Çernobil'deki kurbağalar, nükleer felaketten sonra nasıl sağ kalmayı başardı?

Bilim insanları, Çernobil'deki büyük nükleer felakete rağmen bölgede sağ kalmayı başaran kurbağaların büyük değişimini ortaya çıkarttı.

1986 Çernobil nükleer felaketiyle radyasyona bulanan bölgede çok az yaşamın kaldığı kolaylıkla varsayılabilir. Ancak bazı türler, bölgedeki tüm zorluklara rağmen varlıklarını sürdürmeyi ve uyum sağlamayı başardı. Daha önce bahsettiğimiz, bölgede yaşayan kurtların geçirdiği değişimin ardından sırada kurbağalar var. Görünene göre Doğu ağaç kurbağaları da bu inatçı türler arasında yer alıyor. Araştırmacılar, bu yetenekli adaptasyonun hızla farklı bir ten renginin gelişmesine bağlı olabileceğini düşünüyor.

Doğu ağaç kurbağaları (Hyla orientalis) normalde parlak yeşildir, ancak 2016 yılında Çernobil’de çalışan bir araştırmacı ekibi siyah tenli birkaç kurbağaya rastladı. Daha sonra nüfusu ayrıntılı olarak incelemek için geri döndüler ve üç yıl boyunca kuzey Ukrayna’daki Çernobil Hariç Tutma Bölgesi’nin hem içindeki hem de dışındaki göletlerden yakalanan 200’den fazla erkek kurbağayı incelediler.

Ekip, hariç tutma bölgesi içinde bulunan kurbağaların “Bölge dışından gelen kurbağalara göre oldukça koyu sırt derisi rengine sahip olduğunu” keşfetti. Araştırmacılar, bu renk koyuluğunun onları radyasyondan korumak için olduğunu öneriyor.

Koyu tenli kurbağalarda melanin adı verilen bir grup pigment daha fazla bulunur. Daha fazla melanin daha koyu cilt ve saça neden olabilir, ancak aynı zamanda Çernobil’de bulunan iyonlaştırıcı tür de dahil olmak üzere radyasyona karşı koruma da sağlayabilir.

Araştırmacılar 2022 tarihli makalelerinde “Koyu renklenmenin, serbest radikalleri nötralize ederek ve DNA hasarını azaltarak farklı radyasyon kaynaklarına karşı koruma sağladığı biliniyor ve özellikle melanin pigmentasyonu, iyonlaştırıcı radyasyona karşı bir tamponlama mekanizması olarak öneriliyor” diye yazıyor.

Kurbağaların ten rengi, patlamaya en yakın ve felaket anında radyasyonun yüksek olduğu bölgelerde en koyu halindeydi ve mevcut radyasyon seviyelerinin bir etkisi yok gibi görünüyordu. Ekip, bunun “büyük olasılıkla kaza anında yüksek düzeyde iyonlaştırıcı radyasyonun, Çernobil ağaç kurbağalarının daha koyu renklenmesi için seçilmiş olabileceği” anlamına geldiğini öneriyor.

Başka bir deyişle, bu bölgede hızlı bir evrim görülüyor. Felaketi takip eden dönemlerde, daha az melanine sahip kurbağalar, radyasyonun DNA’ya zarar veren etkilerine karşı daha savunmasız oldukları için muhtemelen daha erken yaşta, hatta belki de üremeden önce hayatlarını kaybediyordu. Buna karşılık koyu tenli kurbağalar, koruyucu melaninleri sayesinde hayatta kalma ve birçok sevimli kurbağa yavrusu üretme olasılığına sahipti ve bu özellikler onların yavrularına da aktarılıyordu.

Dişi Doğu ağaç kurbağaları 2 veya 3 yaş civarında üremeye başlar. Çalışmanın yapıldığı tarihte Çernobil felaketinin üzerinden neredeyse 40 yıl geçmişti ve bu da yaklaşık 10 ila 15 kurbağa nesline denk geliyor. Yani burada gerçekten hızlı bir evrimsel süreç görülüyor.

Araştırmacılar, gelecekteki çalışmaların Çernobil ağaç kurbağalarının koyu renginin ardındaki genetik mekanizmaların çözülmesine yardımcı olacağını ve yaban hayatının iyonlaştırıcı radyasyona uzun süre maruz kalmasının diğer olası sonuçlarını ortaya çıkaracağını umuyor.

Sonraki Haber

Forum