce dengeleyebilir. Dijital fotoğraf
makineleri ise böyle geniş bir dinamik aralığı çekebilecek
kapasitede değillerdir. Bu yüzden bu dinamik aralığın dengelenmesi
için çoğu manzara çekiminde gökyüzünün parlaklığı azaltılmaktadır.
Bunun için objektif önüne Cokin gibi bir üreticinin nötr gri geçiş
filtresi dönebilir şekilde sabitlenir ve filtrenin koyu renkli
kısmı ufuk çizgisine gelecek şekilde doğru pozisyona itilir. Bu
şekilde gökyüzünün mavi rengine kavuşması veya bulutların tekrar
görünür olması sağlanır. Eğer kontrastı dengelemek için böyle bir
filtre kullanıyorsanız, makinenizin pozlama ayarlarını gökyüzüne
göre değil, diğer objelere göre yapmalısınız. Aksi takdirde
makineniz gökyüzünü yeterince pozlamaya çalışırken dağlar aşırı
pozlanır. Bu tür geçiş filtreleri nötr grinin dışında farklı
renklerde de bulunur. Örneğin gökyüzünün daha dramatik görünmesi
için genellikle kırmızı veya sarı filtreler kullanılır.
Doğru ayarlar, kusursuz fotoğraflar (19-21)
19. Otomatik odaklama
Fokuslama, yani fotoğraf makinenizin deklanşörüne yarım
bastığınızda yapılan uzaklık ölçümü ve netleştirme için dijital
makinelerde "AFs" ve "AFc" seçenekleri bulunur. Bunlardan ilkinde,
yani AFs seçeneğinde makine siz deklanşöre bastığınızda bu
işlemleri bir kere yapar ve objeyi netleştirir. Başka bir objeye
odaklanmak istediğinizde ise deklanşörü bırakıp tekrar basmanız
gerekir. Sabit duran objeler veya manzara çekimleri için AFs'yi
kullanabilirsiniz. Ama fotoğrafını çekmek istediğiniz objeler
hareketli, yani oyun oynayan çocuklarınız, hayvanlar veya bir spor
karşılaşması ise AFc'yi seçmelisiniz. Bu seçenekte makine odak
merkezinizde tuttuğunuz hareketli objeyi siz deklanşöre tam basana
veya bırakana kadar sürekli olarak odaklar. DSLR veya üst sınıf
kompakt fotoğraf makinesi sahipleri içinse, ek olarak manuel
netleştirme seçeneği de bulunur. Bu seçenek biraz deneyim
gerektirse de bu şekilde spor karşılaşmalarında oto fokus ile
yakalanması çok zor olan görüntüleri sağlıklı bir biçimde
yakalayabilirsiniz.
20. Zum ile gelen dinamizm
Çekim sırasında odak uzaklığının değiştirilmesi fotoğrafçıların
fotoğraflarına dinamizm katmak için başvurdukları eski numaralardan
biri. Hız hissi veren bu efekte siz de zum halkası olan makinenizle
kolayca ulaşabilirsiniz: Uzun bir odak mesafesinde objenize
odaklanın ve deklanşöre basarak odak mesafesini küçültün, yani
yakın çekimden geniş açıya geçin. Efektin istediğiniz etkiyi
verebilmesi için pozlama sürenizin 1/2 saniye ile 1/30 saniye
arasında olması gerekir. Uygulaması kolay olsa da güzel sonuçlara
ulaşmak için biraz alıştırmaya, biraz da şansa ihtiyacınız olacak.
Bu yüzden önemli anlarda fotoğrafınızın doğru çıkmasını garantiye
almak için sabit çekim yapmanız sizin yararınıza olur. Bu tür
etkileri daha sonra bilgisayar başında resim işleme yazılımları ile
de uygulayabilirsiniz. Ayrıca Cokin'in ortası düz, kenarlara doğru
çizgili filtresi gibi filtreler kullanarak sabit çekimde de aynı
etkiyi yakalayabilirsiniz. Tek yapmanız gereken, sakince motifinizi
seçip normal şekilde doğru anı beklemek.
