Çok konuşulan akıllı saat Pebble testte!
Bir Kickstarter kampanyası ile başlayan macera, sonunda test merkezimize kadar ulaştı. İşte Pebble!
Bundan 10 sene sonra hepimizin kolunda bir akıllı saat olacaksa, bu Pebble sayesinde olacak. En azından bazıları böyle düşünüyor. Bazılarına göreyse Pebble bir akıllı saat bile değil. Ancak bir gerçek var ki saat, Kickstarter'daki fon toplama başarısıyla ve ölmüş görünen bir ilgi alanını canlandırmasıyla bolca beğeni ve takdir topladı.
Pebble'ı ilgi çekici yapan iki yönü var. Akıllı saatin basitliği, onu Galaxy Gear karşısında avantajlı hale getirirken kişiselleştirme seçenekleri ve "açık" yapısı başarısına önemli bir katkıda bulunuyor. Yurtdışı fiyatı sadece 150 dolar olan saat için "saatlerin Linux'u" diyebiliriz.
Peki Pebble, onu sürekli kolunuzda taşımanızı hak edecek kadar faydalı ve iyi mi? Cevabı makalemizin devamında.
Tasarım
Pebble'ın en çok konuşulacak, tartışılacak tarafı, muhtemelen tasarımı. Akıllı saat, görünümüyle basit bir saatten farksız gibi görünüyor; ancak yine de ince bilekler için fazla büyük olabilir.
Pebble için ağır demek zor, ancak çok hafif de değil ve ince kollu herhangi bir giysi giydiğinizde saat giysinize takılabilir. Sony Smartwatch 2 bu konuda bizce daha iyiydi. Saat farklı boyutlarda sunulmadığından bu sorunu aşmak da mümkün değil. Ancak bizce çoğu kullanıcı Pebble'ı yeterince rahat bulacak.
Beyaz, siyah, gri, kırmızı ve turuncu renk seçeneklerine sahip Pebble'ın 22mm'lik plastik, rahat bir saat kayışı bulunuyor. Bu kayışı beğendiğiniz farklı bir kayışla değiştirmeniz mümkün.
Pebble, oldukça pasif bir cihaz ancak yine de onla etkileşim kurmanız gerekiyor. Bunu nasıl mı yapıyorsunuz? Belki de ismini unutmak olduğunuz bir şeyle; düğmelerle!
Saatin sol tarafındaki büyük düğme, giriş düğmesi görevini üstlenirken, sağ taraftaki üç düğme yukarı kaydırma, aşağı kaydırma ve seçme işlevlerini görüyor. Sol taraftaki düğmenin altında kutudan çıkan manyetik şarj cihazını bağlamaya yönelik üç temas noktası var. Cihazınızı tek şarj etmenin yolu da ne yazık ki bu.
Yine de bunu dert etmeye gerek yok, çünkü Pebble'ın şaşırtıcı bir pil performansı var. Saatin pili normal bir kullanımda 5 ile 7 gün arasında dayanabiliyor.
Sağlamlık konusuna gelirsek, Pebble'ın bize verdiği hissiyat onun kolay kolay hasar görmeyeceği yönündeydi. Bununla birlikte düğmelerin malzeme kalitesinin çok üstün olduğunu söyleyemeyiz. Aslında şu sıralarda düğmeli bir cihaz kullanmak bize garip geldi. Üstelik Pebble'ın düğmeleri, gördüğünüz gibi pek de küçük değil, aksine kocamanlar. Ama Pebble şu haliyle basit ihtiyaçları karşılamakta yeterli.
E-paper ekran
Pebble'ın e-paper ekranı (e-ink değil. e-paper, düşük güç tüketimli, monokrom bir LCD ekran), biraz ilkel görünmüyor değil, ancak aslında saatin basit tasarımını tamamlıyor. Pebble'ın gelecekte renkli bir ekranla güncellenmesi muhtemel, ancak siyah beyaz ekran, çeşitli ışıklandırma şartlarında saati okumayı kolaylaştırıyor. Ancak direkt güneş ışığında yansıma oldukça fazlaydı.
Pebble'ın siz bileğinizi hızla kaldırdığınızda otomatik olarak devreye giren bir arka aydınlatma ışığı da bulunuyor. Bu ışığı Pebble üzerindeki düğmeye basarak da devreye sokabiliyorsunuz.
Su geçirmezlik özelliğine sahip Pebble ile tuzlu suda yüzmeniz mümkün. 45 metreden derine inmedikçe sorun yok.
İşlevler ve uygulamalar
Saat Pebble OS ile çalışıyor olsa da iPhone ve Android desteğiyle geliyor. Bu piyasadaki akıllı saatlerin sadece Android'i desteklediğini düşündüğümüzde önemli bir artı puan. Pebble'ı kullandığımız sürece onu hem iOS 7'yle, hem de Android'le test ettik.
Pebble'ı çalıştırmak için önce cebinize resmi Pebble uygulamasını yüklemeniz gerekiyor. Bu çok basit uygulama işinizi görüyor ve Bluetooth 4.0 ile saatinizi eşleştirdikten sonra onu kullanmaya başlayabiliyorsunuz.
