Bildiğiniz diller, felç gibi bir hastalıktan sonra iyileşme sürecinizi etkileyebiliyor
Bilim insanlarından şaşırtıcı bir buluş daha geldi: Hangi dilleri bildiğiniz, felç gibi bir hastalıktan sonra iyileşme sürecinizi olumlu ya da olumsuz yönde etkileyebiliyor.
Yeni bir araştırmaya göre, İngilizce konuşan ve iki dil bilen Meksikalı Amerikalılar, yalnızca İspanyolca konuşan hemşehrilerine göre felçten sonra daha iyi iyileşiyor. Bu sonucun dilin beyinde yaptığı değişikliklerden mi yoksa örneklerdeki diğer farklılıklardan mı kaynaklandığı ise belirsizliğini koruyor. Ancak bulgular, dillerin beynimizi şekillendirme şeklinin genellikle kabul edilenden çok daha önemli olabileceği ihtimalini artırıyor.
Bir ay önce, ana dillerin beyin gelişimi üzerindeki etkisine dair şimdiye kadarki en güçlü kanıt yayınlandı. Anadili Almanca ve Arapça olan kişiler arasında yapılan bir karşılaştırma, Arapça konuşanlar için beynin iki yarım küresi arasında daha büyük bağlantılar buldu. Ayrıca, görünüşe göre Almanca konuşanların beyinlerinin sol yarıkürelerinde daha gelişmiş dil ağları bulunuyor. Farklılıkların, iki dilin beyne yüklediği taleplerdeki zıtlığı yansıttığı düşünülüyor.
Çalışma, bu tür farklılıkların dillerin kendileri için gerekli olanların ötesinde kapasiteleri etkileyip etkilemediğini araştırmadı. Ancak, şimdi yeni bir makalede yayınlanan çalışma, etkinin, en azından hayatlarının bir noktasında felç geçirecek kadar talihsiz olanlar için gerçek ve önemli olabileceğini gösteriyor.
Daha önceki çalışmalar, felcin sonuçlarının Meksikalı Amerikalılar için Hispanik olmayan beyaz Amerikalılardan daha kötü olduğunu bulmuştu. Bunun genetik faktörlerden eşit olmayan tıbbi tedaviye kadar değişen birçok olası açıklaması bulunuyor ancak Ann Arbor'daki Michigan Üniversitesi'nden Dr. Lewis Morgenstern, dilin katkıda bulunan bir faktör olma olasılığını test etmeye çalıştı.
Dil, iyileşmede ne kadar etkili?
Morgenstern ve ortak yazarlar, Teksas, Corpus Christi'de 1.096 Meksikalı Amerikalının felç sonrası iyileşmesini incelediler ve diğer potansiyel etkilerden bazılarını çalışmadan hariç tuttular. Çalışmadaki tüm kişiler felçten üç ay sonra test edildi. Yazarlar sonuçlarını üç alanda karşılaştırdılar: Kas gücü, konuşma ve koordinasyon gibi konuları kapsayan nörolojik; düşünme ve hafıza becerileri; günlük görevleri yerine getirme yeteneği. Test, iki dil bilen sertifikalı personel tarafından yapıldı.
Morgenstern yaptığı açıklamada, “Çalışmamız, yalnızca İspanyolca konuşan Meksikalı Amerikalıların, yalnızca İngilizce konuşan veya iki dilli de konuşan Meksikalı Amerikalılara göre felç geçirdikten üç ay sonra daha kötü nörolojik sonuçlara sahip olduğunu buldu” dedi. Diğer iki ölçümde önemli bir fark yoktu, ancak nörolojik ölçümdeki fark önemli seviyedeydi. İspanyolca konuşanlar felçten etkilenme için 44 puanlık bir ölçekte ortalama yedi puan alırken, İngilizce ve iki dilli konuşanlar ortalama dört puan aldı.
Çalışma için seçilen popülasyon nispeten homojen olsa da, örneklem grupları tamamen aynı değildi. Yalnızca İspanyolca konuşanlar, İngilizce konuşanlardan daha yaşlı ve daha az eğitimliydi. Öte yandan, sigara içme olasılıkları daha düşüktü. Yazarlar bu farklılıkları kontrol ettikten sonra, nörolojik iyileşmedeki boşluk 1,9 puana geriledi, ancak anlamlı kaldı.
Yazarlar, bu çalışmanın kesinlikle randomize kontrollü deneylerle test edilebilecek bir konu olmadığını belirtirken, daha geniş örneklemler ile daha fazla çalışma yapılması gerektiğini belirtiyor.
İspanyolca ve İngilizce birbirine Arapça ve Almanca'dan daha benzerdir, bu nedenle fark gerçekten dilin neden olduğu beyin değişiklikleriyle ilgiliyse, farklı anadili olanlar arasında daha da büyük bir varyasyon potansiyeli bulunabilir.