Aslında "Orada Olmaması Gereken" İlginç Bir Canlı Keşfedildi
Antarktika buzullarının altında keşfedilen ilginç canlı, "aslında orada olmaması gereken" bir canlı türü olarak tarihe geçti.
800 metre kalınlığındaki buzu delen ve Antarktika'nın
Filchner-Ronne Buz Sahanlığı'nın altına bakan
araştırmacıların, "kazara" buzlu kıtanın altındaki bir kayanın
üzerinde yaşayan ilginç yaratıklarla karşılaştığı açıklandı. Bir
GoPro kullanan bir British Antarctic Surver kutup bilim insanı
ekibi, 1,2 kilometreden daha derinde bulunan bir kayayı inceledi ve
üzerinde garip saplardan oluşan yabancı bir yaşam
formu olduğunu buldu.
Frontiers in Marine Science dergisinde yayımlanan araştırma, 2015 ve 2018 yılları arasında gerçekleştirildi ve bu durağan hayvanları belgeleyen ilk araştırma oldu. "Asılı beslenici" olarak hitap edilen bu canlı ekip tarafından sünger ve muhtemelen diğer omurgasızlar olarak tanımlandı. Bu buluş, buz sahanlığını delmekte olan bilim insanları için de bir sürpriz oldu. Araştırmacının başyazarı ve British Antarctic Survey biyocoğrafyacısı Huw Griffiths, bu buluşun fikirleri başka bir yöne iten "şanslı kazalardan biri" olduğunu ve Antarktika deniz yaşamının ne kadar özel olduğunu gösterdiğini söylüyor.
Açık okyanusta bu derinlikte yaşam bulmak sıra dışı değil ancak
buz sahanlığı altında daha önceki araştırmalarda hiçbir "durağan"
yaşam görülmemişti. Bu yüzden de yeni bulunan canlı, "orada
olmaması gereken" bir tür olarak
değerlendiriliyor.
Antarktika'nın altındaki bu tür bölgelerde sadece hareketli canlıların bulunduğu çünkü bu muazzam karanlıkta ciddi bir besin eksikliği olduğu düşünülüyordu. Her ne kadar araştırmacılar 22 ayrı canlı türü bulmuş olsalar da, halen öğrenilmesi gereken pek çok farklı şey bulunuyor. Bu keşif ile oluşan en büyük soruların arasında ise bu canlıların oraya nasıl gittikleri, ne yedikleri ve ne kadar uzun bir süredir orada durdukları oluyor.
Ancak ekibin de belirttiği üzere bu (ve benzeri) tür canlılar ve yaşadıkları ortam hakkında bilgi edinmek oldukça zor. Araştırmacılar, sadece buz sahanlıklarını delerek incelemeler yapabiliyorlar ve ekibin de belirttiği üzere şu ana kadar analiz edilebilmiş toplam alan yaklaşık olarak sadece 200 metre kareye denk geliyor. Buna karşılık buz sahanlığı yaşam alanları ise 1,5 milyon kilometre kareden büyük bir alanı kaplıyor.