21. Objeyle birlikte hareket
Hız etkisi veren bir diğer efekt ise dijital fotoğraf makinenizi
objenizle birlikte hareket ettirdiğinizde ortaya çıkar. Zum
efektinin aksine, bu efekti filtre kullanarak oluşturamazsınız;
bilgisayar yazılımları ise çok zaman gerektirir. Özellikle otomobil
fotoğrafçılarının günlük hayatlarının bir parçası olan bu efekt
yüksek odak uzaklıklı bir objektif ile ilerleyen arabanın
deklanşöre basılı halde izlenmesi ve bu sırada 10 ile 15 fotoğraf
çekilmesi ile oluşur. Eğer siz de böyle fotoğraflar çekmek
istiyorsanız uzun odak mesafeli bir objektife, sakin bir ele veya
tek ayaklı bir sehpaya ve biraz alıştırmaya ihtiyacınız olacak.
Çekim öncesi makinenizin pozlama süresini 1/15 veya 1/60 saniye
değerine ayarlayın. Diyafram ise hareket etkisi ile arka planda
bulanıklık oluşturulması nedeniyle neredeyse önemsizdir. Bu yüzden
diyafram değerinin pozlama sürenize göre otomatik olarak
belirlenmesini ("Tv" modu) sağlayabilirsiniz. Gerçek çekim öncesi
birkaç deneme çekimi yaparak uygun pozlama süresini kontrol etmeyi
unutmayın. Süreyi seçtikten sonra makinenizin oto fokusunu "AFc" ye
getirin. Bu şekilde hem sürekli netlemeyi sağlar, hem de
makinenizin netlik sağladığı anda değil siz istediğiniz anda çekim
yapmasını garanti altına alırsınız. Objeniz ise en fazla saatte 40
km'den hızlı hareket etmemelidir. Çekim yaparken ters ışığa denk
gelmemeye çalışın. Çünkü otomobillerin güzel görünmeleri için
parlamaya, parlamaları için ise ışığa ihtiyaçları vardır. Eğer
ayarlarınızı doğru yaptıysanız sonuçta otomobilin net, arka planın
ve tekerleklerin ise flu olduğu bir fotoğraf elde edersiniz.
Doğru ayarlar, kusursuz fotoğraflar (22-24)
22. Panoramik çekimler
Ara sıra fotoğraf makinenizde belirlenmiş biçimlerin dışına
çıkmanız gerekebilir. Örneğin düz bir bölgedeki bir güneş batışı,
çevrede insan gözünün görebileceği engebeler olduğu zaman daha ilgi
çekici olur. Ağaç grupları, bir ev veya kıvrıla kıvrıla ilerleyen
bir nehir panorama çekimlerinde fark yaratan detaylardan
bazılarıdır. Panorama çekimlerinde unutmamanız gereken en önemli
nokta pozlama ayarlarını manuel olarak ayarlamaktır. Aksi takdirde
fotoğraflarınızın parlaklığı çok farklı olabilir, bu durumda da
kareleri birleştirdiğinizde bağlantı noktaları belli olur. İkinci
bir nokta ise çekim sırasında makineyi hep aynı yükseklikte
tutmaktır. Bu yüzden tripod (sehpa) panorama çekimlerinin
vazgeçilmez ekipmanlarından biridir. Fotoğrafları birleştirirken
zorluk çekmemeniz için, çekim sırasında kareleri en azından beşte
bir oranında birbiri üzerlerine binecek şekilde çekmelisiniz. Kimi
kompakt makineler panorama özelliğini de bünyelerinde
barındırırlar. Bu tip bir makine ile çekim yaparken, bir sonraki
fotoğrafı nereye yerleştirmeniz gerektiğini ekranda görebilirsiniz.
Birleştirme ise daha sonra bilgisayar yazılımı ile veya yine
makinede gerçekleştirilebilir. Ama bilgisayarda birleştirme
genellikle daha kolay olur ve daha doğru sonuçlar elde etmenizi
sağlar. DSLR'larda ise panorama yardımı bulunmaz ve birleştirmeyi
daha sonra Photoshop'ta veya bu iş için geliştirilen özel bir
yazılımla, örneğin AutoStitch ile yapmanız gerekir.
23. Doğru enstantane
Pozlama süresi ile zayıf ışık kaynaklarından gelen ışıkların
yoğunluğunu ve hareketlerin yakalanmasını kontrol edebilirsiniz.
Böylece gün batımında veya gece şehirde yaptığınız çekimlerde temel
etmen enstantane olur. Motifinizi ne kadar uzun süre pozlarsanız
güçsüz ışıklar o kadar güçlü şekilde fotoğrafınıza yansır.
