Bay Monopoly, piyonlar, Monopoly parası, oyun alanındaki haneler, şans kartları gibi ikonik unsurlarıyla modacılara da ilham kaynağı olan Monopoly, çocuktan yetişkine her yaştan insanı eğlendirmeye ve onlara unutulmaz anlar yaşatmaya devam ediyor. 1935 yılında yaratılan Monopoly, o günden bu güne dünyanın en popüler emlak ticareti oyunu ünvanını da taşıyor. Monopoly, kazanmak ve zengin olmak isteyen herkes için heyecan ve eğlenceyi bir araya getirirken oyuncuların lüks bir yaşamın tadını çıkarmasına da olanak sağlıyor.
Türkiye'de yedi farklı versiyonuyla oyun raflarının başköşesinde olan Monopoly, yeni versiyonları, dijital, konsol ve mobil platformlardaki yenilenen uygulamaları ve dünya çapındaki etkinlikleri ile hayranlarına sürprizler yapmayı sürdürecek.
Hasbro Türkiye Pazarlama Müdürü Caner Sandık, bu yıl Monopoly'nin 80. yaşını kutladıkları için çok heyecanlı olduklarını belirtti. Sandık, "1995 yılında Türkiye'de hayranlarıyla buluşan Monopoly, ülkemizdeki oyun severlerin de en çok sevdiği kutu oyunlarının başında geliyor. Oyunumuz 80 yaşında olsa da hiç yaşlanmıyor. Monopoly farklı versiyonlarıyla sürekli zenginleşen, oyunseverlere yepyeni deneyimler yaşatan bir oyun. Bu yıl sadece Monopoly hayranlarını değil tüm Türkiye'yi heyecanlandıracak bir oylamamız olacak. Bu projenin dünya çapında tüm şehirlerin yarışacağı bir oylama olacağını söyleyebiliriz" diye bilgi verdi.
"Türkler ipoteği sevmiyor"
Monopoly'nin standart kuralları olsa da, her ülkede yazılı olmayan kurallar da olduğunu söyleyen Sandık, Türkiye'de Monopoly tutkunlarının ilginç alışkanlıklarına da örnekler veriyor: "Türkiye'de Monopoly oyuncularının farklı davranış alışkanları var. Örneğin nakit yaratmak için Monopoly'de arsa ipotek etmek çok sık başvurulan bir yöntem, ama Türkler ipoteği hiç sevmiyor. Oyun kurallarına karşı gelmek pahasına birbirlerine borç veriyorlar, ama ipotek yapmıyorlar.
Yine ülkemizde Monopoly severler, bir arsanın üstüne bir kez ev kurunca, nakit yaratmak için ev satmaktan hiç hoşlanmıyor. 'Bir dikili ağacı olma' kültürü içimize öyle işlemiş ki, küçük plastik evciklerimizi bile satmak zor geliyor. Bunun yanında konu para olunca, oyun oynarken bile çok merhametli bir yapıya sahibiz. Paraya ihtiyacı olana borç vermek, ya da borcunu almamak, "paran olunca verirsin" demek gibi oyunda yeri olmayan davranışlara sık sık başvuruyoruz."