"Cehennem Gezegeni" 55 Cancri e'den gelen sinyallerin sırrı çözülmüş olabilir

"Cehennem Gezegeni" olarak da bilinen Süper Dünya 55 Cancri e'nin gizemli sinyallerinin sırrı çözülmüş olabilir.

55 Cancri e gezegeni, bazı ikincil tutulmalar sırasında bir atmosfere dair kanıtlar gözlemleyen, ancak diğerlerinde gözlemleyemeyen gökbilimcileri her zaman şaşırtmıştır. Ancak bu gezegenin magma okyanusundan jeokimyasal gaz çıkışı, bu sorunun cevabını verebilir.

Bulduğumuz gezegenlerin çoğu insanlar için oldukça kötü yerler olabilir, ancak çok az bir kısmı, sıcaklığı Venüs’ü bile kabul edilebilir gibi gösteren süper Dünya 55 Cancri e kadar kötüdür. İkincil tutulmalar olarak bilinen 55 Cancri A yıldızının arkasından geçerken yapılan gözlemler, gökbilimcilerin açıklamaya istekli olduğu tutarsız sinyallere sebep oluyor.

Eğer astronomi ile ilgili olarak “sinyal” kelimesini gören ve uzaylıları düşünen insanlardan biriyseniz, hayal kırıklığına uğrayacaksınız. Hiç kimse bırakın teknolojik uygarlığı, bu kadar sıcak bir dünyanın yaşamı destekleyebileceğini hayal bile edemez. Gökbilimcilere göre sinyaller, gürültü olmayan herhangi bir şeye atıfta bulunabilir ve bu durumda, bir atmosferi temsil edebilecek belirli gazların işaretlerinden bahsediliyor.

Bu sinyallerin kafa karıştırıcı olan kısmı, 55 Cancri e’nin her 18 saatte bir yıldızının etrafında dönmesi ve bize gaz aramamız için bolca şans vermesine rağmen gazların yalnızca bazı zamanlarda ortaya çıkmasıdır. Bazı ekipler hidrojen siyanür ve nitrojen belirtileri rapor ederken, diğerleri hidrojen olmadığını ve muhtemelen hiç gaz olmadığını söylüyor. Daha da garip bir şekilde, gezegen yıldızın önünden geçtiğinde ortaya çıkan sonuçlar çok daha sabit oluyor.

Kısa bir süre önce yayınlanmak üzere kabul edilen bir makalede, Ludwig Maximilian Üniversitesi’nden Dr. Kevin Heng, bunun bazı ekiplerin hatalı olduğunu değil, farklı zamanlarda gözlem yapmalarından kaynaklandığını savunuyor.

Heng, 55 Cancri e’nin yüzeyinin altında gaz odalarının bulunduğunu ve bunların bazen havalanarak ince, geçici bir atmosfer yarattığını öneriyor. Bu kadar yüksek sıcaklıklarda gazlar hızlı hareket eder. Doğrudan yıldızdan gelen yıldız rüzgarına maruz kalmanın yardımıyla, moleküller tek bir yörüngede gezegenin yer çekiminden kurtulabiliyor, bu da farklı gözlemleri açıklıyor.

55 Cancri e ve Dünya

Heng, bu teorinin test edilebilir olduğunu savunuyor, ancak yalnızca JWST’nin kızılötesi ışıkta 55 Cancri e’yi yakaladığı sırada gezegeni optik dalga boylarında gözlemlersek mümkün olabilir. Eğer bu teorisi doğruysa, her ikisinin de ya bir atmosferi ya da Heng’in “çıplak kaya” dediği aşamayı tespit etmesi gerekiyor.

55 Cancri e’nin kütlesi Dünya’nın yaklaşık sekiz katı. 2004 yılında gezegen bulunduğunda, keşfedilen ilk Süper Dünya (bizim dünyamızdan önemli ölçüde daha büyük kayalık bir gezegen) olarak kayıtlara geçti. Yıldızı ile kütle çekimi kilidinde bulunduğu neredeyse kesin ve bu yüzden yıldız tarafı binlerce derecelik sıcaklıklarla erimiş bir durumda olmalı. Ancak, bu tür birçok dünyanın aksine, yıldızını hiç görmeyen tarafının bile şaşırtıcı derecede sıcak, muhtemelen 1.100°C’nin üzerinde olduğu düşünülüyor.

Gökbilimciler, yıldızlarıyla aramızdan geçen gezegenlerin atmosferlerini, ışığın bize giderken nasıl etkilendiğine bakarak inceliyorlar. İkincil tutulmaları kullanmaları ise daha az sezgisel. Normalde hem gezegenden hem de yıldızdan gelen ışığın bir kombinasyonunu görüyoruz, ancak ikisini ayırt etmek zor olabilir. Gezegen gizlendiğinde toplanan ışığın, her ikisi de görünür olduğunda alınan ışıktan çıkartılması ile aradaki fark ölçülebiliyor ve bunun belirli gazların varlığına işaret edip etmediği incelenebiliyor.

Yıldız 55 Cancri A ise oldukça normal, Güneş’ten biraz daha soğuk bir K tipi bir yıldız. Bu ikilinin durumunu olağanüstü kılan şey, gezegeninin yıldızına olağanüstü yakınlığı.

Çalışma The Astrophysical Journal Letters’da yayınlanacak ve ön baskısı ArXiv.org üzerinde mevcut.

Sonraki Haber

Forum