İlerleyen arabalar gibi hareketli nesneler ise fotoğrafınıza
"resmedilirler". Burada enstantane çizgilerin uzunluğunu belirleyen
etmen olur. Eğer sokak lambaları veya neon reklamlar gibi sabit
ışık kaynaklarını çok uzun pozlarsanız, fotoğrafta beyaz lekeler
olarak karşınıza çıkarlar. Bunu engellemek için aydınlatma flaşı
kullanarak enstantanenin ön plandaki objenizin pozlanması
üzerindeki etkisini ortadan kaldırabilirsiniz. Böyle bir durumda ön
plandaki objenizin parlaklığı sadece flaşınızın gücünden ve
diyaframınızın açıklığından etkilenir. Hareketleri yakalarken iki
farklı etki oluşturabilirsiniz. Örneğin bir şelale fotoğrafında su,
uzun bir pozlama süresi (en az iki ile üç saniye) ile ipek gibi
yumuşak bir görünüme kavuşur ve sanki taşların üzerine buhar gibi
dökülür. Aynı çekimi bir de kısa bir
pozlama süresi (en azından 1/250 saniye) ile çektiğinizde su sanki
donmuş gibi çıkar ve fotoğrafınız canlılığını yitirir. Doğadaki
hayvan çekimleriiçin ise daha çok 1/250 saniye gibi enstantane
süreleri gerekir. Bu pozlama sürelerinde uçan bir kuş, zıplayan bir
tavşan veya koşan bir köpek hareketten kaynaklanan fluluk ortadan
kaldırılarak çekilebilir. Uzun odak mesafeli objektiflerde ise kısa
pozlama süreleri ile titrek fotoğraflar önlenebilir.
24. Güneş ve insan fotoğrafları
Temel olarak fotoğraf çekerken güneşi arkanıza almalısınız. Ama bu
mükemmel fotoğrafları garantilemez: Güçlü güneş ışığı modelinizin
çevresinde sert gölgeler oluşmasına neden olur. Çözümü kolay: Flaşı
kullanmak. Bu güneş altındaki çekimlerde pek akla gelmese de
aydınlatma flaşı şeklinde kullanarak gölgeleri yumuşatabilirsiniz.
Eğer güneş yandan geliyorsa bütünleşik flaşınız yetersiz kalabilir.
Bu durumda biraz değişiklik yapmanız gerekir: Modelinizin yerini
gölgede kalan yanı örneğin bir beyaz duvara gelecek şekilde
değiştirin. Duvardan yansıyan ışık gölgeleri oldukça
yumuşatacaktır. Eğer yakınlarınızda böyle bir duvar yoksa siz
yerinizi güneş modelin saçlarının arkasında kalacak şekilde, yani
yüzü gölgede kalacak şekilde değiştirin. Güneşi karşınıza almış
olsanız da ışık doğrudan objektifinize düşmez. Saçlar ise sadece
güneş tarafından aydınlatılır ve parlar. Güneş yine de objektife
doğrudan düşüyorsa bir ters ışık filtresi veya uygun büyük lükte
bir karton gölgelik ile bunu engelleyebilirsiniz. Böyle çekimlerde
unutmamanız gereken bir diğer önemli nokta ise beyaz dengesi.
Gölgede kaldığınız için makinenizin ayarını "bulutlu" veya benzer
bir beyaz dengesi seçeneğine getirmelisiniz.
Doğru ayarlar, kusursuz fotoğraflar (25-27)
25. Yaratıcı beyaz dengesi ayarı
Beyaz dengesi ayarı ile ışık kaynağının renk sıcaklığı da renk
hesabına katılır. Analog fotoğraf makinelerinde düzeltici
filtrelerle yapılması gereken bu işlemi artık dijital makinelerde
kolayca yapabilirsiniz. Örneğin otomatik beyaz dengesini
seçtiğinizde makineniz hep ağırlıklı ışık kaynağına göre ayarını
yapar. Ama isterseniz kendiniz "Gün ışığı" veya "Tungsten ışığı"
seçeneklerini de seçebilirsiniz. Güncel fotoğraf makineleri çok
çeşitli ışık durumlarında doğru sıcaklığı kolayca ve otomatik
olarak kendileri bulabiliyor. Yine de karlı çekimler veya kumsal
çekimleri gibi zor çekimlerde beyaz dengesini el ile yapmanızda
yarar var. Üst sınıf kompakt makinelerde veya DSLR'larda ise bu
özelliği yaratıcılığınızı artırmak için kullanabilirsiniz. Bu tip
makineler beyaz dengesinin el ile yapılmasına izin verir. Bu
şekilde fotoğrafınıza hafif bir renk baskınlığı verebilirsiniz.