Pebble, kutusundan çıktığı haliyle temel olarak bir uyarı cihazı işlevi görüyor ve onunla etkileşim kurmanıza pek ihtiyaç duymuyor. Entegre bir işlev sayesinde telefonunuzda çalan müziği kontrol edebiliyor, parçaları atlayıp duraklatabiliyorsunuz. Saat, gelen aramaları gösterip, üzerindeki düğmeler yoluyla onlara cevap vermenize veya geri çevirmenize de izin veriyor. Ancak Pebble üzerinden telefon görüşmesi yapmanız mümkün değil. Bu bize bir eksiden çok artı gibi göründü, çünkü koluna doğru konuşmak çoğu kullanıcının yapmak istemeyeceği bir şey. Dışarıda Bluetooth kulaklığıyla konuşurken yürüyenler bile seneler sonra hala çoğumuza garip görünüyor - bizce saate konuşmanın da bundan pek farkı yok.
Pebble'ın en önemli özelliği: Uyarılar
Pebble'ın uyarıları oldukça faydalı, zaten Pebble'ı Pebble yapan en önemli özelliği de bu. Telefonunuzdaki uygulamalar, neredeyse aynı anda saatinize gönderiliyor ve onlardan kolunuzdaki hafif bir titremeyle haberdar oluyorsunuz. 1.3 güncellemesi, telefonu iOS 7 ve iOS 7'nin Uyarı Merkezi ile tam anlamıyla uyumlu hale getirmiş bulunuyor.
Kısa mesajları, tweet'leri, Facebook uyarılarını, Google Maps uyarılarını ve Snapchat uyarılarını saatinizde görmeniz mümkün. Bunlardan hangilerini göreceğinizi seçebiliyorsunuz. Bu sayede uyarıların bitip tükenmek bilmediği bu dönemde, telefonunuzu sık sık cebinizden çıkarıp bakmanıza gerek kalmıyor. Saatiniz titremiyorsa, önemli bir uyarınız yok demektir.
Telefonunuzdan kurtulmak üzere onu kolunuza takmanız ironik olabilir, ancak en azından 5 dakikada bir telefonunuzu elinize almaktan kurtuluyorsunuz.
Pebble'ı bir süre kullanıp, entegre işlevleri denedikten sonra yapabileceğiniz diğer şeylere bakmak isteyeceksiniz. Saat kendini işte tam burada gösteriyor. Pebble'ı destekleyen dev bir geliştirici topluluğu var. Biraz araştırdığınızda Pebble için haritalardan uzak kamera denetlemeye ve oyunlara her tür uygulama bulmanız mümkün. Google Play ve App Store'da da Pebble için birkaç uygulama var.
Yeni bir uygulama bulduğunuzda tüm yapmanız gereken ise onu telefonunuza indirmek ve açarak telefonunuza yüklemek. Bu iş ise sizi etkileyecek kadar kolay.
Beğendiğimiz ve beğenmediğimiz yönleri, kararımız
Pebble, kolunuzda taşıyacağınız yeni bir telefon olma iddiasında değil, zaten amacı da bu değil. Bizce Pebble'ı akıllı yapan bu. Uyarılarınızı göstermekte başarılı olan Pebble, kişiselleştirmeye oldukça açık bir cihaz. Sadece saat türlerini ve yeni uygulamaları denerken saatlerinizi harcayacağınızı söyleyebiliriz.
Bulduğunuz uygulamaların bazıları, size akıllı saatlerin neden son zamanlarda önem kazandığını da ispat edecek.
Peki Pebble'ın beğenmediğimiz yönleri hangileriydi? Öncelikle saatin tasarımı herkese uygun değil, özellikle de ince bileklilere. Yine de çoğu akıllı saatten daha rahat. Saatin sadece kendi şarj cihazıyla şarj olabilmesi, yanınızda ekstra bir kablo taşımanız gerektiği anlamına geliyor ve bu sıkıcı bir durum. Bu iki sorunun da bir sonraki sürümde düzeleceğini umuyoruz.
Son olarak tasarımının Sony Smartwatch 2'nin gerisinde kaldığını düşünüyoruz. Ekranın renksiz olması başta büyük bir eksik gibi görünmeyebilir, ancak akıllı saatler yaygınlaştıkça beklentiler artacaktır.
Sonuç olarak Pebble, şu anki birçok akıllı saati geride bırakmaya başarıyor. Çünkü bir akıllı saatin sahip olması gereken basitlik, erişebilirlik gibi özelliklere sahip. Onunla konuşmanız ve fotoğraf çekmeniz mümkün değil, ancak bunlara zaten ihtiyacınız yok. Akıllı saatin amacı, size kendisiyle uğraştıracak yeni bir ekran daha sunmak değil, hayatınızı biraz olsun kolaylaştırmak. Bu yüzden özellikle kalabalık bir otobüste eve dönerken, otomobil kullanırken, telefonumuzu evde diğer odada şarjda bıraktığımızda Pebble'ı oldukça faydalı bulduk. Saatin bazı yönleri ilkel kalmış olabilir, ancak yapılacak geliştirmeler onu uzun dönemde daha da iyi hale getirecek.