Örneğin 5.500 Kelvin'in üstündeki sıcaklarda gün ışığı çekimleri
daha sıcak renklere sahip olurken altında daha soğuk renklere
bürünür. Tungsten ışıklı stüdyo çekimlerinde ise 3.200 Kelvin
civarında gezinebilirsiniz. Bu değeri artırırsanız fotoğrafınız
sarıya çalar, daha fazla yükselttiğinizde ise mavi renk hakim
olur.
26. Doğru zamanı yakalamak
Fotoğrafçılar için gün içinde iki uygun zaman vardır: Sabahın erken
saatleri ve akşamüstü. Bu saatlerde gökyüzünde güneş yere daha
yakındır ve sıcak ışığı ile motifleri daha da güzelleştirir.
Özellikle sabahları pusu güneş ışınlarının olduğundan daha yumuşak
hissedilmesini sağlar ve gölgeleri yumuşatır. Akşamları ise
havadaki
toz parçacıklarının ve kirliliğin artmasıyla istenmeyen bir görüntü
oluşabilir. Bu yüzden güneş sabah gösterdiği etkiyi gösteremez;
ayrıca renk sıcaklığının da ayarlanması gerekir.
27. Işıkların karışımını sağlamak
Işıklar renk sıcaklıkları yoluyla veya uzun pozlamada farklı ışık
kaynakları kullanılması ile karıştırılabilirler. İç ortamlarda
yaptığınız planlı çekimlerde objenizi flaşla nötr aydınlatıp arka
planda bir halojen ışık ile sıcak bir ortam yaratabilirsiniz.
İsterseniz objenizi bir tungsten lamba ile aydınlatıp arka plandan
içeri biraz güneş ışığı girmesine de izin verebilirsiniz. Bu
fotoğrafınızda hafif bir mavi ışık etkisi yaratır. İkinci yöntem
ise ışıkla "resim yapılmasını" sağlar. Bunun için ilk önce karanlık
bir oda ve bir ışık kaynağı, örneğin bir el feneri bulmalısınız.
Karanlık ortamda objenizi makine önüne
yerleştirdikten sonra ise yapmanız gereken sadece makinenizi "bulb"
enstantane moduna getirmek ve daha sonra deklanşöre basıp fenerle
farklı açılardan objenizi aydınlatmak. Bu şekilde objenizi
istediğinizi gibi "resmedebilirsiniz". Yöntem biraz alıştırma
gerektirse de özellikle zor aydınlatılabilen karışık şekilli
objelerde mükemmel sonuçlar verir. Bu konuda hazırladığımız küçük
bir örneği ilk sayımızda bulabilirsiniz.
Doğru ayarlar, kusursuz fotoğraflar (28-30)
28. Mükemmel gölgeler
Gölgelerin en kötü yanı fotoğrafta çok koyu çıkmalarıdır. Özellikle
güneşin parladığı günlerde yapılan çekimler sırf bu yüzden kötü
çıkabilir. Bunu engellemek için üç farklı yöntem
uygulayabilirsiniz. Örneğin motifinizdeki gölgeleri beyaz bir
karton tutarak yumuşatmayı deneyebilirsiniz. Bu özellikle güneş
ışığında yapılan portre çekimlerinde oldukça etkili bir yöntemdir.
Eğer bir karton bulamıyorsanız makinenizin flaşını aydınlatma amacı
ile kullanabilirsiniz. Burada dikkat etmeniz gereken nokta flaşı
çok güçlü kullanmamak. Üçüncü ve son seçenek ise iki farklı pozlama
yöntemi. Özellikle mimari ve doğa çekimlerinde bu yöntemi
kullanmanız mümkün. Yapmanız gereken ise sehpa kullanarak aynı
karenin iki farklı pozlama ile fotoğrafını çekmek. Bunlardan ilkini
doğru pozlayarak, ikincisini ise gölgeleri görmek istediğiniz
şekilde pozlayarak çekmelisiniz. Daha sonra iki fotoğrafı
bilgisayar başında birleştirerek fotoğrafınızın kontrast
zenginliğini artırabilirsiniz. Kimi dijital fotoğraf makinelerinde
bu yöntem özel bir işlev olarak karşınıza çıkabilir. Örneğin HP,
ürünlerine yerleştirdiği "Adaptive Light" özelliği ile daha çekim
sırasında kolayca amacınıza ulaşmanızı sağlayabiliyor.
29. Uzun süreli pozlama
Uzun süreli pozlamaları mutlaka bir sehpa ile yapmalısınız. Görüntü
sabitleyiciler çekim sırasında oluşabilecek sarsıntıları 1/15 ile
1/30 enstantane değerlerine kadar engelleyebilseler de, bir
saniyenin üstündeki pozlamalarda etkisiz kalırlar. En mükemmel uzun
süreli pozlamalar için çekim öncesi makinenizin bütün ayarlarını
iyice kontrol etmelisiniz. Örneğin makineniz otomatik modunda 1/15
saniye sınırının altında bir süre öneriyorsa diyaframı sonuna kadar
açmış ve ISO değerini olabildiğince yükseltmiş demektir. Eğer bu
değerleri kullanmayı düşünüyorsanız fotoğrafınızda net alan
derinliğinin az olacağını ve yoğun grenle karşılaşacağınızı da
hesaba katmak zorundasınız. Bu yüzden ilk önce manuel ayarlara
gelip istediğiniz net alan derinliğine göre diyaframınızı ve
istediğiniz ISO duyarlılığını seçin. Enstantaneyi en son
belirleyebilirsiniz, çünkü zaten tripod kullanacağınızdan 1/5
saniye ve beş saniye pozlama sürelerinin arasında sizin için bir
fark olmayacaktır. Tamamen sarsıntısız fotoğraflar için ise birkaç
noktaya daha dikkat etmeniz gerekir. Örneğin uzun süreli çekimlerde
çekimi her zaman otomatik deklanşörle veya geri sayımlı modda
gerçekleştirin. DSLR'larda ise ilk önce aynayı kapatıp daha sonra
çekimi uzaktan kumanda ile başlatın. Eğer rüzgarlı bir bölgede
çekim yapıyorsanız, tripodun orta sütununa bir ağırlık bağlamayı
deneyebilirsiniz.
30. Hareketli fotoğrafçılık
* Lomografi: Eski bir Rus mercek fabrikası olan
Lomo'nun ürettiği vizörsüz makinelerle başlayan, genellikle bel
hizasından yapılan ve sonuçta ne çıkacağı filmin banyosuna kadar
belli olmayan, netliği ve diğer bütün klasik fotoğrafçılık
kurallarını dikkate almadan fotoğraf çekme akımı, yani "lomografi"
kimisi için bir saçmalık kimisi için de tam bir eğlencedir.
Yürürken, koşarken, her durumda vizörünüzü veya ekranınızı
kullanmadan çekim yaparak siz de çok ilginç sonuçlar elde
edebilirsiniz. Üstelik analog fotoğraf makinelerinde olduğu gibi
film ve banyo ücreti ödemeye ve filmi sarmaya da ihtiyacınız
yok.
* Hareketli fotoğrafçılık:
Lomografinin biraz abartılmış bir türü olan hareketli
fotoğrafçılıkta fotoğrafçılar vizör kullanmamakla kalmayıp fotoğraf
makinelerini havaya atarak çekim yaparlar. Teknik aslında basit:
Makineyi hazırla, otomatik çekimi aç ve doğru anda kamerayı bir top
gibi havaya fırlat. Eğer geri sayım bittiğinde objektifiniz
gökyüzüne bakıyorsa kötü şans deyip tekrar denemeniz gerekiyor. Ama
eğer aşağıya doğru bakıyorsa kuş bakışı ilginç perspektifler
yakalayabilirsiniz. Özellikle gece uzun pozlamalı çekimlerde
oldukça ilginç ışık resimleri çizebilirsiniz. Tabii ki yakalamanız
gereken bir diğer şey de fotoğraf makineniz. Elinizden kayıp yere
düşürürseniz pek mutlu olmayacağınızı herhalde tahmin edebiliyor
olmalısınız.